Rapids traducir turco
287 traducción paralela
But we got past the rapids all right.
Akıntıyı geçmemiz gerekiyordu.
And 1 think they said there was rapids here.
Ve buraya da nehirin en hızlı akan yeridir dediklerini hatırlıyorum.
Careful of that first stretch of rapids. After that ít's clear sailing.
Suyun girdap yaptığı yerde iyi tutunun tamam mı?
An American from Grand Rapids, Michigan.
Grand Rapids, Michigan'dan bir arkadaş.
But once past the home of Tarzan, it soon becomes a raging torrent that surges through swirling rapids, then passes through tortuous swamps and unknown caverns, and is finally swallowed in a maze of small islands as it empties itself into the sea through a subterranean passage.
Ama Tarzan'ın evini geçtikten sonra çok geçmeden türbülanslarla dalgalanan öfkeli bir taşkına döner sonra dolambaçlı bataklardan geçer sonra da mağaralardan ve sonunda bir adacıklar labirentine yutulur ki bu labirentten bir alt geçit sayesinde denize dökülür.
Mike McHugh, from Cedar Rapids to see this war's over in a hurry.
Ben Mike McHugh. Cedar Rapids'den savaşı bitirmeye geldim.
And then after that, miss, there's the rapids.
Sonra bir de akıntı var.
If I was to let the engine die going down the rapids, we'd be goners.
Akıntılı bölüme girdiğimizde motor durursa işimiz biter.
We're getting near the rapids.
Evet. Akıntılı bölüme yaklaşıyoruz.
- White water, rapids?
- Beyaz su akıntısı.
- Miss, let me tell you something. Them rapids ain't nothing to what's out in front of us.
Farkında değilsiniz, akıntı karşımıza çıkacakların yanında hiç kalır.
On second thoughts, I wouldn't call them rapids at all.
Hatta ben buna akıntı bile demezdim.
After Shona, there's the rapids.
O zaman da akıntı var.
Nobody in their might rind would tackle the rapids at night.
Aklı başında kimse geceleri akıntıya girmek istemez.
Rosie, I got a feeling that pretty soon we're going to wish we was back shooting the rapids.
Rosie, burada duracağımıza şelalelerle karşılaşsaydık.
Didn't I steer going down the rapids?
Akıntıdayken dümeni ben idare etmedim mi?
I suppose I was in your way going down the rapids.
Akıntıdan inerken de ayak bağı oldum değil mi?
I can take you to the rapids in my steamer.
Sizi buharlı gemiyle nehirde giebileceği yere kadar götürebilirim.
Then we come to the rapids?
O zaman ivintiye mi gelmiş oluyoruz?
Someday we'll have a portage past the rapids and boats on the upper river.
Bir gün ivintiyi geçip nehrin yukarısına nakliye yapabilecek gemimiz olacak.
But the wagons'll take us around the rapids.
İvintiyi arabalarla aşabiliriz.
We'll ride to the rapids and pick them up when they come in.
İvintiye gidip orada yakalayacağız onları.
Hendricks and his men are headed for the rapids.
Hendricks ve adamları kıyıdan ivintiye doğru yola çıktılar.
I could, but we're 20-odd miles below the rapids yet.
Yanaştırabilirim. Ama ivintiye 20 milden fazla var.
It hits some rocks and in a minute it's in the lower rapids and nothing in the world, including God himself, can keep it from going over the edge.
Kayalara çarpar ve akıntıya kapılır. Ve Tanrı dahil Dünya'da hiç bir şey aşağıya düşmesini engelleyemez.
Like rapids over your gorgeous shoulders.
O güzel omuzlarının üzerine dökülsünler.
A good green log might not make those rapids between here and Council City.
Buradan Council City'e kadar olan yol, tamamen yerli bölgesi, bunu unutma.
The river drops from here. The rapids get worse.
Nehir şurada bittiğinde, dağlar daha dikleşiyor.
CLINT FALLON WAS KILLED IN A GUNFIGHT. HAPPENED OVER IN SILVER RAPIDS.
Clinton Fallon'u Silver Rapids'de vurdular!
Grand Rapids?
Grand Rapids mi?
He said it was a real solemn occasion. Like shooting the rapids without a paddle.
Küreği olmadan akıntıyla boğuşmak gibi muhteşem bir şey olduğunu söyledi.
Rapids!
Akıntı var.
Rapids ahead!
İleride akıntı var!
As we launch him into the rapids of adulthood, we look back at the ups and downs of his childhood, and view with some satisfaction the fine specimen you see before you now.
Onu yetişkinlerin zorlu dünyasına gönderirken çocukluğunun inişli çıkışlı zamanlarına dönüp bakarak büyük bir memnuniyetle görüyoruz ki karşımız duran örnek insan halini almış.
I was down at the rapids taking a bath.
- Nehirde yıkanıyordum.
You was down at the rapids just now, bare beam... and buck naked?
Yani sen nehirde miydin, tamamen çırılçıplak?
We're going to Grand Rapids tomorrow, hmm, for a shopping trip.
Yarın bir alışveriş gezisi için Grand Rapids'e gidiyoruz.
As a matter of fact, he just asked me to drive into Grand Rapids... tomorrow afternoon to help pick out your Valentine's Day present.
Aslına bakarsan, Sevgililer Günü hediyeni seçmekte yardımcı olmam için... yarın öğleden sonra beni Grand Rapids'e götürmek istiyordu.
I guess we just didn't want you to go to Grand Rapids today.
Sanırım bugün Grand Rapids'e gitmek istemedik.
These ships weren't built to shoot the rapids.
Bu gemiler hızlı geçişler için yapılmadı.
Watch the raft, the rapids get stronger!
Sala dikkat edin, dalgalar şiddetleniyor!
- Bobby, look at those rapids down there!
- Bobby, şu kayalara baksana!
- Look at those rapids!
- Kayalara bak!
Lewis broke his leg in those rapids there.
Lewis bacağını şuradaki kayalarda kırdı.
What happened on that last set of rapids?
Son kayalıklarda ne oldu?
Folks, I always tell the boys our annual sojourn to Great Rapids is the climax of the year.
Ahali, size hep söylemişimdir... Great Rapids'e bu senelik ziyaretimiz, tüm yılın doruk noktasıdır.
Nobody ever shot them rapids on a raft before.
Bir sal ile orayı geçen henüz olmadı.
Them rapids'll get him now.
Derin akıntı şimdi onları sürükleyecek.
You want to hire a choir boy, you can go back to Grand Rapids.
Koro çocuğu tutmak istiyorsan Grand Rapids'e dönebilirsin.
- I'm back in Grand Rapids.
- Grand Rapids'e döndüm.
Even here in Grand Rapids.
Grand Rapids'de bile.