Nothing like that traducir turco
2,507 traducción paralela
I'm pretty sure it's nothing like that.
Öyle birşey olmadığından eminim.
No, nothing like that.
Hayır, öyle bir şey değil.
Nothing like that.
Öyle bir şey değildi.
Thank God nothing like that happened, you know?
Tanrı'ya şükür ki, böyle bir şey olmadı.
Sounds like a mini-Mandi. But don't worry, we're nothing like that. Success.
kulağa mini-Mandi gibi geliyor ama merak etme biz öyle değiliz başarı tamammı
I haven't heard nothing like that.
Ben bir şey duymadım.
They have nothing like that in Belgravia.
Belgravia'yla ilgisi olduğunu bilmiyorlar.
Nothing like that.
Öyle bişey değil.
Look. it's nothing like that.
Anladığın türden bir şey değil.
I mean, it's nothing like that.
Öyle bir şey değil dedim.
But nothing like that ever happened.
Ama hiç böyle bir şey yapamamıştım.
It was nothing like that!
Bunun gibi bir şey değildi!
We've seen insects and small birds but nothing like that before.
Böcekler ve küçük kuşlar gördük, ama böylesini daha önce hiç görmedik.
Well, it's nothing like that.
Öyle bir şey değil.
Bhaisahab.. ... she's nothing like that.
Bhaisahab o, öyle biri değil.
Um, nothing like that.
Öyle bir şey yok.
No, it's nothing like that. We're indebted to you.
Hayır Biz sana minnettarız.
Man, there's nothing like that.
Dostum böyle bir şey yok.
Just a minute there is nothing like that in my script.
Bir dakika öyle bir şey yok benim senaryomda.
There is nothing like that in my script.
Benim senaryomla hiçbir alakası yok yazdıklarınızın. Lütfen ama.
In particular, they like to do their dirty work here because if somebody asks, then they can say that nothing like that goes on in Israel.
Pis işlerini, özellikle burda yapıyorlar... ... sonra biri sordu mu, bizim topraklarımızda öyle bir yer yok diyorlar.
Nothing like that will ever happen again.
Bir daha böyle bir şey olmayacak.
Because if I've been hating him all this time and it turns out - No I'm sure it's nothing like that.
Çünkü bunca zaman ondan nefret ettiyse ve fikrini değiştirmişse- -
My family is nothing like that.
Ailem de öyle değil.
Now as a scientist, I like to believe that nothing just happens, that every event has some meaning. Some sort of message.
Bir bilim adamı olarak hiçbir şeyin rastgele olmadığına her olayın bir amaç uğruna olduğuna ve bir mesaj ihtiva ettiğine inanmak isterim.
Oh, I just wanted to make sure you knew that that kiss meant nothing to me like it did to you.
O öpücüğün benim için de bir şey ifade etmediğini bildiğinden emin olmak istedim.
He's out of my life for good, and you can rest assured that my family and friends are nothing like him... most of the time.
Artık hayatımda yeri yok ve ailem ile arkadaşlarımın ona hiç benzemediğinden emin olabilirsiniz... çoğu zaman.
I don't recall hearing anything like that, nothing at all, nothing.
Öyle bir şey duyduğumu hatırlamıyorum. Hem de hiç.
Yeah, but you know what, Pam? That ain't got nothing to do with it'cause, you know, you didn't wanna like'em from the get.
Hiç alakası yok, başından beri onlardan hoşlanmak istemedin.
There's nothing quite like the feeling that you get... in the pit of your stomach when you begin to suspect... your intelligence on an operation may have been wrong.
Kuşkulanmaya başladığınız vakit mide boşluğunuzda beliren düğümün eşi benzeri yoktur. Harekata dair istihbaratınız yanlış çıkmıştır.
Nothing explains an unwanted intrusion quite like the impression that you're high as a kite.
Davetsiz misafir olmanın bulutlarda uçacak kadar kafa yapmış olmanız gibi enfes bir açıklaması daha yoktur.
He wanted to make you a helpless child, just like him, huddled against that bedroom wall with nothing but terror on the other side.
Seni de kendisi gibi çaresiz bir çocuğa döndürmek istemiş. Yatak odasının diğer tarafında şiddet yaşayan ama elinden hiçbir şey gelmeyen bir çocuk.
I finally find someone that I really, really like, that I want to be with all the time. I've got nothing.
Sonunda gerçekten hoşlandığım ve devamlı birlikte olmak istediğim biriyle tanıştım.
Now that you're back in the mix, it's, like, nothing but good days ahead.
Artık ortamlara döndüğüne göre güzel günler bizi bekler.
