English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ O ] / Or won't

Or won't traducir turco

4,111 traducción paralela
Or she won't miss it, and then she might hurt him, but either way, they're gonna end up behind bars, and, man, after all this shopping, I am fresh out of bail money.
Ya da kaçırmazsa o Ray'e zarar verecek, ama iki türlü de, sonları parmaklıkların ardında bitecek, ve ben bu kadar alışverişten sonra, tüm kefalet parasını tükettim.
Can't or won't?
Gidemez misin, gitmez misin?
Now he won't come back to the garage, or even think about talking to the cops.
Artık garaja gelmez, polislerle konuşmayı da düşünmez.
I won't be able to sing or speak even though the cancer will stop just short of killing me.
Kanserden ölmesen bile şarkı söyleme veya konuşma yeteneğimi kaybedeceğim.
Now, we have to do better than that. We have to do better than that, or we won't have a world anymore.
Daha iyi olmalıyız..
Did you know that I have to promise to raise our kids Catholic or the priest won't even perform the ceremony?
Çocuklarımızı Katolik yetiştirmeye söz vermezsem, papazın dini töreni yapmayacağını biliyor muydun? Hadi ya.
Can't or won't?
Konuşamaz mı konuşmaz mı?
In exchange, I won't tell your boss or your wife what you've been doing.
- O kaseti istiyorum
Won't say where she's living or working.
Nerede yaşadığını veya çalıştığını söylemeyecektir.
I think within two years of that, 1986, you won't stand a chance, and I think that, say another ten years after that, there isn't a man or woman alive who will stand a chance.
Bence o tarihten iki yıl sonra, 1986 yılında hiç şansınız olmayacak hele 10 sene sonrasını düşünürseniz bu konuda şansı olacak bir tek kadın veya adam kalmayacak.
Heed me, novice. Let's leave quickly. Or I won't let you see my gorgeous face.
Hadi, gidiyoruz aksi takdirde, bir daha yüzümü göremezsin.
Or maybe it won't even be that specific.
Hatta bu kadar detaya inemezsin bile.
Can't or won't?
Argh! Olamaz mısın, olmayacak mısın?
Which is it, Sara, can't or won't?
hangisi Sara - Olamaz mısın, olmayacak mısın?
You need to pull on that little grip on the handle or else you won't get any.
Tutma yerindeki küçük kolu çekmelisin yoksa benzin akmaz.
Anybody who doesn't spend their money with girls or booze... Won't find any gold.
Parasını kızlara ve içkiye harcamayan adam altın bulmayı haketmez.
, I won't talk to you, I see, I promise, whether your father returns or not, but you'sure y get your car,
Öyle mi? Sana söz veriyorum, baban eve dönse de dönmese de araban kesinlikle gelecek.
And one way or another, I won't be back before the wedding.
Öyle ya da böyle, düğünden önce dönemem.
Maybe these two won't want to study abroad, or be on facebook like all the other kids.
Bu ikisi deniz aşırı yerlere gider mi belli olmaz. Ya da facebook'ta diğer arkadaşları neler yapar bilinmez.
We won't let them go, stay here or die!
Biz onların gitmelerine izin vermeyiz, ya kalırlar, ya da ölürler!
I won't abandon my country... or my park!
Ülkemi ya da parkımı terketmeyeceğim.
Leave cruelty to Sixtus and his brutes or it won't be Rome... It'll be our own people who move against us.
Bırak Sixtus ve hayvanları zalim olan taraf olsun yoksa üzerimize gelen Roma değil, kendi halkımız olacak.
She won't see us, or her mom will kill her.
Onunla görüşmezsek annesi onu öldürecek.
I won't be a slave to anybody or anything you can order with a toll-free number.
Telefonla sipariş edilen herhangi bir şeyin ya da kimsenin kölesi olmam.
And either they don't know or won't talk about where the Skulls came from.
Ayrıca tutuklular ya Skull'un nereden geldiğini bilmiyor ya da bu konuda konuşmayacaklar.
I'd better come quick and hard, or you won't stand up again.
Hızlı boşalsam ve sertleşsem iyi olur yoksa bir daha ayağa kalkamazsın.
I won't let you go around with food on your face or your fly open.
Yüzünde yiyecek varken ya da fermuarın açıkken etrafta dolaşmana izin vermem.
Get it nice and tight or it won't work.
