English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ P ] / Pretty good

Pretty good traducir turco

13,430 traducción paralela
I'm pretty good at marketing.
Pazarlamada oldukça iyiyimdir.
I mean, I'm pretty good at most things.
Yani birçok şeyde iyiyimdir.
They were actually pretty good.
- Çok güzeldi.
It should be pretty good today.
Bugün gayet iyi olacak.
Actually, he was known to be pretty good in that field.
Aslında bu alanda ünlüdür.
You're pretty good.
Oldukça iyisin.
Pretty good. They prepared a lot.
Oldukça iyi hazırlanmış.
Hit your head pretty good, but you're gonna be okay once the shot kicks in.
Kafanı fena vurdun ama aşı etkisini gösterdiğinde bir şeyin kalmayacak.
Someone must have a pretty good reason to not watch the Colts.
Birisinin Coltları izlememek için gerçekten iyi bir nedeni olmalı.
But it's a pretty good one.
Ama oldukça güzel bir hayattı.
I suppose you're all feeling Pretty good about yourselves, hmmm?
Sanırım şimdi hepiniz vicdanınızı da rahatlatmışsınızdır, değil mi?
I mean, I am pretty good.
Demek istediğim, oldukça iyiyimdir.
He's pretty good.
Oldukça iyiymiş.
Maybe I would make a pretty good pirate.
Belki benden gerçekten iyi bir korsan olur.
Yeah, that guy was pretty good.
Adam işinde iyiymiş.
You know,'cause... I mean, your first time out, you've done pretty good.
Çünkü ilk kez oyun dışı kaldığında oldukça iyi iş çıkardın.
That's a pretty good little tidbit.
Bu oldukça ilgimi çekecek bir haber.
You know, those garages do pretty good business, especially if you have a lot of women customers.
Tamirhaneler iyi iş yapıyor. Özellikle de bir sürü kadın müşterin varsa.
Matter of fact, he was a pretty good boxer himself before he got mixed up with drugs a couple of years ago.
Nitekim, iki yıl önce uyuşturucuya bulaşıncaya kadar oldukça iyi bir boksörmüş.
Tuned him up pretty good- - this, uh, looks like it was maybe personal.
Çok fena dövülmüş, kişisel olabilir.
Well, $ 50,000 for a VIP pass- - it seems like a pretty good deal.
VIP geçişi için 50 bin... Gayet iyi bir anlaşmaya benziyor.
- Yeah. That's a pretty good call.
Bence harika bir fikir.
I got a pretty good handle on that.
O konuda epey iyiyimdir.
Pretty good.
- Gayet iyiyim.
You know, I figure we're in a pretty good place, and now we can actually talk...
Konuşabileceğimiz güzel bir yer ayarladım.
It's actually pretty good.
Aslında fena değil.
- You're pretty good.
Oldukça iyisin.
I got a pretty good gig where I am... the perks are pretty great.
Şimdiki yerimde işim gayet iyi. Bana sağladığı faydalar harika.
From everything I've seen since I first crossed paths with Brian... he does a pretty good job looking after himself.
Brian'la yollarımız kesiştiğinden beri gördüklerimden çıkardığım sonuç kendini gayet iyi idare ettiği.
That's a pretty good argument.
- Oldukça iyi bir sav.
Judging by the bump on your head, you were clocked pretty good.
Kafandaki şişliğe bakılırsa iyi bir darbe almışsın.
His mom broke him pretty good.
Annesi onu dize getirdi.
That was pretty good.
Oldukça iyiydi.
Whew! That is pretty good work by Biff, don't you think?
Bu Biff'in çıkardığı oldukça iyi bir işti, sence de öyle değil mi?
It's pretty good.
Bayağı güzel oluyor.
[laughing] - It's a pretty good one tonight, right?
Bu gece çok harika bir gece değil mi?
[Steven on phone] I guess I'm feeling pretty good.
Kendimi oldukça iyi hissediyorum.
We had a pretty good idea going into this prosecution the kind of individual that Mr. Avery was.
Bu davaya başlarken iyi bir fikirden yola çıktık Bay Avery'nin nasıl bir insan olduğunu gözler önüne sermek.
We had a pretty good idea going into this prosecution the kind of individual that Mr. Avery was.
Bu davaya başlarken iyi bir fikirden yola çıktık : ... Bay Avery'nin nasıl bir insan olduğunu gözler önüne sermek.
They's pretty good.
Çok güzeller.
That film was pretty good.
O filmde ne güzeldi.
Looks like you gave it a pretty good shot.
- Görünen o ki, harika bir atış yapmışsın.
It was a pretty good jumping-off point.
Mükemmel bir başlangıç noktasıydı.
- That's, uh, actually a pretty good idea.
- Bu aslında oldukça iyi bir fikir.
That's pretty good.
İyi şakaydı.
I mean, I knew it was a good idea, but looking at it up close it's pretty spectacular.
İyi bir fikir olduğunu biliyordum ama yakından bakınca muhteşem olduğuna karar verdim.
I'm working on a plan, but in the meantime, I have to keep abducting zombies, taking them away from their families, and proving I'm a good soldier, and I'm pretty sure that Liv would find that... reprehensible.
Bir plan yapıyorum ama bu sırada zombileri ailelerinden uzakta tutup iyi bir asker olduğumu kanıtlayarak yaşıyorum ve eminim ki Liv bunu ayıplanacak bir şey olarak görür.
Sounds like a pretty good idea, sure.
- Güzel fikir.
Leslie, that was pretty good.
Sana bin defa ilişkilerimden uzak dur dedim!
That's a pretty solid performance. Yeah, very good.
- Evet, çok iyi rol yapıyorsun.
- I'm pretty good.
- Nasılsın?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]