Nothing like that.
Öyle bir şey değil.
When you got nothing, any hand that reaches out to you in the darkness just seems like it's worth grabbing hold of.
- Hiçbirşeyin olmadığında, - karanlıkta sana uzanan herhangi bir eli - tutmaya değermiş gibi görürsün.
Ain't nothing I enjoy more than the sound of a criminal that's just wriggling on the end of my hook, hey, you know, and folks like to see the D.A. At work.
Hiç bir şey beni oltamın ucunda kıvranan suçluların sesleri kadar eğlendiremez... İnsanlar bölge savcısını iş başında görmek ister.
And I used to think, when we were like that, that nothing could hurt us.
O zamanlar bunları yaşarken bize hiçbir şeyin zarar veremeyeceğini düşünüyordum.
I have never worked for my father, and he made sure I never did, because he knew that one day someone like you would come calling, and when you did, I'd have nothing to say.
Babam için hiç çalışmadım. Çünkü o biliyordu ki bir gün sizin gibi birileri geldiğinde bir şey bilmediğimden emin olmak istiyordu.
It has nothing to do with the fact that she laughs like a lollipop kid.
Onun lolipop çocuk gibi güldüğü gerçeğiyle hiç ilgisi yok.
Nothing like that.
Öyle bir şey değil. Sadece sizi tekrar görmek istedi.
I would like nothing more than to take an ax and cut that thing's head off.
Bir tane balta kapıp, kafasını uçurmaktan daha fazla istediğim bir şey yok.
Which is why Rodrigo now needs to show his colleagues that he's nothing like Pope Calixtus.
Bu yüzden Rodrigo'nun Papa Calixtus gibi olmadığını meslektaşlarına göstermesi gerek.
On a day that you feel down like this, there's nothing better. Have a drink of soju and go to your wife.
Böyle çökmüş hissettiğin günlerde bir bardak soju içip karının yanına gitmekten daha iyisi yoktur.
Look, I know you're afraid of your husband, but whatever it is you think that he can do to you, is nothing compared with 25 years to life in a prison full of homicidal mothers who would love to carve you up like a Christmas goose for what you're doing to your own child.
Kocandan korktuğunu biliyorum ama sana ne yapabileceğini sanıyorsan bu, kendi çocuğuna yaptıkların için seni seve seve bir Noel geyiği gibi oymak isteyen cinai annelerle dolu 25 yıllık bir hapis hayatının yanında vız kalır.
I was a cheerleader in high school, but Michael tells me that is nothing like what you guys do.
Lisede ben de amigoydum ama Michael, benimkinin sizinkiyle alakasının olmadığını söylüyor.
We know nothing about him ; where he's from, what he looks like, if that is even his real name.
Onun hakkında hiç bir şey bilmiyoruz, nereden geliyor, neye benziyor, bu gerçek adı mı değil mi...
So, it is important to point out that with the removal of the money system and the necessities of life provided we would see a global reduction in crime by about 95 % almost immediately for there is nothing to steal, embezzle, scam, or the like.
Öyleyse şunu belirtmek gerekir ki,... para sisteminin kaldırılması ve hayati gereklilikleri sağlamakla suç işleme oranında küresel olarak neredeyse % 95'lik bir azalma görebiliriz çünkü çalacak, zimmete geçirecek, dolandıracak veya benzer şeyler yoktur.
Looked like that was a whole lot of mess about nothing.
Gördün mü boşuna telaşlanmışız
And I will bring her pain that will makes yours seem like nothing.
Ve senin ıstırabın onunkinin yanında devede kulak kalacak.
And if I decided that I had nothing left to live for, who the hell are you to tell me otherwise? To force my hand like that?
Eğer yaşamam için hiç bir neden olmadığına karar verdiysem sen kim oluyorsun da bana aksini söylüyorsun beni zorla vazgeçiriyorsun?
nothing like it 20
nothing like this 22
like that 1389
like that one 32
that 10639
that's nice 2129
that's enough 4716
that's gross 203
that's it 18340
that's good 7000
nothing like this 22
like that 1389
like that one 32
that 10639
that's nice 2129
that's enough 4716
that's gross 203
that's it 18340
that's good 7000
that's great 6151
that's right 20311
that's all 8171
that's 10531
that's my boy 361
that's my girl 410
that's all i got 169
that's awesome 830
that's good to hear 161
that's cool 1334
that's right 20311
that's all 8171
that's 10531
that's my boy 361
that's my girl 410
that's all i got 169
that's awesome 830
that's good to hear 161
that's cool 1334