One never knows traducir turco
188 traducción paralela
But since none of us have identical powers, one never knows what that ability might be until such point and time that it's awakened.
Fakat hepimiz farklı güçlere sahip olduğumuzdan, bunların ne olduğunu, o güçlerin uyandığı ana kadar bilemeyiz.
One never knows what may happen.
İnsan ne olacağını asla bilemez.
One never knows. Anything I might want to say to you now would sound silly.
Şimdi sana ne desem aptalca olacak.
One never knows what may happen on a voyage like this.
Böyle bir seferde ne olur belli olmaz.
And one never knows when one will go crazy.
Ne zaman çıldıracağımız belli olmaz.
Well, Mademoiselle Deluzy one never knows how a new person will fit into a household but I like your way with children and they seem to like you.
Matmazel Deluzy kahyalık için uygunsunuz, yani kişiliğinizi kimse bilmemeli ayrıca çocuklara davranışınızı beğendim, onlarda sizden hoşlanmışa benziyor.
One never knows what goes on in that quiet mind of his.
Onun o durgun aklından neler geçtiğini kimse bilemez.
One never knows what he'll do, or why.
Neyi, neden yaptığını kestirmek zor.
One never knows whether it's raisins or flies.
İnsan kuru üzüm mü, sinek mi bilemiyor asla.
- One never knows.
- Hiç belli olmaz.
But you're such a quiet little thing, dear, one never knows you're about.
Ama sen öyle sessiz ufak tefek bir şeysin ki hayatım kimse farkına varmıyor.
One never knows if one will return from the police station.
Karakoldan dönüp dönemeyeceğini kimse asla bilemez.
One never knows how things turn out.
Olanları kimse bilmemeli.
One never knows. Somebody may have been listening.
Birileri muhakkak kulak kabartmıştır.
But one never knows what he's thinking.
Ama onun ne düşündüğünü kimse bilemez.
One never knows about tomorrow
# Yarını kimse bilemez
Actually, one never knows when he will need an alibi.
Aslında, birisi asla ne zaman bir mazerete ihtiyaç duyacağını bilemez.
One never knows.
Asla bilemezsiniz ki.
One never knows nowadays. So disturbing.
İnsan hiçbir şeyden emin olamıyor.
The city is always in confusion after a raid but one never knows.
Hava saldırısının ardından şehir karışır ama gene de bilinmez.
But one never knows about those things.
Ama biri asla bu şeylerin farkında olamadı.
But well yes... One never knows.
Ama olsun... bilemezdiniz.
Of course, it's highly unlikely I shall ever use it... but one never knows, does one?
Tabi, büyük ihtimalle kullanmayacağım ama bunu kimse bilemez, değil mi?
One never knows what's important.
Kimse neyin önemli olduğunu bilemez. 88 00 : 07 : 45,198 - - 00 : 07 : 47,325 Hala çok genç ve budalayım.
- Why not? One never knows...
- Neden olmasın?
One never knows. I'm a professor.
Kimse profesör olduğumu bilmiyor.
One never knows, huh?
Hiç belli olmaz.
Like everything else, one never knows
Geri kalan herşeyde olduğu gibi, asla bilinmez.
One never knows how to get them.
Ne yapacakları belli olmuyor.
one never knows.
kimse ne olacağını bilemez.
One never knows where he's going to land.
Nereye çıkacağını asla bilemezsin.
- One never knows.
- Kimse bilemez.
I may use them again. One never knows.
Bunları belki sonra yine kullanırım.
One never knows.
Kimse bilemez.
One never knows.
Asla bilemezsiniz.
- One never knows.
- Neler döndüğünü bilemeyiz.
One never knows.
Kim bilebilir ki?
Well, one never knows with these little, uh, accidents.
Şey, insan bu küçük kazalardan neler çıkacağını asla bilemez.
One never knows what one's really getting.
İnsan başına ne gelir bilemez.
With you, one never knows.
Kimle olduğunu kimse bilmeyecek.
I'm just talking but one never knows.
Laf olsun diye söylüyorum ama belli mi olur?
One never knows in this life.
Diyordum ki ya Catherine dönecek olursa? Hayat bu, hiç belli olmaz.
One never knows.
Kim gerçekten bilebilir ki?
But, when faced with a stand like yours, one never knows.
Ama, senin durumunda, durum değişebilir.
One never knows.
Kim bilir.
ONE NEVER KNOWS.
Kömür madenleri.
I know them as one knows his own face, though I had never seen them.
Daha önce hiç görmemiş olsamda onları kendi yüzüm gibi iyi biliyorum.
One never really knows what they're capable of, does one?
Biri, birinin neler yapabileceğini bilemeyebilir.
One never knows.
Hiç belli olmaz.
Half an hour later, we were in a café, a place where I never go and where no one knows me.
Yarım saat sonra, bir kafede oturuyorduk. Daha önce gitmediğim, kimsenin beni tanımadığı bir yerdi.
[Michael] What no one knows could never hurt them.
Ne olduğunu bilen olmayınca kimse onlara zarar veremeyecekti.