Sat traducir turco
69,014 traducción paralela
Uh, I sat on a nearby bench and watched awhile.
Yakınlarda bir banka oturdum ve biraz izledim.
Problem is, the trade's by appointment.
Sorun şu ki, alım satımlar randevuyla yapılıyor.
Use options to protect the sale.
Satışı korumak için vadeli işlem kullan.
Buy $ 40 puts in Bluudhorn, then sell $ 45 calls to offset the purchase.
Bluudhorn'tan 40'tan al sonra kayıp bedelini telafi etmek için 45'ten sat.
That'll save us ten million on this trade.
Bu alım satımda rahat 10 milyon kazandırır bize.
My trade-cost analysis is up 150 bips.
Alım satım kayıp istatistiklerim 150lerde.
Certain douchebag motorcycle club was dealing out of the men's room at the Hendricks.
Motosikletli bir serseri grubu Hendricks'in erkekler tuvaletinde mal satışı yapıyor.
I'm watching. And I see a deal go down.
Baktım satış tamamlanmak üzere.
- But I have to oversee all our trading software, all our servers, my team.
Alım satım yazılımımızı, sunucularımızı ekibimle gözden geçirmem gerekiyor.
We find everybody that he fucked, who went away aggrieved, people with real grounds, and we buy up their claims.
Sikip attığı, mağdur ettiği herkesi bulup gücü elinde bulunduranları tabii tazminat haklarını satın alacağız.
Decided to put the house up for sale once the state allowed them to do so and told my agents to get rid out it.
Evi yukarı koymaya karar verdi. Bir kere satılık Devlet bunları yapmalarına izin verdi Ve ajanlarımdan kurtulmasını söyledim.
- You manage all this by making $ 72,800 a year as a purchasing manager for an unranked secondary education institution.
Bunu nereden... Tüm bunları da yılda sadece 72,800 dolar kazanarak yaptın. Yani değersiz bir orta okulun satın alma müdürü olarak.
Uh, one day I came home, and there was a naked woman sat on my couch, watching a documentary about bees.
Bir gün eve geldiğimde kanepemde çıplak bir kadın vardı, arılarla ilgili bir belgesel izliyordu.
Listen, do you want to buy something or not?
Bir şey satın alacak mısınız?
Bought the whole thing, the house and the motel, had a foreclosure, and everything came with it.
Hepsini satın aldım. Ev ve motel ipotekten haciz yemiş. Her şey eve dahil.
We deliver to 31 dispensaries all over the place.
Dört bir yandaki 31 eczaneye satış yapıyoruz.
Sat levels are dropping.
Sat seviyeleri düşüyor.
Does anybody remember salespeople?
Satış temsilcilerini hatırlayan var mı?
Ooh, thank you, Agent Aubrey, for your enthusiasm- - you're a heck of a salesman.
Hevesiniz için teşekkür ederim Ajan Aubrey... süper bir satıcı olurmuşsunuz.
About how he sat on his balls? But, like, we were there.
Bu seferkini ise bizzat yaşadık.
With purchase.
Satın alırsanız.
With purchase!
Satın alırsanız!
Oh, it's got blockbuster written all over it.
Satış rekorları kıracak.
I bought her at a garage sale.
Onu bir garaj satışından aldım.
I told you guys, I sat in a puddle.
Su birikintisine oturduğumu söylemiştim.
So other than getting sat on, how do you think you're doing?
Peki, azar işitmek dışında, sence nasıl gidiyor?
Uh, it's just... I think somebody would pay me money for all this stuff.
Ya aslında buradaki malları satıp para kazanabilirim.
When questioned by the police, this eminent scientist claimed that she had no idea what might be going on when she sat waiting in her car outside that property, waiting, and waiting... and waiting.
Polis tarafından sorgulandığında, bu yüksek mevkili bilim insanı evin dışında arabasında beklerken neler olduğu hakkında bilgisi olmadığını ve beklediğini, beklediğini... ve beklediğini söylemiştir.
Have you made any unusual sales recently?
Son zamanlarda ilginç satışlar yaptın mı?
Bro, you work in a juice truck.
Dostum, sen meyve suyu satıyorsun.
