Pure and simple traducir turco
233 traducción paralela
It's blackmail, pure and simple.
Şantaj bu, açık seçik.
Accidental death, pure and simple.
Kazara ölüm, basit ve yalın.
- Pride, pure and simple.
- Gururlu, saf ve basit.
"Of the ruin of a pure and simple man."
"Saf ve gösterişsiz insanın çöküşü."
It was an accident, an accident, pure and simple.
Bir kazaydı, Basit bir kaza.
It's a question of face, pure and simple.
Bu bir cüret meselesi, bu kadar basit.
That was luck, pure and simple.
Şanstı, sade ve basit.
That makes it a test of strength, pure and simple.
Bu da bizi bir güç sınavı durumuna getiriyor.
It was sabotage, pure and simple.
Uçağın düşmesi sabotajdı, bu kadar basit.
A mistake, pure and simple.
Bir hata, bu kadar basit.
Sedition, pure and simple.
Bunun isyana kalkışmak olduğu, son derece açık ve net.
It's destruction, pure and simple.
Saf ve katıksız yıkım.
I'm saying that you should recognise that your transfer to this post... was a disciplinary action, pure and simple.
Bu göreve atanmanιn sadece bir disiplin önlemi olduğunu... anlaman gerekir demek istiyorum.
That's mere opportunism, pure and simple!
Bu sadece oportünizmdir, bu kadar basit!
Your peaceful methods amount to revisionism, pure and simple.
Barışçıl yöntemleriniz revizyonizm anlamına geliyor, bu kadar basit.
This is silence pure and simple.
Bu saf ve sade sessizliktir.
Then it wasn't a dream, but pure and simple magic?
O zaman bir rüya değildi, ama saf ve basit büyü mü?
Pure and simple.
Gerçeğin ta kendisi bu!
It's a case of revenge, pure and simple.
Bu bir intikam davası. Son derece açık ve net.
Once upon a time... man's ideal was virtue pure and simple.
Bir zamanlar, insanların idealleri birer erdemdi, saf, katıksız ve basit. İşte bu yüzden liberal sanatlar ilgi çekiyor.
You metabolism changes are not so big, it's a heart neurosis, pure and simple.
Metabolizmandaki değişimler o kadar çok değil ; kalp nevrozu sadece, hepsi bu.
It was an accident, pure and simple.
Bir kazaydı, sade ve basit.
Pure and simple.
Katıksız cinayetten.
Anyone we know it, I do not know how I'd expect pure and simple!
Bizi tanıyan herkes bizim ne olduğumuzu biliyor!
And that's nothin'but pure and simple old-fashioned Communism.
Ve bu sadece eski kafalı komünizmden başka hiçbir şey değil.
Not just the truth, pure and simple?
Sadece gerçek değil,... salt ve basit mi?
It's pure and simple.
Hepsi bu.
Just that pure and simple.
- Bu kadar basit.
You know as well as I do that this is suicide, pure and simple, for everyone.
Bu işin intihar olduğunu, sen de en az benim kadar biliyorsun. Hem de hepimiz için, çok açık bu!
You think she's a hysteric, pure and simple.
Onun histerik, saf ve basit olduğunu düşünüyorsunuz.
Pure and simple deduction.
Saf ve basit bir gözlem sadece.
It's plant beating pure and simple.
Gayet açık ve net, bitkileri dövmekten bahsediyorum.
He's not coming back, pure and simple.
O geri gelmeyecek açık ve net.
Pure and simple.
Bu kadar basit.
Pure and simple.
Saf ve basit.
She put on a show, pure and simple.
Şov yapmıştır, son derece açık ve bellidir.
Pure and simple, it's like this.
Planımız şöyle :
Gastritis, pure and simple.
Kesinlikle gastrit.
Everybody likes to speak in their own name, to say pure and simple things, to speak from intensity, from experience, experimentation.
Herkes kendi adına konuşmasını seviyor saf ve basit şeyler söylüyor inanarak, tecrübe ve deneylerinden gelen şeyleri anlatıyor.
Joel... we're talkin'sex here, pure and simple.
Joel burada seksten bahsediyoruz, açık ve net.
They are quite possibly the prerequisite to survival. It's a conspiracy theory, pure and simple. It is not borne out by the facts.
Her gün dünyada olup biten her şey Amerikan basınından insanların evlerine girer ve herhangi bir yerde olan hiçbir şey uzun süre Amerikan gazetesinden gizli kalamaz.
Well, she's lying to you, pure and simple.
Annen yalan söylüyor, bu kadar basit.
Reason, simple and pure was the weight against which human problems were held in balance.
Sebep, basit ve açık olarak insan sorunlarının dengelendiği ağırlıktır.
Pure and simple!
Saf ve temiz!
It just shows how simple and pure they are.
Bu onların ne kadar basit ve saf olduklarını gösteriyor.
Simon pure and Simon simple...
Saf ve basit Simon...
Pure science, which should move forward, and if someone... get into it through simple curiosity, which is very noble...
Birincisi kötülükten uzak bilim, birisinin ilginç fikirleri varsa ve zenginse...
something essentially good, pure, and lofty, which was in profound sympathy with everything noble, with everything that responded to the call of his simple, guileless, and trustful heart.
Stolz, her zaman güçlü olan taraf olmuştur... ve her şeyden önemlisi, Ilya Ilyich'in mizacında olan özellikler... saflığı, yüceliği... derin şefkati, her şeyiyle soylu olması,... dürüstlüğü, herkese güvenen bir kalbi olması ... her şeyin cevabını veriyordu.
Pure and simple.
Açık ve basit.
Public Domain Icebergs. I think you're beginning to recognize how simple and pure this idea is.
Sanırım bu fikrin ne kadar basit olduğunu kavramaya başlıyorsun.
Heart failure, pure and simple.
Bir kan örneğine ihtiyacım var.