Property traducir turco
10,606 traducción paralela
We have done extensive searches of every building on that property.
O arsada ki bütün evlerin geniş aramasını bitirdik.
the judge will not allow Avery's parents to post property as part of Steven's bond.
Hakim, Avery'nin ailesinin Steven'ın kefaletine karşılık sahip oldukları mülkleri vermelerine izin vermeyecek.
Now the judge not only denied the property request for bail, he increased it from a half million dollars to $ 750,000.
Ayrıca Hakim sadece kefalet için mülkleri reddetmedi Aynı zamanda yarım milyondan $ 750.000'e çıkardı.
There ain't no reason why he couldn't take the property bond.
Neden arazilerini kefalet olarak versinler ki, bunun için bir sebep yok
You don't just obtain a warrant and that gives you the property for as long as you want.
Bir arama emri çıkarttırıp o yeri canınızın istediği kadar süreyle arayamazsınız.
They took over that property for lengths of time that gave the opportunity for evidence to be fooled around with.
O araziyi, deliller üzerinde tahrifat yapmalarına olanak sağlayacak kadar uzun bir süre işgal ettiler.
The RAV4, the victim's RAV4 is found on the Avery Salvage Yard property.
RAV4, kurbanın arabası, Avery Oto Mezarlığında bulunmuştu.
There's a crusher on the property.
Hurdalıkta öğütücü var.
Bones were found on Steven Avery's property.
Kemiklerin Steven Avery'nin arazisinde bulunduğu.
When Detective Jacobs was calling after the police have arrived at the Avery property, after Teresa's car has been found there.
Teresa'nın aracının bulunmasının ardından polis Averylerin arazisine girdikten sonra Dedektif Jacobs'un yapığı telefon görüşmesi.
- The area around the Avery property that they had made off-limits to the general public, right?
- Resmî görevliler dışındakilerin girmesinin yasak olduğu Averylere ait araziye, değil mi?
Let me ask you something, Mr. Hillegas, why would you center or why would you direct some of your search efforts around the Avery property?
Size bir şey sorayım, Bay Hillegas. Neden aramalarınızı Avery arazisinde yoğunlaştırdınız, ya da neden arama ekibinin bir bölümünü direkt oraya yönlendirdiniz?
All you'd heard about was, you know, around the Avery property and...
Sürekli Averylerin arazisiyle ilgili haber yapılıyordu.
And the search party is out there and he wants to ask them if they would allow us to have the search party come on the property
Arama ekibi orada. Kendilerinden arama ekibini araziye sokup hurdalığı aramak için izin almak istiyor.
[Kratz] Ms. Sturm, were you familiar with the Avery salvage property?
Bayan Sturm, Avery Oto Mezarlığına daha önce hiç gitmiş miydiniz?
[Kratz] How long from when you entered that property did it take you to find Teresa's vehicle?
O araziye girdikten ne kadar zaman sonra Teresa'nın aracını buldunuz?
Ms. Sturm, do you know how many vehicles are on this property?
Bayan Sturm, o arazide kaç tane araç olduğundan haberiniz var mı?
How do you think that truck got on that property?
Araba o araziye nasıl girdi sence?
- Teresa's vehicle, out on your property.
- Teresa'nın aracını senin araziye koymuş.
They checked that property over.
Arazinin her yerini aradılar.
Later that night, did you return to the Janda property?
O gece Jandaların evine döndünüz mü?
They were on the property, they had access, they...
İkisi de o gün oradaydı. Orada yaşıyorlardı.
As we needed items on the property to conduct searches, they provided that piece of equipment and that's their role and their only role in this investigation.
Arazide arama gerçekleştirirken malzemeye ihtiyaç duyulduğunda bize gerekli ekipmanı sağlamaktan başka hiçbir rol üstlenmemişlerdir.
It was told to me that no Manitowoc County deputy should be alone on the property.
Bana Manitowoc İlçesinden hiçbir memurun o arazide tek başına bulunmaması gerektiği söylendi.
[Buting] You knew that the district attorneys told those officers not to be alone on any property, right?
Bölge savcılarının o memurlara arazinin hiçbir yerinde... -... yalnız kalmamaları talimatını verdiğini biliyordunuz, değil mi? - Evet.
