Product traducir turco
4,564 traducción paralela
While the trial's going on, send out regular press releases on coming product. I don't care what.
Duruşma devam ederken her zaman yaptığımız gibi yeni çıkacak ürünle ilgili basın bültenini dağıtın.
I'm not screwing the product manager to get my way.
Bu işi yapmak için ürün yöneticisini de becermiyorum. - Ne?
The very founding of the New World could've been but a by-product in the search for the sword.
Yeni Dünyanın kurulduğu zamanlarda kılıç için de aramalar devam ediyordu.
I'd just concentrate on having the best product and moving it.
Ben olsam, en iyi ürünü almaya çalışıp işletmeye odaklanırdım.
The Soviet-Union outspends us on defense by 50 %, an amount equal to 15 % of their gross national product.
Sovyetler Birliği, bizi savunmaya bizden yüzde elli daha çok para harcıyor ve bu gayrisafi yurtiçi hasılalarının yüzde on beşine eşit.
There's no way the real estate agent could've seen me moving any product on February 25.
Bir emlakçının beni 25 Şubat'ta ürün taşırken görmesinin imkanı yok.
- No. I was moving product on February 26.
Ben ürünleri 26 Şubat'ta taşıyordum.
- Objection. Work product, Your Honor.
İş ürünü Sayın Yargıç.
You have the product.
Artık senindir.
The product's gone, though.
Yaptıklarını götürmüşler.
If Halo is gonna be what you want it to be, it's gotta be more than a product.
Halo istediğin gibi olacaksa, bir üründen fazlası olmalı.
It's a good product.
İyi bir üründür.
I'm gonna take a list of suggestions to the product manager and there's gonna be a discussion.
Fikirlerinizi ürün yöneticisine liste halinde sunacağım... -... ve bu konuda bir münazara olacak.
If you want to do the right thing, you drop it from our product list for good.
Eğer doğru şeyi yapmak istiyorsanız ürün listemizden tamamen çıkartırsınız.
You might also be interested in my other choice product.
Diğer ürünüm de ilgini çekebilir.
I might also not be interested in that product.
Bu ürünün de ilgimi çekmemiş olabilir.
Ms. Stevie's old firm is fairly high-profile, and I need new lawyers if I'm gonna flood the market with new product.
Bn. Stevie'nin eski bürosu oldukça gözde bir şirketmiş. Piyasayı yeni ürünlere boğacaksam, yeni avukatlara ihtiyacım olacak.
If you have an idea for a new Sutter Farms product, press 2.
Yeni bir Sutter Çiftliği ürünü fikriniz varsa 2'ye basın.
I'm not product development.
Ürün geliştirici değilim.
You must be using your own product,'cause you saying some crazy shit.
Kendi malını kullanıyorsun herhalde, çünkü uçuk şeyler söylüyorsun.
Well, if my survival is a happy by-product of my selfless act, so be it.
- Fedakâr davranışımdan kaynaklanan mutlu netice hayatta kalmam olmuşsa, olsun varsın.
Then why buy a specialty product from a podunk firm in Texas?
O zaman Teksas'ın geri kalmış bir firmasından neden özel bir ürün alasınız ki?
We're trying to give you the simplest product with the most flexibility.
Size en basit ürünü en esnek şekilde vermeyi hedefliyoruz.
Apologize, pull your product, and I'll consider not suing.
Özür dile, ürününü geri çek, ben de dava açmamayı düşüneceğim.
Now we have a product.
Şimdiyse bir ürünümüz var.
- Influx of cash, new product, both.
- Canlı para akışı, yeni mal. İkisi de.
That's the guy who gets us the product, Distro.
- Bize mal getiren çocuk, Distro.
Influx of cash, new product, both.
- Canlı para akışı, yeni mal. İkisi de.
I need you to distribute double the amount of product.
iki katı mal dağıtmanız gerekiyor.
And until that situation is resolved, I have product in the pipeline that needs distribution.
Ve bu durum çözülene kadar dağıtılması gereken mallarım var.
Twice our product, this is huge.
İki katı mal, bu çok fazla.
Twice the product means twice the personnel, twice the exposure.
İki katı mal demek, iki katı personel demek. İki katı açığa çıkma riski demek.
- Double the product?
- İki katı mal mı?
No, they got their own connect bringing the product.
Ya da malı getirmek için kendi bağlantılarını kursunlar.
They act to protect both their product and their traditions.
Geleneklerini ve ürünlerini korumak için uğraşıyorlar.
And you, my sweet, are the most innocent of all... the product of the truest love.
Ve sen tatlı şey, en gerçek aşkın meyvesi olarak gelmiş geçmiş en masum şeysin.
'Cause, you know, a lot of bad sex decisions - are the product of drugs and alcohol.
Çünkü biliyorsunuz, birçok kötü seks kararı alkol ve uyuşturucu etkisinde alınır.
With the latest in Earth Republic extraction processing tech, we've manage increase productivity by 20 %, decrease the impurity in the final product to the parts per million level.
Dünya Cumhuriyeti'nin son teknoloji maden çıkarma ekipmanlarıyla üretimimizi yüzde 20 oranında arttırdık ve son ürünün kusur oranını da milyonda bir oranına kadar azalttık.
So how high should I be holding the product?
Ürünü hangi yükseklikte tutmalıyım?
We are about to launch a product that will fundamentally alter the landscape of this company.
Şirketimizde esaslı değişiklik yapacak bir ürünü piyasaya sürmek üzereyiz.
Well, I know you have your choices for product in the Wheeling area, so the fact that you're favoring us- -
Wheeling'te üretim için bir çok yer vardı, yani bizi seçmeniz...
I started reading about biofuel, where you take a clean-burning waste product like used cooking oil and you turn it into an ethanol gas.
Kullanılmış kızartma yağı artıkları yakılarak ispirto gazına dönüştürülen biyoyakıt hakkında bir şey okumuştum.
It went amazingly, right up until when they told us there was no way they could actually buy our product.
Şaşırtıcı bir şekilde iyi gidiyordu ta ki bizim ürünümüzü hiçbir şekilde satın almayacaklarını söyleyene dek.
Mr. Walker, the truth is that we control the market because our product is better than yours, isn't it?
Bay Walker, işin gerçeği, pazarı biz kontrol ediyoruz çünkü ürünlerimiz sizinkilerden çok daha iyi, değil mi?
But raw data is work product, and he has no right to it.
Ancak ham veri bir üründür, ve onun üzerinde hiçbir hakları yok.
The work product doctrine is fairly clear on this, Mr. Specter.
Ürün doktrini bu konuda gayet açık Bay Specter.
You didn't just come over here to deliver work product.
Buraya sadece bunu getirmek için gelmedin.
What you're saying is, our product is just as good as theirs.
Bizim ürünümüzün onlarınki kadar iyi olduğunu söylüyorsunuz yani.
It has nothing to do with product superiority and everything to do with Janus bullying its competitors.
Burada asıl konu ürünün kalitesi değil Janus'un bütün rakiplerine gözdağı vermesi.
Vivid dreams or nightmares can be the product of all the hormones from the baby.
Canlı rüyalar ve kabuslar bebekten gelen hormonlardan kaynaklanıyor olabilir.
You can't vent that kind of waste product through a chimney.
Basit bir şekilde o atık gazlardan hava yolu ile kurtulamazsınız.