Piece suit traducir turco
90 traducción paralela
It's a two piece suit with a busby in ostrich feathers.
Guido, elisemin tamamı devekuşu tüyünden.
Well, um, three-piece suit.
Üç parça elbise.
How can it be half a three-piece suit?
Üç parçalı bir şeyin yarısı nasıI olur ki?
Cut that hair, you're a three-piece suit.
O saçlarını kestir de üç parçalık yerin daha olsun.
I never postured myself as a three-piece suit type.
Takım elbiseliler gibi poz kesemem.
Plus I look fat in a three-piece suit.
Hem takım elbise beni şişko gösteriyor.
Dressed in a three-piece suit, looking every bit a gentleman!
Takım elbise giymiş, her açıdan bir beyefendi olmuş!
I walk out, the next face you'll see is the State's Attorney a three-piece suit with a licence to kill.
Buradan kalkarsam göreceğin bir sonraki yüz savcılığın akbabaları olur.
What's a Florida cop in a three-piece suit?
Takım elbise giyen Florida polisine ne denir?
With the three-piece suit, huh?
Üç parça kıyafetle mi?
- Wear a one piece suit then.
- O zaman tek parça birşey giy.
Three months ago I had a calf-leather briefcase, wore a 3-piece suit... and I was waltzing through the halls of government.
3 ay önce dana derisinden bir çantam vardı, 3 parçalı bir takım giyip hükümet salonlarında vals yapıyordum.
As I said, it's, uh- - we charge 10 guineas for the two-piece suit, moving up to 13 guineas for the three-piece.
Söylediğim gibi, iki parçalı kıyafet için 10 şilin alıyoruz üç parça olursa 13 şilin ediyor.
and you'd wear your three piece suit pointy toed shoes
sen üç parçalı takımını giyerdin puantiyeli ayakkabın vardı
Good advice coming from a guy wearing'a three-piece suit in the middle of the woods.
Ağaçların ortasında üçlü takım elbise giymiş birisi için güzel bir tavsiye.
It's a three-piece suit. lt's gray.
Üç parçalı olmalıydı. Gri takım.
- wearing a three-piece suit and...
- 3 parçalı elbise giyiyor ve...
'I can't swim in a three-piece suit. So screw you, cynics!
Üç parçalı mayoyla yüzecek değilim, o yüzden eleştirmenler sussun!
I don't mean like exercise like you know, push-ups, sit-ups. I mean, I'll have them on a swivel piece suit, blagh!
Ben o konuda çalışmalar yapmıştım
They'd already used now the three-piece suit, and that is the shackle that goes around the waist and is padlocked to the back.
Sırtımızdan geçen asma kilitlere kelepçelendiğimiz üç parça emniyet kemeriyle sarpa sarılmıştık.
He was this lawyer guy with... a three-piece suit, an expensive haircut
Üç parçali takim giyen, pahali saç kesimi olan, orta yas göbegiyle bir avukatti.
it was an entire one-piece suit that did have a zipper in the back, but very well concealed.
Tamamı tek parça bir takımdı. Arkasında bir fermuar vardı ama çok iyi gizlenmişti.
A sucker in a three-piece suit.
Takım elbise içinde bir pislik.
I think a three-piece suit should be worn under the gown...
Bence takım elbise çok daha iyi olur...
While there was this facade of a gentleman, there was a very lonely man underneath that three-piece suit.
Centilmen bir yanı olmasına rağmen, çok yalnız bir adam vardı o takım elbisenin altında.
One million chicks Or a single three-piece suit?
# Seçer miydin üç parça takım #
He was wearing a two-piece dark-blue flannel lounging suit... with a cunning white monogram on his upper pocket.
İki parçalı lacivert flanel sabahlık giymişti. Üst cebine beyazla işlenmiş baş harfleri çok şirindi.
Sears stole a valuable piece of merchandise from the store... in addition to this Santa Claus suit he's wearing.
Sears mağazadan maddi değeri yüksek bir malı ve bu Noel Baba kıyafetini çaldı.