Zarif ve sıkı yap. Yoksa çalışmaz.
You got to put your arms in there or you won't be able to use them.
Kollarını içine soksan daha iyi olur. Onları kullanmayacaksın ne de olsa.
There is no problem, no matter how difficult or painful or seemingly unsolvable, that violence won't make worse.
Şiddete başvurmak... zor, acılı veya çözülemez gibi görünen... sorunları bile daha kötü yapar.
Are you scared he won't come back or don't you want him to come back?
Geri dönmeyeceğinden mi yoksa geri dönmesini istememekten mi korkuyorsun?
If, as fate would have it, he dies in the process... from blood loss or oxygen deficiency... you won't see me shed a tear.
Eğer, alınyazısı aynı olursa, o da aynı yolla ölürse kan kaybından ya da oksijensizlikten, ancak o zaman benden tek bir gözyaşı bile akmayacak.
When they lose their grandmother or, God forbid, they have to watch their mom or their dad suffer through chemo, it won't be so terrifying or hurt quite so bad.
Böylece anneannelerini kaybettiklerinde veya Tanrı korusun annelerini veya babalarını kemoda acı çekerken görünce çok korkutucu olmayacaktır ya da o kadar canlarını acıtmayacaktır.
I'm not the kind of girl who's gonna tell you that she'll strip but she won't get naked, or she'll give you a lap dance but she won't touch you, or she'll touch you, but she
Ben "Soyunurum ama çırılçıplak değil" ya da "Gösteririm ama elletmem" veya "Elletirim ama sakso çekmem" diyen kızlardan değilim.
My brother won't take phone calls or answer my letters.
Kardeşim mektuplarıma ve telefonlarıma cevap vermiyor.
She won't give me or the kids a moment's rest.
Bana ve çocuklara bir an olsun dinlenecek zaman bırakmıyor.
Quieten down or you won't hear what else I've got to say.
Sessiz olun yoksa söylemem gerekenleri duymayacaksınız.
Well, another day or two won't matter.
Şey, başka zaman veya iki gün sonra, önemli değil.
She won't have to deal with bosses or... or kitchen politics.
Patronlarla uğraşmak zorunda kalmayacak. ... ya da mutfak kurallarıyla.
You won't touch him or his things.
Ona veya eşyalarına dokunmayacaksın.
Don't tell anyone or it won't come true.
Sakın kimseye söyleme, yoksa gerçekleşmez.
You will close up shop, effective immediately, or you won't have a school to pay for.
Şu andan itibaren faaliyetlerine son vereceksin... yoksa ödeme yapman gerekecek bir okulun olmayacak.
She can't trust anything or anyone she once knew to be trustworthy. Her mental illness won't let her.
Şimdi eskiden güvendiği hiçkimseye veya hiçbirşeye güvenemez akıl sağlığı buna izin vermez.
We have to create a safe place for her first or you won't get any answers.
Önce onun için güvenli bir ortam yaratmalıyız yoksa cevap falan alamazsın.
This time, baby, there won't be penguins, beavers duck-billed platypuses or earthquakes to prevent me from visiting you.
Bebeğim, bu sefer penguenler, kuzgunlar,... ördek-gagalı ornitorenkler ya da depremler... seninle birlikte olmama engel olamayacak.
Or maybe he won't.
Belki de olmayacak.
No, you're sorry I'm old or that you won't turn the music down?
Yaşlı olduğum için mi üzgünsün yoksa müziğin sesini kısamayacağın için mi?
Now hurry up, or this Turkey won't be done until midnight, which I highly doubt is what you had in mind for your "perfect Thanksgiving" "
Acele et, yoksa hindi gece yarısına hazır olacak eminim aklında ki "kusursuz Şükran Günü" bu değildir.
Well, I'm glad you're finally getting a night out on the town, but I am a little sad that you won't be taking Dorrit trick-or-treating this year.
Nihayet şehirde bir gece geçireceğin için seviniyorum. Ama aynı zamanda Dorrit'i şeker toplamaya götüremeyeceğin için üzgünüm.
All right, then you won't mind that I'm taking it or that I moved the ladder from outside your window.
Pekala, o zaman bunları veya camının önünde duran merdiveni almamda bir sakınca yoktur.
Now, sometimes you got to hit the off button, or you won't survive this place.
Bazen kapatma düğmesine basman gerekir yoksa buradan kurtulamazsın.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]