Properly traducir turco
5,944 traducción paralela
When you died, in my arms... You weren't properly inducted or oriented,
Kollarımda öldüğün zaman görevine gereğince uyum sağlayamamıştın.
Have you brushed your teeth properly?
Dişlerini fırçaladın mı bakayım sen?
'Well... can't you investigate it properly if...?
E peki adamakıllı araştıramaz mısın şey olsa...
Nothing is going to happen that isn't properly announced organised and executed.
Doğru düzgün duyurulmadan, organize edilmeden ve yapılmadan hiçbir şey olmayacak.
If we're going to do it, we might as well do it properly.
Eğer bunu yapacaksak olabildiğinde düzgünce yapabiliriz.
Properly this time!
Bu sefer düzgünce.
Even so, they'll say you're not doing things "properly" any more.
Öyle bile olsa artık'uygun'şeyler yapmadığından bahsedecekler.
We'll find one in France where she'll be properly looked after.
Fransa'da güzelce bakılacağı bir tane buluruz.
- Write it down properly.
- Doğru dürüst yazsana şunu.
You gotta live hard. And raise Mina properly.
Çok çabalamalısın ve Mina'yı iyi yetiştirmelisin.
She has old gunshot wounds that still haven't healed properly, causing an infection so egregious it's wiped out her immune system.
Hala iyileşmemiş mermi yaraları var. Onlar da bağışıklık sistemini yerle bir eden çok kötü bir enfeksiyona sebep oluyor.
I can't even dress myself properly.
Doğru dürüst giyinemiyorum kendim.
Let me say right now, it's gonna take me a few days to get these arsenic levels measured properly.
Şimdiden söyleyeyim, arsenik miktarını ölçmek birkaç günümü alacak.
Could you see they're properly attended?
Onların uygun şekilde katılmaları için işinizi yapabilir misiniz?
Look, I don't want to overstep the mark and I'm sorry if I've got the wrong end of the stick, but last night, when you said, "I'm with my husband," it occurred to me that maybe you couldn't speak, and maybe that was your way of telling me, and I wouldn't be doing my job properly if I didn't ask...
Bak, ben haddimi aşmak hiç istemem ve konuyu çok yanlış anladıysam da özür dilerim ama dün akşam, "Eşimin yanındayım." dediğinde sanki bana onun yüzünden konuşamıyormuşsun da bana belli etmeye çalışıyormuşsun gibi geldi.
And all these events are going on, all these things are being planned, without us being properly involved.
Tüm bu olaylar oluyor, her şey planlanıyor ama doğrudan etkilenen kişilere danışılmıyor.
He's going to be properly attired...
Kılığı kıyafeti uygun olacak.
If we're gonna do this... We're gonna do it properly. [fingers snap]
Eğer bunu yapacaksak usulüne göre yapacağız.
- I will arrange it. It won't be easy, but properly planned.
Kolay olmayacak, lâkin detaylica planlandi.
When's the last time that you got laid properly?
En son ne zaman seviştin?
Not unless you're properly dressed.
En azından adamakıllı giyinene kadar.
The muscles then can't function properly..... and eventually the heart simply stops beating.
Kaslar görevlerini düzgün yerine getiremezler..... ve kısacası sonunda, kalbin atışı durur.
- I don't think we've been properly introduced.
Düzgün şekilde tanıştırıldığımızı sanmıyorum.
I, uh... we need to clear out, give some space so we can examine him properly.
Burayı boşaltmalısınız, hastayı düzgünce muayene etmeliyiz.
Yeah, the secret is to hold the knife properly.
İşin sırrı bıçağı uygun bir şekilde tutmak.
Clear this room up properly and these riches shall be yours.
Odanı güzelce toplarsan bu servet senin olabilir.
I'm not going to give you an answer until you say it properly.
Düzgünce teklif edene kadar saba cevap vermeyeceğim.
You don't know him. Not properly.
Tanıdığın biri değil.
Some old cases weren't filed properly.
Düzgün dosyalanmamış eski bir dava.
They're all superpowers if you use them properly.
Eğer düzgün bir şekilde kullanılırsa bunların hepsi süper güçtür.
I can't see properly, sir, because this needs activating.
Çok iyi göremiyorum efendim çünkü aktif edilmesi gerekiyor.
We'll pay you properly and I'll find your camera for sure.
Sana iyi para vereceğim, kameranı da bulacağım.
Catch it properly!
Düzgün yakala!
Mr. Drake properly declared an intercession.
Bay Drake tüzüğe uygun bir biçimde görüşme deklare etmişti.
However, Mr. Jones did not properly announce the conclave, so we have skipped the minutes.
Oysa, Bay Jones tüzüğe uygun bir şekilde sözcü ilan edilmemişti. Yani biz adım atlamış olduk.
Make it properly.
Şunu düzgün hazırla.
I doubt that swine Raul fed you properly.
O domuz Raul'un sizi doğru beslendiğini düşünmüyorum.
Which, when properly medicated, as it is now, is no more neurotic than any other in this room.
Ve şimdiki gibi ilaçla kontrol altına alındığında hepiniz ne kadar nevrotikseniz o kadar nevrotik oluyorum.
Just wanted to know that The Company handled it properly.
Şirket'in durumu düzgün şekilde hallettiğine emin olmak istedim sadece.
[sighs] I'm not sure I can add properly with my brain on fire, But I think that's right.
Beynim yanarken üstüne düzgün bir şey söylemem,... ama bence de doğru.
Okay, Anika, we said they're not going to even consider letting you back in until you can apologize properly.
Düzgün bir özür mektubu yazmazsan geri almayı düşünmeyeceklerini söyledik.
But I will say, if this Darwin clown is not treating you properly... He's a goddamn fool.
Ama bana kalırsa eğer bu Darwin denen soytarı sana düzgün davranmıyorsa geri zekalının önde gidenidir.
If the case is to be reopened, I must do it properly.
Bu dosya yeniden açılacaksa, bunu doğru düzgün yapmalıyım.
Except it's not being properly regulated.
Doğru düzgün ayarlanmadıysa olmaz.
So... Do not we greeted each other properly.
Sana kendimi, doğru dürüst tanıtmadım.
Now go find the twins and make sure they're shuttering the windows properly instead of hanging out of them.
Şimdi gidip ikizleri bul ve pencereden sarkmayıp pencereyi güzelce kapatmalarını tembihle.
We need to do these things properly. ~ You can't just turn up and...
Bu şeyleri düzgünce yapmalıyız.
All of the concrete foundations here have set properly - they are smooth and flat.
- Buradaki beton zeminin her yeri düzgünce yapılmış. Pürüzsüz ve düz.
Why don't you take them upstairs and welcome them to Cheyenne properly.
Yukarıya çıkartıp, doğru düzgün Cheyenne hoş geldiniz desenize.
- properly. - I told you before I left, the menus are in a blue binder in the bottom drawer.
Sana gitmeden önce tüm tariflerin orta çekmecedeki mavi defterde olduğunu söylemiştim.
If you don't apologize properly, don't count on me.
Düzgünce özür dilemezsen, hiç bana güvenme.