English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ O ] / Oddly enough

Oddly enough traducir turco

202 traducción paralela
Oddly enough, I did.
İşin tuhafı, kazandım.
I'm oddly enough I suppose.
Bir hayli çirkinim sanırım.
Oddly enough, when he had learned to understand their language the natives told him he could have saved his leg.
İşin tuhafı, onların dilini öğrenince... yerliler bacağını kurtarabileceğini söylemişler.
- Oddly enough, I'm prepared to take it.
- Ben de kabul etmeye hazırım.
Did you ever hear the fundamental law of physics, known oddly enough as Curie's Law
Fiziğin temel kuralını duydunuz mu, işin tuhaf yanı Curie yasası olarak bilinir.
Oddly enough he's telling you the truth.
Öyle garip ki, doğruyu söylüyor.
Oddly enough they weren't there an hour ago.
- İşin tuhafı, bir saat önce orada değillerdi.
Oddly enough, she didn't say a word about Margo.
İlginç bir şekilde, Margo hakkında tek kelime etmedi.
Bill, oddly enough, refused to direct the play at first, with Eve in it.
Bill, ilginçtir, başta oyunu yönetmeyi reddetti.. Eve varken.
But, oddly enough, I want to be buried in America.
Ama, garip bir şekilde, Amerika'da gömülmek istiyorum.
Oddly enough.
Çok tuhaf.
And tonight, I'm presenting the first in a series of stories... of suspense and mystery, called, oddly enough... Alfred Hitchcock Presents.
Ve bu gece sizlere, Alfred Hitchcock Sunar olarak adlandırdığımız serinin şüpheli ve gizemli ilk hikayesini sunacağım.
And, oddly enough, he's Japanese.
Ve işin tuhafı, o da bir Japon.
Oddly enough, I'm not quite sure.
Gariptir, pek emin değilim.
Yes, oddly enough.
İşin tuhafı, evet.
Oddly enough, my name often startles people.
Çok tuhaftır, adımı duyanlar şaşırır.
Oddly enough, you've come right to him. Now, come on now.
Gariptir, onun ayağına geldiniz.
ODDLY ENOUGH, H ELEN, I'D HAVE HAD TO COME AFTER YOU NEXT.
Yatak odasındakinin kim olduğunu hatırlamadığını öğrenmem çok sürmedi.
Oddly enough, mr. Castle, this is the normal pattern that seems to be generally followed - great excitement, great emotionalism.
İşin garibi Bay Castle genelde olağan tabloda görünen de budur büyük bir telaş ve aşırı heyecanlanma.
Oddly enough, it does appeal to my sporting blood.
İşin garip yanı, maceracı ruhuma hitap ediyor.
- No. Oddly enough I'm not.
- Tuhaftır ki hayır.
Yes, 17 years ago, oddly enough.
Evet. Ne tuhaf ama 17 yıl önce.
Oddly enough, you agreed.
İşin tuhafı kabul ettin.
Oddly enough, tonight I want to tell the truth.
İlginç bir şekilde, bu akşam sana gerçeği söylemek istiyorum.
That's, oddly enough, the same amount of time... that these young ladies have allotted to be your guests.
Bu bayanlar da ancak o saate kadar kalabileceklerini söylediler.
They're like twins, but oddly enough they can't stand each other.
İkiz gibiler ama ilginçtir ki birbirlerine katlanamıyorlar.
And oddly enough, you look younger for it.
İşin tuhafı bunu genç yaşta başardın.
Oddly enough, Mrs Kennicut, I am a moralist - a vanishing species, so I'm told.
Belki biraz tuhaf gelecek ama, Mrs Kennicut, Ben bir ahlakçıyım - tükenmekte olan bir tür, dediğim gibi.
Maybe him, who, oddly enough, is there every time.
O olabilir, ne tuhaftır ki her seferinde suç mahallinde bulunuyor.
Oddly enough, the housing unit factory on our Uva at Goham... has not met production levels.
Tahminlerimizin aksine, Goham'daki'Uva'mızın konut birimi fabrikası gerekli üretim seviyelerine henüz ulaşamadı.
Oddly enough, we get on with our parents. We see a lot of each other.
İkimizin de en garip yanı annelerimiz ve babalarımızla sahiden iyi geçinmemiz.
It's callous of me to say this when you're having a rough time, but oddly enough, I don't care.
Sen berbat bir dönemden geçerken benim bunu söylemem çok duyarsız bir davranış galiba. Ama gariptir ki, buna da aldırmıyorum.
1541... 1694... 1728... 1888... 1728... 1888... when oddly enough, it snowed on July 13th.
çok kar yağan yıllar... 1541... 1694... 1728... 1888... ve epeyce tuhaftır ki Temmuzun 13'ünde de yağmıştı.
Oddly enough, they say this sulfur's good for the lungs.
Ne tuhaf, bir de sülfürün ciğerlere iyi geldiğini söylerler.
Oddly enough, Young Gregor's son was older than Old Gregor.
Genç Gregor yaşIı Gregordan daha yaşIıydı.
And you? Oh, the same, oddly enough. Oh.
- Benim durumum da aynı.
Oddly enough, there is some truth to your speculation.
Garip bir şekilde, tahmininizde biraz gerçeklik payı var.
Reality has remained broken ever since... and, oddly enough, it feels more real that way.
O zamandan beri, gerçeklik paramparça bir halde. İşin tuhafı, bu şekilde daha da gerçekçi.
The problem is, you were found with no identification, and oddly enough wearing no clothing.
Sorun şu ki, üzerinde hiçbir kimlik yoktu ve gariptir elbise de yoktu.
Oddly enough, no.
Tesadüf bu ya, hayır.
Oddly enough, they all involve Kelly.
Hepsinin Kelly ile ilgili olması sahiden de garip.
But oddly enough, those jugs turned out to be the best they ever brewed.
Ama tuhaf bir şekilde, bu testiler en lezzetli şarabı vermiş.
Oddly enough, I'm pleased.
Tuhaf gelecek ama, memnun oldum.
Oddly enough, I'm having trouble getting into it.
Çünkü daha konuya girmeyi başaramadım.
Oddly enough, all these movies are box office hits, except one.
Bu filmlerin her biri çok iyi gişe hasılatı yaptı. Biri hariç.
And he fell in love, oddly enough... with a girl on a poster... and he was very insecure about women.
Ve bir posterdeki bir kıza ilginç bir şekilde aşık olmuştu ve kadınlar hakkında çok güvensizdi.
And oddly enough, knowing Franck was at the house made me feel better, although I have no idea what he did there all day.
Tuhaf ama Franck'ın evde olduğunu bilmek içimi rahatlattı. Yine de bütün gün orada ne yaptığını hiç anlamadım.
Oddly enough, it's going to bother me!
İşin tuhafı, evet, hoşuma gitmiyor.
It was conducted, oddly enough, in Plymouth.
- Evet. Tuhaftır ki, eğitimim Plymouth'ta gerçekleştirildi.
She was on her way to see me, oddly enough.
Ne garip ki, bu kadın beni görmeye geliyordu.
Oddly enough...
- Garip olan...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]