See you friday traducir turco
340 traducción paralela
I'll see you Friday.
Cuma görüşürüz.
See you Friday, darling.
Cuma günü görüşürüz, sevgilim.
See you Friday.
Cuma günü görüşürüz.
- See you Friday.
- Cuma günü görüşürüz.
- We'll see you Friday.
- Cuma günü görüşürüz.
I'll see you Friday.
Cuma günü görüşürüz. Hayır, sanmıyorum.
- See you Friday?
- Cuma görüşürüz?
I'll see you Friday night.
Cuma gecesi görüşürüz.
See you Friday.
Cumaya görüşürüz.
I'll see you Friday night, late.
Cuma gecesi görüşürüz.
Look, your meter's running. I'll see you Friday.
Taksimetren işliyor, cuma görüşürüz.
See you Friday.
Cuma'ya görüşürüz.
Well, see you Friday.
- onunla temas kurmak istiyorum. Cuma günü görüşürüz.
I'll see you Friday, if not before.
- İyi. En geç Cuma görüşürüz.
see you friday night after work... at the airport.
Cuma akşamı mesaiden sonra havaalanında görüşürüz.
- So, uh, I'll see you Friday night.
- Cuma gecesi görüşmek üzere.
I'll see you Friday night.
Cuma gecesi görüşmek üzere.
- I'll see you Friday.
- Şey. - Cuma görüşürüz.
See you Friday.
Cuma görüşürüz.
Good work. See you Friday.
Cuma günü görüşürüz.
I'II see you Friday night.
- Harika. Cuma gecesi görüşeceğiz.
It's like this, miss. You see, the horse is kind of tired today... on account of having won the Grand National on Friday.
At bugün biraz yorgun Cuma günkü at yarışlarını kazandı çünkü.
You see, every Friday is celebrity day.
Her cuma ünlüler günümüz.
You didn't come back to see me Friday, I've had to come to you.
Cuma günü bana uğramadın, ben de sana gelmek zorunda kaldım.
Well you see Friday without the devil, there would be no temptation and no sin.
İşte Fraydey gördün mü, Şeytan olmasaydı, günah da olmazdı.
She was in to see you, too- - last Friday.
O da geçen Cuma sizi görmeye gelmişti.
You know, the guys in the corps... the ones who go to see the chaplain the night before an attack... have to eat fish on Friday... we call them mackerel snap...
Biliyor musunuz, saldırıdan önceki gece.. .. ordu papazını görmeye giden bahriyeliler.. .. cuma günleri balık yemek zorundalar.
You see, when we go to the casino Friday night...
Gördün, Cumartesi gecesi Casino'ya gittiğimizde...
well, sometime you come on back and see us, hear?
Friday adında bir sekreter. Alo?
Listen, I'll see you next Friday.
Dinle, cuma günü tekrar gel.
See you next Friday at the same time.
Gelecek Cuma aynı saatte görüşürüz.
Those of you who missed 8.45 on Friday will be able to see it again this Friday at a quarter to nine.
Cuma günü 8 : 45'i kaçıranlarınız bu cuma 9'a çeyrek kala tekrar görebilirler.
- See you on Friday?
Cumaya görüşüyor muyuz?
I see where you've ordered an autopsy on Bobby McCoy today, and Juanita Jones is scheduled for one on Friday.
Bobby McCoy için bugün bir otopsi istediğini biliyorum, ve Cuma da Juanita Jones için.
So I'll see you on Friday?
O zaman cumaya görüşürüz.
Friday night, you can see them at the grand opening of the Paradise.
Cuma gecesi, onları Cennet'in büyük açılışında görebilirisiniz.
Okay friend, I'll see you on Friday morning.
Tamam, dostum, cuma sabahı görüşürüz.
See you at the café Friday at noon as planned.
Cuma öğlen planladığımız gibi kafede buluşalım.
You'll see them on Friday.
Cuma günü onları görmeye gideceksin.
All right, ladies, we will see you next Friday.
Tamam bayanlar, gelecek cuma görüşürüz.
See you both Friday.
Cuma görüşürüz.
Well, I'll see you on Friday, Madame Sousootzka. Okay?
Cuma günü görüşürüz Madam Sousootzka.
- I'll see you on Friday then.
Cuma görüşürüz o zaman. İyi geceler, Sarah.
You should come around on a Friday... when we all get together to bet on games... we buy sport newspapers, see who's playing, who's not... it's a riot... all the arguments...
Bir cuma günü gelmelisiniz. Hepimiz bir araya gelince oyunlar üzerine bahis... kim oynamıyor belli tüm bu tartışmalar sanki isyan gibidir.
On Friday evening you're going to see something.
Cuma akşamı güzel bir şey göreceksin.
Doctor, can you see me on Friday?
Doktor, muayeneyi Cuma günü yapamaz mısınız?
I want to see you on Friday.
- Cuma günü geleceksin. - Emredersiniz, efendim.
See you on Friday.
Cumaya görüşürüz.
Rex Partridge, the man I was telling you about, is coming down to see us on Friday.
Rex Partridge, sana bahsettiğim genç adam. Cuma günü bizi görmeye geliyor.
- See you on Friday?
- Cuma günü görüşüyoruz?
I've seen you Friday night with your see-through shirt and tight skirt.
Cuma gecesi seni transparan gömleğin ve dar eteğinle gördüm.
see you next time 81
see you tomorrow 1475
see you later 3234
see you in hell 54
see you soon 953
see you next week 172
see you then 369
see you on the other side 84
see you thursday 45
see you in a bit 142
see you tomorrow 1475
see you later 3234
see you in hell 54
see you soon 953
see you next week 172
see you then 369
see you on the other side 84
see you thursday 45
see you in a bit 142