Rd floor traducir turco
222 traducción paralela
RudoIph's red nose took out a third floor window at Marshall Field's.
Kırmızı burunlu Rudolph, Marshall Field'sin 3. kat penceresini kırdı.
Putting a pool under this floor was a great idea.
- Nasılsın? Zemine havuz yapmak, bize yer kazandırdı.
Someone broke a window... in the corridor on the first floor.
1. katta biri cam kırdı.
I wasn't much older than you, Bud, when I fell off that crown block and I hit that rig floor.
Bu kulenin tepesinden düşüp ayağımı kırdığımda senden daha büyük değildim.
Anyway, he took a couple of bottles smashed them on the floor, took off his boots, climbed on a table...
Her neyse, iki şişe aldı yerde onları kırdı, botlarını çıkardı, masanın üstüne çıktı...
well, since I'd past my floor anyway... and you had so many packages...
İneceğim katı kaçırdığım... ve pek çok paketiniz olduğu için...
Yes, I've reserved the penthouse and the top floor.
Evet, çatı katı ile en üst katı ayırdık.
I don't remember seeing an open apartment. But on the 4th floor soldiers carrying a couch squeezed me against the wall.
Ama dördüncü katta kanepe taşıyan iki asker beni duvara sıkıştırdı.
YEAH, AFTER THAT, I USED TO GO ROUND TO HIS FLAT EVERY SUNDAY LUNCHTIME TO APOLOGIZE AND WE'D SHAKE HANDS, AND THEN HE'D NAIL MY HEAD TO THE FLOOR.
Evet, o olaydan sonra her pazar öğle vakti özür dilemek için dairesine giderdim el sıkışırdık ve kafamı yere çivilerdi.
You've angered me... I knock you down on the floor... and you get impaled on a spike... sticking up out of the floor.
Beni kızdırdın... seni yere devirdim... ve sen, döşemedenı fırlamış... bir çivinin üstüne düştün.
Listen. I've already got an ambulance coming, but you better think about getting those people upstairs down on the ground floor.
Dinle, ben zaten ambulans çağırdım,... ama yukarıdaki insanları zemin kata indirmen gerek.
- Say it's the wrong floor.
- Katı şaşırdığını söylersin.
We got here, broke in the door with your landlord, and found you unconscious on the kitchen floor. I carried you to the couch...
Buraya geldik, ev sahibinizle kapıyı kırdık ve sizi mutfakta yerde baygın yatarken bulduk.
Ordinarily, Sam, that would have me on the floor, but not today.
Normalde bu beni gülmekten yerlere yatırırdı ama bugün değil.
Missed the Saturday dance Heard they crowded the floor
# Cumartesi dansını kaçırdım...
And he put the bowl on the floor, and he put his nose in it, and he ate it like it was pâté from Maxim's of Paris.
Kaseyi yere koydu, burnunu içine daldırdı... ve Paris Maksims'den ezmeymiş gibi yedi. - Söylememiş miydim?
In other words, he curled up his toes, and lay unconscious on the floor.
Bir başka deyişle, ayak parmaklarını kıvırdı, ve yere bilinçsiz şekilde uzandı.
The A-team goes to the sixth floor of the Depository.
Senin gibi onlar da beni sıkıştırdılar.
Someone broke a window in the corridor on the first floor.
Sanırım birisi birinci kattaki koridorun camını kırdı.
Um, sneaking up behind him and... banging pots and screaming his name and stomping on the floor.
Arkasından gizlice yaklaşıp tencere çaldım, adını haykırdım, ayaklarımı yere vurdum.
Because I had to move your chair which gouged the floor, which made me call for Joe who found bad pipes, who called for Cecil who ate the cat that killed the rat that lived in the house that Frasier built!
Çünkü koltuğunu taşımak zorundaydım sonra parkemi çizdim, düzeltmesi için Joe'yu çağırdım çatlak boru bulundu, sonra o Cecil'i çağırdı Cecil fareyi öldüren kediyi yedi tüm bunlar Frasier'ın evinde yaşandı!
I can only say that at that moment you took her to the floor... I was proud to call you my friend.
