Our honeymoon traducir turco
926 traducción paralela
We will have our honeymoon in North America.
"Balayımızı Amerika'da geçireceğiz."
We shall go to Devon for our honeymoon and live on love and strawberries... and the sight of the sea.
Balayımız için Devon'a gideriz. Aşkımız ve çilekler... ve deniz bize yeter.
We'll go to Paris for our honeymoon.
Balayı için Paris'e gideriz.
Say, there's a place we've got to go on our honeymoon.
Orada bir yer var, balayımızda mutlaka gitmeliyiz.
So you see, this is really going to be our honeymoon.
O yüzden bu gerçek balayımız olacak.
Baby, this is terrible, breaking into our honeymoon like this.
Bebeğim, balayımızın ortasında çekip gitmek gerçekten korkunç.
You remember, we took a ride up the Hudson when we came to New York on our honeymoon.
Hatırlarsın, balayı için New York'a geldiğimizde arabayla Hudson'a gitmiştik.
I always intended we should do it again some day, but we never got anywhere much after our honeymoon, did we?
Her zaman bir gün tekrar yapmayı istemiştim ama balayımızdan sonra pek de bir yere gidemedik, değil mi?
I guess this is the first time that we've been away from home together since, uh our honeymoon.
İkimiz birlikte ilk kez şimdi evden uzak kalıyoruz, galiba balayımızdan beri.
I've been trying to recall the places we went on our honeymoon.
Balayımızda gittiğimiz yerleri anımsamaya çalışıyorum.
We spent our honeymoon here 50 years ago.
Balayımızı burada geçirmiştik, 50 yıI önce.
Why, you wouldn't believe it if I told you that on the first Thursday, we were here on our honeymoon, we just started for Brooklyn Bridge.
Anlatsam da inanmazsınız! Burada, balayımızın ilk perşembesinde ilk defa Brooklyn Köprüsü'ne gidecektik.
- Where are we going on our honeymoon?
Balayımızda nereye gidelim?
Seven years I've been married to him and... he's so slick he hasn't been out of the can to finish our honeymoon.
Yedi yıldır e v liyiz... balayımızı bitirebilmemiz için bile o delikten çıkıp gelmedi.
Well, we got our health, we're young we're in Paris, we're on our honeymoon what more do we want? - Nothing.
Sıhhatliyiz, genciz balayımızda Paris'teyiz daha başka ne isteriz ki?
I intended to be with you on our honeymoon.
Balayımızda seninle olmak isterdim.
Yes, I had a strange idea our honeymoon was our business.
Evet, nedense balayımızın bize özel olmasını düşünmüştüm.
- Oh, I wish our honeymoon could have lasted forever, Maxim.
- Ah, keşke balayımız sonsuza dek sürebilseydi, Maxim.
Well, I went there with Rebecca on our honeymoon.
İşte balayımızda Rebecca'yla oraya gitmiştim.
I wish we were married and on our honeymoon now.
Aslında söylemeye çalıştığım şu anda evli ve balayımızı geçiriyor olmak isterdim.
He rented it during our honeymoon.
Biz balayımızdayken burayı kiraladı.
We're all packed and ready to leave on our honeymoon, sir.
Balayımıza gitmeye hazırız efendim.
Well, you can fly down with Connie and me on our honeymoon.
Balayımızda Çonnie ve benle gelebilirsiniz.
- Some day... after we've had our honeymoon... and settled down in a home of our own somewhere.
- Yakında... balayımızdan sonra... ve bir yerde kendi evimize yerleştikten sonra.
Let us have our honeymoon here by ourselves for a little longer.
Burada kendi başımıza biraz daha balayımızı yaşayalım.
Oh, darling. We'll finally get our honeymoon.
Sevgilim, sonunda balayına çıkabileceğiz.
- That we are on our honeymoon.
- Balayında olduğumuzu.
We spent our honeymoon in a school.
Balayımızı bir okulda geçirdik.
It started on our honeymoon.
Balayımızda başladı.
So I marry my girl, and we go on our honeymoon to Indian Lake.
Sevgilimle evlenip Kızılderili Gölü'ne balayına gittik.
Keechie, this is our honeymoon.
Keechie, bu bizim balayımız.
The next day we'll go to Albany on our honeymoon.
Ertesi gün, balayı için Albany'ye gideceğiz.
But he became interested in photography on our honeymoon and since then it has become the major preoccupation of his life.
Ancak o daha balayımızda fotoğrafçılıkla ilgilenmeye başladı. Ve o günden bu yana hayattaki en önemli meşgalesi bu oldu.
We're leaving for our honeymoon at 5 : 00.
Saat 5 : 00'te de balayımıza gitmek için yola çıkıyoruz.
I must build a special wickiup for our honeymoon away from everybody.
Balayımız için özel bir çadır yapmam gerekiyor. Herkesten uzakta.
Our honeymoon, Tom!
Bizim balayımız, Tom!
If he's just this selfish now, so mean when it's a question of our honeymoon what's he gonna be like after we're married?
Balayımız mevzu bahis olmuşken bu denli bencil ve zalimse şimdi evlendiğimiz zaman nasıl olacak kim bilir?
Where will we go on our honeymoon?
Balayında nereye gideceğiz?
How would you like to rent it out for our honeymoon?
Balayımız için bize kiralamak ister misin?
We're getting married and going to America on our honeymoon.
Evlenip, balayımıza Amerika'ya gidiyoruz.
Yes, our honeymoon.
Evet, balayımız.
- Remember our honeymoon?
- Balayımızı hatırlıyor musun?
- I was hoping you would. Well, a week after we got back from our honeymoon, the Everett Winstons invited us to a party.
Balayından döndüğümüz haftanın ertesinde Everett Winston bizi bir partiye davet etti.
Room 304, where we spent our honeymoon.
Oda 304, balayımızı geçirdiğimiz yer.
Oh, Barney! It's gonna be our honeymoon night all over again.
Barney, balayı gecemizi baştan yaşayacağız.
This is our honeymoon night, and that's all I care to think about.
Bu bizim balayı gecemiz ve tek umursadığım da bu.
He wanted to spend our honeymoon there...
Balayımızı orda geçirmemizi istedi...
I tell him we're on our honeymoon and you drag out a copy of Winston Churchill.
Ben ona balayında olduğumuzu söylüyorum, sen ise Winston Churchill kitabını gösteriyorsun.
We had a good time, too, two years ago when we were here on our honeymoon.
Biz de iki yıl önce balayımızda burada iyi zaman geçirmiştik.
If two people wanted to go on honeymoon, they could take the boat to New Orleans... and motor right up through the South to our home.
İki kişi balayına çıkacaksa New Orleans'a kadar gemiyle gelip oradan güneye arabayla gelmeli.
We threw our arms around them, kissed them, went on a honeymoon with them.
Kollarımıza sardık, öptük, beraber balayına gittik.