English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ P ] / Pad

Pad traducir turco

2,017 traducción paralela
your own bachelorette pad.
Kendine ait bekâr evin.
- Nice pad.
- Ne güzel bir ev.
That's... That's a Maxi Pad.
Bir şey giymesen daha iyiydi.
Why do you keep writing stuff down on your little pad there?
Neden sürekli bir şeyler yazıyorsun?
Come on, lets go. I've got you just off the landing pad.
Helikopter pistinin hemen dışındasınız.
What? Who doesn't pad their resume?
Herkes biraz abartır.
NASA officials report that the third and final day of launching pad tests proceeded smoothly, while inside the training center, the astronauts performed simulated moon walks in their space suits.
NASA yetkililerinin bildirdiğine göre bir yandan fırlatma rampasındaki denemeler başarıyla yürütülürken, bir yandan da astronotlar eğitim merkezinde, uzay kıyafetleri içinde ay yürüyüşü simülasyonları yaptılar.
Staying with big brother Dan and his beautiful wife Carol here till I get my own pad.
Kendi yerime geçene kadar ağabeyim Dan ve Carol'ın yanında kalıyorum.
I said this Pad That tastes like "Poon Thai."
Pad Thai'in tadı Poon Thai'ye benziyor dedim
This Pad Thai tastes like "Poon Thai."
Bu Pad Thai'nin tadı Poon Thai gibi.
We should've got a contractor to pour the pad, but we couldn't hire one, could we?
Beton dökmesi için bir müteahhidimiz olmalıydı ama tutamazdık, değil mi?
You know, I've always wanted a pad with a giant Lou Ferrigno statue so I think I've found it.
Hep kocaman Lou Ferrigno heykeli olan bir yer istemişimdir sanırım artık buldum.
Golly gosh, maybe we could stop at the lunch pad for a snack, if it's on the way.
FIRLATMA PLATFORMU Tanrım, yol üstündeyse belki fırınlama platformunda bir şeyler atıştırırız.
Budderball, that says "launch pad".
Budderball, "fırlatma platformu" yazıyor.
Hey, you know, none of us knew our ass from an elbow pad when we started.
Biliyorsun ki, hiçbirimiz anamızın karnından dirsek koruyucuyla çıkmadık.
Why don't you grab a pad and a pen, follow me?
Neden bir bloknot ve kalem alıp beni takip etmiyorsun?
Khosla, pad up.
Khosla, dizliği tak.
A menstrual pad.
Kadın pedi.
Just pad me up, give me lots of painkillers.
Sadece bandaj ve bolca ağrı kesici ver.
Pad your walls.
Duvarlarınızı destekleyin.
Oh, Maxi-pad.
Maxi-ped...
Welcome to the bachelor pad.
Bekâr koğuşuna hoş geldiniz.
Jessi's got a sweet secret pad.
Jessi'nin gizli bir yeri varmış.
So he probably stole her prescription pad.
Muhtemelen reçete koçanını çalmıştır.
To steal my prescription pad.
Reçete koçanımı çalmak için.
And she took one look at me, the heating pad, the tylenol, the tissues in front of me, and she said, "Do you have the flu?"
Bir bana baktı, bir de ısıtma yastığına, tylenol'a ve önümdeki mendillere, sonra "Grip misin?" diye sordu.
Money belt, passport, tickets, camera, bug spray, sun cream, flashlight, string, waterproof matches, lighter, tripod, life jacket, compass, maps, spare string, sleeping bag, ground sheet, bivouac, jerry can, first-aid kit, loo roll, spade, strong string, camper stove, whistle, binoculars, sketch pad, water pills, galoshes and a personal flare.
Para kemeri, pasaport bilet kamera böcek spreyi güneş kremi fener ip su geçirmez kibritler, ışık, tripod, can yeleği, pusula, harita, uzun ip uyku tulumu, yer şiltesi, çadır, hazır yemek, ilk yardım kiti, tuvalet kağıdı kürek, güçlü bi ip
Okay, the papers that were stolen were lying on top of this pad and left traces of ink that we can't see embedded in the fibers.
