Enough about me traducir turco
558 traducción paralela
But, sirs haven't we spoken enough about me?
Fakat beyler benim hakkımda yeterince konuşmadık mı?
Nobody ever cared enough about me.
Kimse beni yeterince umursamadı ki.
The only thing I know is that after tonight she ain't gonna be able to think enough about me.
Bildiğim tek şey, bu geceden sonra artık beni pek düşünmeyeceği.
Enough about me.
Hakkımda ne çok konuştun.
Anyway, that's enough about me.
Neyse, kendimden söz ettiğim yeter.
Enough about me.
Benim hakkımda bu kadar yeter.
That's enough about me.
Benden bu kadar.
That's enough about me.
Benden konuştuğumuz yeter.
She can't brag enough about me.
Beni öve öve bitiremiyor.
Then why do you take the time to come out to brooklyn to give me this letter if you don't think she cares enough about me to let me know where she is, or to let you know to let me know where she is?
Madem kızın benimle ilgilenmediğini ve nerede olduğunu bana söylemeyeceğini hatta kendinin de bunu söylemeyeceğini düşünüyordun o halde o kadar zahmete girip Brooklyn'e gelmenin nedenini öğrenebilir miyim?
- I can't wait. Anyway, enough about me!
Benden konuştuğumuz yeter!
Enough about me.
Benden bu kadar.
Hmm. You don't even care enough about me or my family to be at my engagement party.
Beni ve ailemi umursamıyorsun.
BUT ENOUGH ABOUT ME.
Benim için farketmez.
SONDRA, DO YOU CARE ENOUGH ABOUT ME TO TRY TO WORK IT OUT?
Sondra, benimle ilgili bu sorunu çözmeye ilgi gösterir misin?
Anyhow, enough about me leg.
Bacağım hakkında konuştuğumuz yeter.
Thanks for coming. But enough about me. What are you doing in town?
Sen burada ne arıyorsun?
Papa told me something about it before we came. But I see he didn't say half enough.
Gelmeden önce babam bu konuda bir şeyler anlatmıştı, ama gerçeğin yarısını bile söylememiş aslında.
If you've heard some little things about me, I guess you're a woman of the world enough to overlook them.
Benimle ilgili ufak tefek bir şeyler duyduysan onları önemsemeyecek kadar olgun bir kadınsın.
I don't know much about infants... but little Robert boy here looks clean enough for me.
Bebekler konusunda pek bir şey bilmem ama bizim Robert bebek bana yeterince temiz görünüyor.
You see, he thinks he's gonna blacklist me too, but I know enough about Mr. Janoth to make him change his mind about both of us.
Beni de kara listeye koymayı düşünüyor. Ama hakkında bildiklerimle, Bay Janoth ikimiz hakkında aldığı kararı değiştirecektir.
I know enough about him to want him to work for me and that settles it.
Benim için çalışmasına yetecek kadarını biliyorum,... bu da anlaşmama yetti zaten.
Don't worry about him, he was the only man with sand enough to help me.
Onun için endişe etmeyin. o sadece bana yardım eden bir şahıs.
What I've heard about El Libre is good enough for me.
El Libre hakkında duyduklarım benim için yeterli.
You know me well enough now to tell me about your scars?
Bayan Kelly, artık yaralarınızdan bahsedecek kadar iyi tanıyor musunuz beni?
Joe Wilson, my able assistant, knows enough about a certain experiment to carry on without me for awhile.
Joe Wilson, benim yetenekli asistanım,... bir süreliğine bensiz de devam edebilecek kadar tecrübe sahibi biri.
It sure took me a lot enough time... to know a little about myself, understand Peyton Place.
Kendimi tanımam ve Peyton Place'i anlamam uzun zaman aldı.
My brother was always writing about this place, so... when me and my friends got mustered out, we said it'd be good enough for us.
Kardeşim bana hep burayı anlatan mektuplar yazıyordu... biz de terhis olunca, burası bizim için uygun olur diye düşündük.
You know what I think of Morgan. You've heard me talk about him enough.
Morgan'la ilgili ne düşündüğümü biliyorsun.
BUT I ALSO KNEW THAT MY IMAGINATION WOULD MAKE ME SEE SOMETHING IF I THOUGHT ABOUT IT LONG ENOUGH.
Ama uzun süre düşünürsem hayal gücümün bazı şeyler göstereceğini de biliyordum.
