Rock traducir turco
22,068 traducción paralela
And rock you should.
Olması gereken de bu.
* Well, I run to the rock *
# Kayaya koşuyorum, tabii. #
* Please hide me, I run to the rock *
# Lütfen beni sakla, kayaya koşuyorum. #
* But the rock cried out, "I can't hide you"? *
# Ama kaya haykırdı, "Seni saklayamam!" #
* The rock cried out... *
# Kaya haykırdı... #
Under what rock will we find Los Diablos?
Şu Los Diablos'u hangi taşın altında bulacağız?
Good old rock and roll.
Güzel rock'n roll günleri.
♪ ♪ Well, I run to the rock ♪
Kayaya kaçıyorum
♪ Please hide me, I run to the rock ♪
Lütfen sakla beni, kayaya kaçıyorum
♪ But the rock cried out, "I can't hide you" ♪
Lakin kaya haykırdı, "Seni saklayamam!"
♪ The rock cried out...
Kaya haykırdı...
Under what rock will we find Los Diablos?
Los Diablos'u hangi taşın altında bulabiliriz?
You'll be the father who takes me to rock concert when I'm five!
Sen beni beş yaşındayken rock konserine götüren bir babasın!
Okay, rock star. Let Shari tell you what she's thinking.
Peki rock yıldızı Shari ne düşündüğünü sana söylesin.
NYPD. The federal government has no interest in hearing about which rock star has the clap.
Hangi rock yıldızının bel soğukluğu olduğu federal hükümetin umurunda değil.
Lisa Robinson at "Rock Scene." Lester Bangs at "Creem." Stu Werbin, "Rolling Stone."
Rock Scene'de Lisa Robinson, Creem'de Lester Bangs, Rolling Stone'da Stu Werbin.
I mean, James Brown, "Sex Machine," fucking "Bongo Rock," I mean, that shit gets real.
James Brown'ın Sex Machine'i ve Bongo Rock harbiden manyak oluyor.
It's someplace in... in Eagle Rock.
Eagle Rock'ta bir yer.
Eagle Rock?
Eagle Rock mı?
Saw you're on a panel, you rock star.
Paneldesin bakıyorum, seni rock star.
Those walls are solid rock.
Raph. Bu duvarlar sağlam bir kaya gibi.
And why did you throw a rock at my head?
Ve neden kafama bir taş attınız? Bishop!
You said she's clean and sober now, and on the road with a Christian rock band.
Onun artık temiz ve ayık olduğunu ve bir Hristayan rock grubu ile yolda olduğunu söylemiştin.
You gotta do The Rock when The Rock loses all the weight.
Kaya tüm ağırlığını kaybedince kayayı yapmalısın.
SlimFast Rock.
- İnce hızlı kaya.
You gotta be willing to hit rock bottom.
Dibe inmek için istekli olmalısın. Duh. Duh.
How this Beast can crawl on walls, like the best rock climbers using the slightest friction and imperfections to hold his body close to seemingly sheer surfaces.
Bu Canavar, tıpkı usta dağcılar gibi yüzeyde bulunan en ufacık pürüzü ya da çatlağı kullanarak vücudunu nispeten eğimsiz sayılabilecek ortamlara yapıştırabiliyormuş.
Talking like a rock can get your rock sucked!
Ağzında yarak varmış gibi konuşuyor.
A gift from an old Army friend at the Rock Island Arsenal.
Rock Island Arsenal'daki eski ordu arkadaşlarımdan bir hediye.
- A rock opera.
- Rock Opera.
Now, she has a motive, but she also has a rock solid alibi.
Şimdi, bu kızın sebebi var ama o sırada başka yerde olduğuna dair kanıdı var.
A rock and a hard place now.
Kestirmek çok güç.
Was it me, or was he hard as Plymouth Rock under that clipboard?
Bana mı öyle geldi yoksa kağıt altlığının altında Plymouth Kayası kadar sertleşmiş miydi?
Interests include artisanal small-batch Bourbon, rock climbing, French new wave cinema.
İlgileri arasında el yapımı viski, kaya tırmanışı, Fransız yeni dalga sineması yer alıyor.
This industrial space is rock-solid.
Taban taş gibi sağlamdır.
I trust you haven't forgot about our glam rock charity gig?
"Glam rock" konserini unutmadın değil mi?
Full attendance is required to the glam rock gig this evening.
Bu akşam "glam rock" konserine tam katılım gerekiyor.
Rock solid.
On numara.
"The boy with fair hair lowered himself down" the last few feet of rock. And began to pick his way toward the lagoon.
" Açık renkli saçı olan çocuk kayanın ucuna doğru eğildi ve lagüne doğru ilerlemeye başladı.
It looks like a big rock.
Büyük bir kayaya benziyor.
She played rhythm trombone for an indie rock band.
Bağımsız rock grubunun birinde trombon çalıyordu.
So that means there's not gonna be any Amnesty International, or former US presidents, or fading rock stars flying in to save us.
Yani gelip bizi kurtaracak Uluslararası Af Örgütü veya eski ABD başkanları... veya eski rock yıldızları olmaz.
Uh, you and your guys have been rock solid, all right?
Sen ve adamların çok iyi çıktınız.
All he needs is a rock.
Taş bulsa yeter.
- We need our own rock star.
- Kendi rock yıldızımızı bulmamız lazım.
I'm sure you won't have any trouble finding any number of people more than happy to provide a rock-solid alibi.
Yeri için şahitlik edecek sağlam tanıkları rahatça bulacağınızdan kuşkum yok.
Frederick fell for her as easy as a slip on a river rock.
Frederick ona abayı çabuk yaktı.
Toss'em like a rock.
Topları taş gibi atıyorsun.
I'm out here living the good life, you know what I mean? I'm-I'm doing my thing rock star-style, slanging and banging.
Rock yıldızı gibi kendi olayımdayım, sallıyorum, dağıtıyorum...
[suspenseful music ] [ hard rock music ] - ♪ Teenage Mutant Ninja [ metal clangs]
- ♪ Ninja..
- This guy is a rock star.
- Adam rock yıldızı.
rocky 447
rockin 18
rocks 141
rocket 194
rockets 24
rockefeller 25
rock it 17
rocko 21
rock and roll 108
rock star 33
rockin 18
rocks 141
rocket 194
rockets 24
rockefeller 25
rock it 17
rocko 21
rock and roll 108
rock star 33
rock on 65
rock bottom 18
rock music 39
rock music playing 75
rock music plays 17
rocket man 23
rock' n' roll 52
rock'n'roll 16
rock bottom 18
rock music 39
rock music playing 75
rock music plays 17
rocket man 23
rock' n' roll 52
rock'n'roll 16