Pekala, çalınan kağıtlar bu not defterinin üstündeydi ve lifleri içine yerleştiğini göremediğimiz mürekkep izleri bırakmış.
Our name wasn't listed on a dead doctor's legal pad next to an ex-con named Rollins.
Bizim ismimiz doktorun not defterindeki eski sabıkalı Rollins'in isminin yanında yazmıyordu.
No pen, no pad of paper. I know.
Kalem yok, kâğıt yok.
Oh, remember that Fourth of July when I used your ass as a launch pad for my bottle rockets?
Kıçını roketim için fırlatma rampası yaptığım 4 Temmuz'u hatırladın mı?
Now, just take out your little prescription pad and start scribbling.
Reçeteyi çıkar ve eğri büğrü yazmaya başla şimdi.
- Sweet pad, Shag.
- Evin güzelmiş, Shag.
There is a great pad Thai place, though.
Pad thai'si de güzelmiş. *
I love pad Thai.
Pad thai'yi çok severim.
You never had pad Thai.
Hiç pad thai yemedin ki sen.
Yeah, we got to make room for the heliskiing pad.
Buraya atlama helikopter kayağı * için pist yapacağız. ( * helikopterle dağ başına çıkıp atlamak )
I can't leave my bachelor pad.
Bekar evimi bırakamam.
I pad good money for them pants.
O pantolona çok para verdim.
Bachelor pad extraordinaire... lava lamps, water bed, animal-print rug?
Fevkalade bir bekar evi, lava lambaları, su yatağı, hayvan desenli halı?
I am just so glad that my Katy called and let me know that you boys needed a crash pad.
Katy'ciğim arayıp da konaklayacak bir yere ihtiyacınız olduğunu söylediğinde çok memnun oldum.
There's fried chicken with all the fixings, and veggie lasagna for all you poor non-meat eaters, and, Arash, honey, I didn't know what you are, so I made you some enchiladas and some Pad Thai and some Baba Ghanoush.
Garnitürlü kızarmış tavuğumuz var ve et yemeyen garibanlar için de sebzeli lazanyamız var. Ve Arash tatlım, senin ne olduğunu bilmiyordum ben de sana acılı Meksika böreği soslu Tayland makarnası ve baba gannuş yaptım.
The davids are under bulletproof glass on a motion-Detector pad.
David'ler kurşun geçirmez camın arkasında harekete duyarlı altıkların üstünde duruyorlar.
I want you to take this pad and write a list of all these people and go away and call them, apologize to them, relieve them of their burdens and yours.
Senden bu defteri almanı... ve - - ve incittiğin bu insanların listesini yapmanı istiyorum. Sonra git, onları ara, onlardan özür dile. Onları kendilerinin ve senin yükünden azad et.
I'm going to the knee pad.
Dizliğe gidiyorum.
I'm gonna call you from the knee pad.
Sizi dizlikten arayacağım.
You use these to sweeten the deal, and then mitch wagner finds out about that you've been trading pills for sex and... i may have been a tad liberal with my prescription pad.
Bunu ortamı yumuşatmak için kullanıyorsun, ama sonra... Mitch Wagner senin sex hapları pazarladığını öğreniyor ve sen de... Reçete yazarken fazla ileri gitmiş olabilirim...
Okay, Jane, I'm gonna take the baby out now. Lap pad and have an intubation tray standing by.
kucak peçi, bir türap tepsisi hazırlayın.
That's the one where you said the Pad Thai tasted like Vagina.
Evet. Pad Thai yiyip, tadı vajinaya benziyor dediğin yer.
Portable re-entry pad.
Portatif geri-dönüş rampası.
Pad it all you want.
İstediğin gibi hesapla.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]