I mean, what if in the history of the zombie wars I'm the human who had a chance to say something, and I sat on my hands?
Ya zombi savaşları tarihinde bir şey söyleme şansı olup hiçbir şey yapmamış insan olursam?
That smoking'district attorney is never gonna fall in love with old drug-dealing, murdering'Blaine.
O bölge savcısı asla eski uyuşturucu satıcısı, katil Blaine'e asla aşık olmazdı.
A zombie scratched him, then extorted him for brains.
Bir zombi onu çizmiş ve ona zorla beyin satıyordu.
If you're selling carcinogens to people, you've gotta warn them that they're in there.
Eğer insanlara kanserojen satıyorsanız, onlara içlerinde ne olduğuna dair uyarıda bulunmak zorundasınız.
The pharmaceutical industry sells 80 % of all the antibiotics that it makes in the United States to animal agriculture.
İlaç endüstrisi Amerika Birleşik Devletlerinde PAIGE TOMASELLI GIDA GÜVENLİĞİ MERKEZİ, KURUM AVUKATI ürettikleri antibiyotiklerin % 80'lik kısmını hayvan üreticilerine satıyor.
If it were up to me, you'd never buy another meal the rest of your life.
Bana kalırsa, hayatının geri kalanında bir daha asla yemek satın almazdın.
You sell a gas cap for an'87 Caprice wagon?
87 Caprice wagon için depo kapağı satıyor musun?
If I'm getting anybody any tickets it's these kids, not your mercenary brother.
Bilet alacak olursam bu çocuklara alırım, senin paralı satılmış kardeşine değil.
ContraCrime might have just bought the LAPD... they took over the hospitals years ago.
Karşıt Suçlar Birimi LAPD'yi daha yeni satın aldı ama hastaneleri alalı yıllar oluyor.
- Then he's selling plasma.
- Kanını satıyordur o zaman.
Once the casino pulls a deck of cards out of action, They drill a hole through them and sell'em to the public.
Kumarhaneler bir desteyi kullanımdan kaldırdığı zaman ortalarına bir delik açıp satışa çıkarırlar.
Uh, took his tray of food, sat in a booth on the east side of the restaurant, and put the knapsack on the floor.
Tepsisini aldıktan sonra restoranın doğu tarafındaki bir masaya oturdu ve çantasını da yere koydu.
I have like half the place decorated, so we sat on the floor, and we drank out of plastic cups.
Daha evin yarısı döşeli. Biz de yere oturup plastik bardakla içtik.
And he sells everything, just pills, coke, Fentanyl, and I won't touch that shit'cause I know it's too addicting.
Duyduğuma göre her şeyi satıyormuş. Ağrı kesici, kokain, fentanil... O boklara bulaşmam.
An estate sale?
Mallarını mı satıyorlarmış?
Then the guy who sold it to me lied.
Demek ki satıcı bana yalan söylemiş.
I'm just a great salesman.
Ben sadece mükemmel bir satış elemanıyım.
"Insurance Salesman of the Year" in 1977, 1980, and 1983.
1977, 1980 ve 1983 yıllarında Hartman'da Yılın Sigorta Satıcısı seçildi.
What's got you so glum, J.R.?
Niye suratın sirke satıyor J.R.?
This right here is the best beer money can buy.
Paranın satın alabileceği en iyi bira.
I wanna find me songs that I can feed to one of them big old record companies?
Kendime öyle şarkılar bulacağım ki şöyle büyük albüm şirketlerine satılacak cinsten.
sato 43
satan 300
saturn 46
sati 43
saturday 378
satisfaction 37
satomi 62
satisfied 244
satine 37
satellite 57
satan 300
saturn 46
sati 43
saturday 378
satisfaction 37
satomi 62
satisfied 244
satine 37
satellite 57
sats 21
saturday night 131
saturday morning 42
satisfactory 20
satsuki 37
satchmo 29
satellites 28
satch 35
satterfield 16
sats are dropping 21
saturday night 131
saturday morning 42
satisfactory 20
satsuki 37
satchmo 29
satellites 28
satch 35
satterfield 16
sats are dropping 21