It was a one-piece bathing suit.
Tek parça mayoydu.
And go in a 3-piece white suit like Charlie Parker.
Hem de Charlie Parker gibi, şöyle yelekli, beyaz bir takım elbiseyle.
Two brown arms, two brown legs and a little piece of bathing suit in between.
İki bronz kol, iki bronz bacak. Ve arada küçük bir parça mayo.
Yes. He's at the rear kitchen door, and he's built some kind of wheeled cart with a piece of the suit of armour on top.
O, arka mutfak kapısında ve zırhın parçalarını kullanarak bir çeşit yürüyen araç yapmış.
I remembered this piece that "Frontline" did a year ago about the young lawyer who originally filed the suit.
"Frontline"'da bir yıl önce yapılan bir röportaj. Davanın başlangıcında genç bir avukat vardı.
I'm sending a suit piece for you.
Size uygun bir kıyafet gönderiyorum.
"All right, everyone, from now on, it's just gonna be the one piece silver suit"
"Pekala, millet, şu andan itibaren, tek parçalı yaldızlı kıyafetler giyilecek"
This is not a suit, it " s a piece of shit.
Takım eIbise değiI bu, paçavra.
But we found a piece of a... red suit.
Ama kırmızı bir kumaş parçası... bulduk.
Are you sure your one-piece bathing suit is from proper century?
Yünlü tek parça mayonun bu yüzyıla uyduğundan emin misin?
Your collection is primarily 17th century, but we found one piece, a suit of armor, that our research dates to the mid-19th century.
Koleksiyonunuz 17. yy. eserlerinden oluşuyor. Ama araştırmamıza göre bir parça, zırh,..
Um I could to that or I could a piece on a... the evolution on the pants suit, I have...
Bundan başka bir parça pantolonlarda devrim olabilir.
Are you talking about that decent guy who.. .. is flirting with the girl in a two-piece swim suit?
Şu bikinili kıza kur yapan... beyefendiden mi söz ediyorsun?
The two-piece, red-tie, blue-suit uniforms of office.
İki parçalı, kırmızı kravatlı, mavi ofis takım elbiseleri.
That piece of shit in the suit right there tried to get me to take a fall tonight.
Şu takım elbiseli pislik beni bu gece düşürmeye çalıştı.
I'm gonna blow you up. you mother fuckin'nice... suit necktie piece of shit!
Seni gidi takım elbiseli pislik parçası!
From the first day that I saw you in your little orange one-piece bathing suit and your bucket of frogs and your shovel.
Üzerinde tek parça turuncu mayon elinde kurbağa dolu kovan ve küreğin vardı.
I loved that one-piece bathing suit.
O tek parça mayoyu çok severdim.
My mom never made the transition to a one piece bathing-suit.
Annem asla tek parçalı mayoya geçiş yapmadı.
For example, that piece-of-shit suit you have on almost looks wearable under these bulbs.
Mesela üzerindeki o boktan takım bu ışık altında neredeyse giyilebilir gibi duruyor.
While I distracted you by picking a piece of lint off your suit.
Takım elbisenizden bir parça iplik alarak dikkatinizi dağıttım.
Locked in the meat suit. An important piece of our bargaining strategy.
Etten bedenine hapsetmek pazarlık stratejisinin en önemli parçasıdır.
We make a two-piece bathing suit.
Biz iki parçalı mayo üretiriz.
suite 78
suit 227
suits 147
suitcase 25
suit yourself 689
suit up 101
suits you 44
suits me 32
suit yourselves 18
piece 100
suit 227
suits 147
suitcase 25
suit yourself 689
suit up 101
suits you 44
suits me 32
suit yourselves 18
piece 100
pieces 105
piece of shit 160
piece of cake 253
pieces of silver 34
piece of advice 29
piece of work 19
piece by piece 85
piece of shit 160
piece of cake 253
pieces of silver 34
piece of advice 29
piece of work 19
piece by piece 85