I asked him if Teresa Halbach had come out to their property to photograph a vehicle that they were selling.
Teresa Halbach'in, satışa çıkardıkları bir aracın fotoğrafını çekmek için... -... oraya gelip gelmediğini sordum.
[Kratz] Sergeant Orth, were you the first law enforcement officer - that was on the Avery property itself?
Çavuş Orth, Avery'lerin arazisine ilk giren emniyet görevlisi siz miydiniz?
[Strang] Now, what you testified on direct examination was that you arrived at the Avery salvage property just shortly after 2 : 00,
Sayın Savcının sorusunu yanıtlarken Avery Araba Mezarlığına saat 2'den biraz sonra...
The, uh... subject of when you arrived at the Avery property that day has come up before in this case, hasn't it?
Averylerin arazisine o gün kaçta vardığınız konusu bu davada daha önce de gündeme geldi, değil mi?
And were you asked on that occasion, "And did you in fact arrive at the Avery property?"
O gün size şu soru soruldu mu "Peki Averylerin arazisine gerçekten gittiniz mi?"
- or who lived on that property.
-... veya orada yaşayan herkesle konuşmamız gerekiyordu.
Because of the information he told us, if there was somebody else that lived out there on the Avery property that would've found out and may have also been involved, we were worried for his safety, that they would somehow get to him and maybe harm him.
Bize verdiği bilgiler nedeniyle, Avery arazisinde yaşayan ve bu işe karışan başka birisi bunu öğrenir diye güvenliğinden endişe ettik. Bir şekilde ona yaklaşıp belki zarar verir diye korktuk.
So we thought, to be on the safe side, we needed to put him up somewhere off of that property.
O nedenle, güvende olması için onu o araziden başka bir yere yerleştirmemiz gerektiğini düşündük.
Bones and teeth of an adult female were found on the Avery property.
Yetişkin bir kadına ait kemik ve dişler Averylere ait arazide bulundu.
Investigators found pieces of bone and teeth on the Avery property.
Dedektifler Averylere ait arazide kemik ve diş parçaları buldu.
It's public property.
Burası kamu mülkiyeti.
He bought this property a whle back.
Burayı kısa bir süre önce satın almış.
Now you're trespassing on private property which is a criminal offense.
Şimdi, özel mülke izinsiz girdin ki bu ceza gerektiren bir suç.
Mrs Blackett, John will return your brother's property immediately.
Bayan Blackett, John kardeşinizin eşyalarını en kısa sürede iade edecek.
The property records tie back to what I've confirmed as a CIA front.
Kayıtlar CIA çalışanı olarak doğruladığım şeye kadar bağlanıyor.
He is perusing his future property.
Gelecekteki mülkünü teftiş ediyor.
I bought her property back in'85.
Mülkünü 85'te geri aldım.
Norm, you shouldn't go onto property that doesn't belong to you.
Norm, sana ait olmayan bir mülke girmemelisin. Bunu sen daha iyi bilmelisin.
Waterfront property now available.
Su kenarında ev artık mevcuttur.
He knows the way in and out of any property.
Herhangi bir mülke girme ve çıkışı bilir.
Um, babies are not getting made tonight, not here on company property.
Bebekler bu akşam hazırlanmıyor. Burada şirket malı üzerinde değil.
If you think about it, I own this, you don't, get off my property.
Bölge nedir? Eğer böyle düşünürsen, burası benim. Mülkümden defol.
Right, umm. It's about this southern part of this Newmont property, right here.
Şu Newmont arazisinin güneyindeki bölge hakkında
Pleasure, I don't give a hootenanny what you do in your own damn room, but the living room is community property.
Zevk, huysuzluk tanımıyorum Kendi lanet odanızda ne yaptın Ancak salon, topluluk malıdır.
But between the property taxes and the fertilizer costs, and insurance... Oh, to hell with it.
Ama arazi vergisi derken gübre parası derken, sigorta derken batıverdik işte.
My property. Let him piss on your property, okay?
Benim eşyalarıma değil, gitsin, senin eşyalarına işesin, tamam mı?