On our first date traducir turco
219 traducción paralela
But tomorrow night we'll do the same things we did on our first date.
Ama yarın akşam ilk randevumuzda yaptığımız şeylerin aynılarını yapacağız.
You were friendlier on our first date.
İlk günümüzde daha cana yakındın.
Remember where we met on our first date?
İlk randevumuzda buluştuğumuz yeri hatırlıyor musun?
I remember on our first date we didn't see the whole double feature.
İlk buluşmamızı hatırlıyorum da, iki kısa filmi de kaçırmıştık.
You wanna bet she goes for my pecker on our first date?
İlk randevumuzda kuşu elleyeceğine iddaya var mısınız?
Somehow I'd feel bad if we both got killed on our first date.
İlk çıktığımız gün öldürülürsek kendimi kötü hissederim.
On our first date, I thought "Wow, who is this guy?"
İlk çıktığımız gün, dedim ki "Vay, bu adamda kim böyle?"
I wanted to bring you somewhere special on our first date.
İlk randevumuzda seni özel bir yere götürmek istedim.
On our first date, Adam told me he was working with a U.N. team of scientists... - to develop a drought-resistant strain of wheat.
İlk randevumuzda bana, BM'den bir grup bilim adamıyla kuraklığa dayanıklı bir buğday türü üstünde çalıştığını söyledi.
I remember you donated to some volcano thing on our first date.
İlk buluşmamızda bir yanardağ ile ilgili bir şeye bağışta bulunmuştun.
On our first date.
İlk çıktığımızda.
On our first date I knew he was...
İlk karşılaşmamızda evleneceğim insanın...
My wife understood it on our first date!
Karım ilk randevuda anlamıştı!
I just didn't want to wear my glasses on our first date.
İlk buluşmamızda gözlük takmak istemedim.
We did not have sex on our first date, although he was very sexual.
İlk buluşmamızda birlikte olmadık ama oldukça seksiydi.
Not on our first date.
İlk buluşmamızda olmaz.
Not on our first date.
"İlk buluşmamızda olmaz."
"Just like when we saw David Copperfield on our first date."
"İlk çıktığımız ve David Copperfield'i gördüğümüz gece gibi."
I wore the naked dress on our first date.
İlk buluşmamda açık bir elbise giydim.
- Don't you think we should go out on our first date before you map out our entire future?
- Bütün geleceğimizin planını çıkarmadan önce bir kez çıksak nasıl olur?
Yeah. Only because that's where he and I... went on our first date.
Evet, çünkü biz de ilk randevumuzda oraya gitmiştik.
This is where I brought my girlfriend on our first date.
Burası kız arkadaşımla ilk çıktığımızda geldiğimiz yerdi.
On our first date, Patrick and I went for coffee.
İlk randevumuzda Patrick'le kahve içmeye çıktık.
Why would I mention it on our first date?
Ben bunu neden ilk buluşmamızda dile getirmedim?
- On our first date. Yep. Yes, it is.
Evet o.
Tobias brought me here on our first date.
Tobias ilk randevumuzda beni buraya getirdi.
This is where I took you on our first date.
Bu seni ilk randevumuzda aldığım yer.
Frasier, as I recall on our first date, you got me up to your apartment on false pretences.
Hatırladığım kadarıyla ilk buluşmamızda bana bahaneler uydurup evine götürdün. Şarapla kandırdın, beni yatağa attın.
You brought it out on our first date.
İlk buluşmamıza gösterdin.
This is where I took Lois on our first date.
Lois'i ilk buluşmamızda buraya getirmiştim.
It's where you took me on our first date. So, Dad liked to impress'em with the paintings.
Babam kadınları tablolarla etkiliyormuş.
On our first date, we went to see one of your shows. It was the Shoreline Amphitheater.
İlk randevumuzda, sizin şovlarınızdan birine gitmiştik, Shoreline Amfitiyatrosu'ndaydı.
That night, we went out on our first date.
O gece ilk defa buluştuk.
You turned all red and embarrassed. Like on our first date when you ordered the... "filet mignon."
Kıpkırmızı oldun ve utandın, ilk buluşmamızda "fil-et-mig-non" ısmarladığın zaman olduğu gibi.
Honey, this is the song we sang on our first date!
Tatlım, bu bizim ilk randevumuzda söylediğimiz şarkı. Biliyorum.
Well, the interesting part is that on our first date, she paid for dinner.
İlginç bölüm, ilk buluşmamızda yemeği o ödedi.
- On our first date.
- İlk randevumuzda
But if it was up to me, this is not what we'd be doing on our first date.
Ama eğer bana kalsaydı, ilk randevumuzda bunu yapmazdık.
On our first date, I was a little nervous and I wasn't having any luck coming up with topics, so I was just kinda blabbing a lot.
İlk randevumuzdu. Biraz gergindim. Konuşacak konu bulamıyordum.
I mean, we're going out on our first date Saturday.
Yani, ilk randevumuza cumartesi günü çıkacağız.
We're going on our first date, believe it or not.
İnanın ya da inanmayın, ilk randevumuza çıkacağız.
Some girls may let vampires nibble their necks on the first date, but not our Gabby.
Bazı kızlar hemen vampirlere enselerini kemirtebilir, ama Gabby yapmaz.
I do like you, but this is our first date... and I don't believe in fooling around on the first date.
Jer senden hoşlandım ama bu ilk buluşmamız ve ilk randevuda kandırılmak istemem.
On our very first date?
Hem de ilk randevumuzda.
-'Cause I say 11 "Our Fathers"... and a "Hail Mary, Full of Grace" every time I go to bed... and I never kiss on the first date.
Ve hiç bir zaman ilk buluşmada öpüşmem.
But this is our first date, and you shouldn't kiss on the first date.
Teknik olarak bu bizim ilk buluşmamız ve ilk buluşmada..... öpüşmemelisin.
Your brother's quite the romantic, inviting me to a ball on our very first date.
Bugün kardeşinin beni baloya davet etmesi, oldukça romantikti. Hemde bizim ilk buluşmamızda.
My first impulse was to go down and rescue him but as I learned on our second date, that would be codependent.
İlk tepkim aşağı inip onu kurtarmaktı ama ikinci randevumuzda öğrendiğim kadarıyla bu bana bağlanmasına neden olurdu.
- What's going on? Remember our first date?
İlk randevumuzu hatırla.
Yeah, but I got further on that day... than I did on our actual first date, so that's what I like to remember.
Evet, o gün ileri gitmiştim... sonra ilk gerçek çıkmamızda yapmıştım, yani hatırlamak istediğim şekliyle bu.
Our first date... I took her out on my bike, put her up on the handlebars... and sang Raindrops Keep Falling on My Head to her.
İlk buluşmamızda onu bisikletime aldım, gidonların üstüne bindirdim ve ona "Raindrops Keep Falling on My Head" i söyledim.