On our own traducir turco
2,211 traducción paralela
If we land behind the front, we'll be on our own.
Cephe gerisine inersek,
Why don't we just concentrate on our own business?
Neden sadece kendi işimize konsantre olmuyoruz?
Us out here in the middle of fucking nowhere, we're on our own.
Burada, lanet bir hiçliğin ortasında kendi başımızayız.
So it was like, "Oh, my God, now we're on our own."
Ama Brian'ın ölümü şok etkisi yarattı.
So we're on our own again.
Yine kendi başımızayız yani.
Okay, so we're on our own.
Tamam. Öyleyse, kendi başımızayız.
We took it, too, for sure : but not on our own.
Biz onu da aldık, kesinlikle : ama kendi aramıza değil
Poor old man and his reindeer, on our own at Christmas.
Zavallı yaşlı adam ve onun ren geyiği. kendi Noel'imizde..
We are on our own and if we just sit here, we're going to die!
Kendi başımızayız. Eğer burada oturup beklersek öleceğiz.
We need to be able to survive out here on our own.
Dışarı hayatta kendi kendmize yaşamayı başarabilmemiz lazım.
We can't deal with this on our own.
Bununla kendimiz baş edemeyiz.
But then we're on our own.
Sonra kendi başımızayız.
I'm not sorry for knowing all along that we could make it on our own.
Başından beri kendi başımıza yapabileceğimizi bildiğim için özür dilemiyorum.
I just wanted us to do it on our own.
Ben kendi başımıza başarmak istemiştim.
It's something we wanna tell them on our own, okay?
Bunu kendimiz söylemek isteriz, tamam mı?
We're on our own here, man!
Burada tek başımızayız!
We're on our own.
Kendi başımıza halletmeliyiz.
- lf we hadn't gone on our own... - No, shh.
Eğer kendi başımıza devam etmemiş olsayd- -
♪ party on our own. ♪
♪ parti düzenleyebiliriz. ♪
We were all working on our own projects.
Hepimizin kendi projesi vardı.
We're on our own.
Kendi başımızayız.
But we're on our own here, sister.
Ama sadece ikimiz.
We can count cards on our own, and keep all the money.
Kartları kendimiz sayıp parayı saklayabiliriz.
We're on our own.
Bir başımızayız.
Said we cheated because we teamed up, instead of playing on our own.
Kendi oyununu oynamak yerine bizim birlikte hareket ederek hile yaptığımızı söyledi.
This is Crisp blowing up on our own terms.
Kıtır bizim istediğimiz şekilde patlayacak.
We might be on our own, but we are one!
We might be on our own, but we are one!
You and I will do the Versailles job on our own.
Versailles işini senle ben yaparız.
I wish we could have pulled this o _ all on our own,..
Bundan sonrasını kendimiz halletsek iyi olur.
And we are all on our own.
Hepimiz kendi başımızayız.
We make our own fate from now on!
Bundan sonra kendi kaderimizleyiz!
I let you in on a little secret nobody really knows anything we all are just cover our own bottoms
Seni içeriye küçük bir sırrı çözmen için alıyorum. kimse gerçekten hiçbir şey bilmiyor Hepimiz sadece kendimizi ilgilendiren şeyleri biliyoruz.
With my own eyes, I saw this creature, induce fear in our finest warriors, and then fed on that fear.
Bu yaratığın, en iyi savaşçılarımızın yüreğine korku saldığını ve sonra o korkuyla beslendiğini gördüm.
Thadeous, we have some traditions of our own out here on the road.
Thadeous, Bizim bazı geleneklerimiz var.
Back on our side of the street, we had our own problems.
Sokağın bu tarafında bizim kendi sorunlarımız vardı.
Sonny is conducting his own personal assault on our senses... with a flow of exotic dishes he demands daily from the kitchen.
Sonny de her gün hazιrladığı yerel yemeklerle... bu konuda kendi üstüne düşeni yapıyor tabii.
Nic and I are gonna go on a little surf trip of our own.
Nic ve ben sörf tatilimize çıkacağız.
We are back on the clock, back to taking our own sweet time to laugh, to cry, to embrace our loved ones.
Nihayet hayat normale döndü hepimiz günlük işlerimize döndük gülmek için, ağlamak için, sevdiklerimizi sevindirmek için.
Since the day we laid eyes on you, we've loved you like our own.
Gözlerimizin sana baktığı o günden beri, seni kendi evladımız kadar sevdik.
Our own expendability, that's all you can ever really count on in this life.
Hayatta emin olabileceğimiz tek şey her an harcanabilir olduğumuz.
You should try rigging our shit in here on your own.
Beni korkutmaya boşuna uğraşma.
* I stumble through the error * * hope deferred makes the heart sick, sick, sick * * the circle rules and ruins * * yet again, we are on our own *
Çeviri : Shagrathian
Because our killer followed Royce from LA and couldn't bring his own gun on the plane.
Çünkü katilimiz Royce'u L.A'dan itibaren takip etti. Silahını uçağa sokamıyordu.
Sometimes we can't do it on our own.
Bazen bunu kendi başımıza yapamıyoruz.
- Thank you. Some of us, on this side of town, happen to own our houses.
Şehrin diğer tarafındakiler, sanki bizim evlerimize sahipmiş gibiler.
Give her her own show, and I will watch it on our TV in our house, because I'm not signing anything.
Ona kendi şovunu yap, ben de seyredeceğim. Bizim evimizde bizim televizyonumuz ile. Çünkü hiçbir şeyi imzalamıyorum.
Do your own take on it- - our own take on it.
Bizim tarzımı kullan.
And the only perp walk that makes the news is our own guys in cuffs. You say the aggravated burglary call is on the same block as the murder?
Haberlere çıkan tek tutuklu görüntüsü, kelepçelenmiş kendi polislerimize ait.
What you're witnessing now is a dimension that sits directly on top of our own.
Şu an tanıklık ettiğiniz boyut bizimkinin tam olarak üzerine oturmuş durumda.
Based on our initial research, this world shares many commonalities with our own.
Yaptığımız araştırmalara göre bu dünya, bizim dünyamız ile birçok ortak noktaya sahip.
When you used to ride your bike up and down Dorset Street on your own like some kind of an infant leper, we were the ones who took you into our gang.
Sen Dorset Caddesi'nde bir cüzzamlı çocuk gibi bisiklet sürerken seni grubumuza alan bizdik.