Onu dansa kaldırdığını gördüğümde arkadaşım olduğun için gurur duydum.
After a few days, they took up the panels on the floor... and that's where my shoe had floated to.
Bir kaç gün sonra, yerdeki panelleri kaldırdılar ve gördüm ki ayakkabım orada süzülüyordu.
It ran across my floor and it attacked me.
Odada koşuşturdu. Yatağımın altında. Sonra bana saldırdı.
Did you barge in here for a reason, or does the floor tilt toward my office?
Bir sebepten ötürü mü odama böyle daldınız yoksa yer sizi ofisime kadar kaydırdı mı?
And then I was on such a high that I went upstairs to the salon on the fifth floor and got a massage and a facial and skipped out on the bill.
Sonra, uçmuştum adeta üst kattaki salona çıktım, beşinci kattakine ve masaj ile yüz bakımı yaptırdım ve faturayı ödemeden sıvıştım.
We used to get down on the floor and tussle all the time.
Sürekli yere yuvarlanıp birbirimize dalaşırdık.
He pushed me to the floor and he did it to me.
Beni yere yatırdı ve tecavüz etti.
He raped me on the floor of his shitty house.
Beni evinin tuvaletinde yere yatırdı ve bana tecavüz etti.
I heard her scream, and then I found her on the floor, and I called 911.
Onun bağırdığını duydum, ve onu yerde yatarken buldum, acili aradım.
Imagine a geyser of water spouting up out of the floor.
Yerden bir gayzerin ya da suyun fışkırdığını düşünsene.
What? Did Phil have you working on the floor all day?
- Phil seni tüm gün çalıştırdı mı?
They used to have these buttons you pressed for the floor you wanted.
İstediğin kata gitmek için butonlar kullanılırdı.
I put you on the floor.
Sizi yere ben yatırdım.
Check the floor, Caufield. I think you just painted yourself into a corner.
Yere bak Caufield kendini köşeye sıkıştırdın.
I remember the floor of the room in which my father had sequestered me shook with each explosion.
Babamın beni korumak için yatırdığı yerin zemininin..... her bomba ile sallanışını hatırlıyorum.
He picks me up off the floor and he throws me on the couch.
Beni yerden havaya kaldırdı ve kanepeye fırlattı.
You'd be on the floor right away.
Seni yatağa taşımak zorunda kalırdım.
Any other day that I was to find you making out on the basement floor with Dawson, of all people, I would freak out.
Başka bir gün bodruma inip seni, onca insan arasından Dawson'la yerlerde yuvarlanırken görseydim aklımı kaçırırdım.
- No, the floor did.
- Hayır, yer kırdı.
Even after you cleaned her off the floor?
Cesedini yerden kaldırdıktan sonra bile mi?
If that garage floor stain started out as blood, the bleach just degraded it.
Garaj zemininde kan olsaydı, çamaşır suyu sadece ayrıştırırdı.
If I saw this on the floor, I'd rub my dog's nose in it.
Bunu yerde görsem köpeğime bir koklatırdım.
He would have sprayed your brains all over the floor and then taken your body off to the woods!
Beynini yere yapıştırırdı. Ve cesedini ormana götürürdü.
It was wriggling on the floor, making noise.
Yere yığılır, tuhaf sesler çıkarırdı.
New floor not enough?
Yerleri yeni yaptırdınız.
He jumped from the second floor and broke his leg
İkinci kattan atladı ve bir bacağını kırdı.
And Dee Dee used to have a mattress on the floor that moved around all the time.
Dee Dee'nin yerde bir döşeği vardı ve sürekli ordan oraya taşınırdı.
- How do you know all that? - You spend as much time... as I do watching over this floor, you're bound to pick up a few things.
- Benim kadar sen de bu katı izlesen... bir şeyler öğrenmeye mecbur kalırdın.
So I tore up the old floor, ripped up the linoleum, pulled up the plywood.
Eski zemini söktüm. Muşambayı söktüm. Kontraplağı kaldırdım.
What about that guy, the way he waxed the floor with both their asses?
O çocuk nasıldı, nasıl ikisini de yere yapıştırdı?