But enough talk about me, it's depressing.
Bu konu beni kötü yapıyor.
Look who's talking about hunger. Yesterday, your wife told me you ate up all the kids'dinner. That's enough.
Daha dün karın bana evde Allah'ın nimeti yok diyordu.
I know it's not enough to ease your mind about your dead brother, but please find it in your heart to forgive me. I beg you. I beg you.
Bunun, ölü kardeşini unutmak için yeterli olmadığını biliyorum ama lütfen kalbinde beni affedecek merhameti bul.
He knew enough about Tom Elder to send me looking.
Tom Elder'ı yeterince tanıdığından beni araştırmak için yolladı.
That's enough talk about me.
Hakkımda yeterince konuştuk.
I've had about enough, you're driving me mad, you're not being fair.
Bıktım artık, beni delirtiyorsunuz, Dürüst değilsiniz.
What isn't? Well, I know it's easy enough to figure out about a patient or a guy like me that's always hanging around all the time, but what about a stranger?
Bir hastayı ya da ortalıkta dolaşan benim gibi birini çözümlemenin kolay olduğunu biliyorum fakat bir yabancı olsaydı nasıl olurdu?
Nothing about you is good enough for me.
Senin hiçbir şeyin bana layık değil.
I was up at four this morning cleaning them as if I haven't got enough to do what with the between maid leaving and now your aunt asking me to heave bloomin'great boxes about like I was a navvy or something.
Onları yıkayabilmek için sabah saat 4'te kalktım. Zaten diğer hizmetçi ayrıIdığından beri işleri zor yetiştiriyorum. Bunlar yetmezmiş gibi bir de teyzenizin ağır bavullarını taşıyorum.
I know enough about myself to know that whatever lies in store for me it's not going to be setting up housekeeping with somebody in Tuscarora and darning socks and doing all that. I'd go out of my mind.
Kaderimde ne olursa olsun ; bunun Tuscacora'da birisiyle ev idare etmek,. çorap yamamak ve tüm bunlar olmadığını bilecek kadar kendimi tanıyorum.
You said that to my mother because you're mad at me for not wanting children yet and because I'm no fun anymore and we don't have enough hot, nasty sex because I'm always bitching about bills.
Anneme öyle söyledin, çünkü henüz çocuk istemediğim için deli oluyorsun çünkü artık gözünde eğlenceli biri değilim, yeterince ateşli sevişmiyoruz çünkü ödemelerimiz konusunda başının etini yiyorum.
Now, I know you did the story over a year ago, but I was hoping you might remember enough about it to help me.
Bu hikâyeyi yazalı bir seneden fazla oldu biliyorum ama bana yardımcı olmaya yetecek kadar bir şeyler hatırlayacağınızı umuyorum.
And especially all those wonderful people... who were kind enough... to read about me in the newspapers... and watch me on the television news shows.
Ve gazetelerde haberlerimi okuyup... tv'lerde görüntülerimi izleme... nezaketini gösteren... bütün o muhteşem insanlar.
No, you have enough work to do without worrying about me and besides, I have a lot of work to do.
Hayır, senin yeterince işin olacak. Bir de beni dert etme. Hem benim de çok işim var.
If I didn't wanna be honest about it, do you think I'd be silly enough to leave a poem he gave me lying around in the house in a book of Walt Whitman?
İstemesem, bana verdiği şiiri aptal gibi Walt Whitman kitabının arasına koyar mıydım?
I mean, one two-hour walk a day is just about enough for me.
Bu günlük bir tane 2 saatlik yürüyüş bana yeter.
That a guy could be honest enough to walk up to me and say : " Hey, listen, I'm confused about this too.
Bir erkek bana açik yüreklilikle, " Hey, artik benim de kafam karisti...
Oh, but that's enough talk about me.
Oh, benim hakkımda bu kadar konuşma yeter.
About enough time for me to get into Catlin's. Maybe.
Catlin'in yerine girmek için aşağı yukarı yeterli zaman.
Don't talk about me, I think there's been enough talk about that already.
Benim hakkımda konuşmak yok, ben zaten orada yeterince düşündüm.
You know, it's bad enough you lied to me about winning the money, but, Al, these are the only friends I've got.
Biliyor musun, para hakkında yalan söylemen yeterince kötü fakat Al, bunlar sahip olduğumuz tek dostlarımız.