She good traducir turco
13,683 traducción paralela
She is a good girl.
Çok güzel bir kız.
Her laugh is scary but she has a good figure.
Gülüşü ürkütücü ama iyi bir kadın.
She and I were on good terms.
Onunla aramız iyiydi.
She looked good.
- İyiydi.
She's doing good, Leo.
İyi gidiyor Leo.
She's no good to anyone dead. You got it, Leo.
- Ölürse hiçbir şey yapamaz.
- Look, she must have a good reason.
- Bak, iyi bir sebebine sahip olmalı.
She probably hadn't had any good dick since you.
Muhtemelen senden sonra sağlam bir yarrak yememiştir.
She's a good woman.
İyi kadındır.
If she ain't there, your guess is as good as mine.
Orada yoksa kim bilir nerededir.
But she's a good woman who loves Harlem, and I'm a strong believer in party first, no matter what.
Ama Harlem'i seven iyi bir kadındır. Partimiz önce gelir, ne olursa olsun.
She's a good girl.
İyi kızdır.
It's a good thing her friend Leslie knew where she was.
İyi ki arkadaşı Leslie nerede olduğunu biliyormuş.
She had a good day.
Bugün güzel bir gün geçirdi.
She had a good day.
Güzel bir gün geçirdi.
- And she has good taste.
- Zevk sahibi biri.
She's good with the olives.
Zeytinlerle arası iyi.
Chloe could be a pain in the arse, but she's a good kid.
Chloe baş belasının tekiydi ama yine de iyi bir kızdı.
She's good.
Kadın iyi.
She was a good woman.
O iyi bir kadındı.
She was a good woman.
İyi bir kadındı.
Well, since she's not been healed, it may be a good time for you and Kevin to ask yourselves some difficult questions.
Anna iyileşmediğine göre sen ve Kevin'ın kendinize bazı zor sorular sorması için şu sıralar iyi zamanlar olabilir.
She was a good woman.
İyi bir kadın oldu.
Good thing she didn't have to poop, huh?
Üzerine sıçmadıklarına dua et ha?
So once people were good and scared, she would just leave them alone for a while... you know, really build up the fear.
Onları iyi ve korkmuş durumdayken, bir süreliğine yalnız bırakırdı... bilirsin, korkularını arttırmak için.
She's a good actress.
İyi bir oyuncuymuş.
She's... she's quite a good hunter as well.
O da... çok iyi bir avcıdır.
And he was taken from her before she could say good-bye.
Ve veda bile edemeden ellerinden aldılar.
She was good. She was kind.
İyiydi, nazikti!
Good Lord, she's gonna be in shock, that's for sure.
Tanrım, çok şaşıracağından eminim.
Hey, is she in a good mood?
Hey, annemin keyfi yerinde mi?
- She's a very good friend, yeah.
Çok iyi arkadaşım, evet.
Oh this is, this is a good one for Jessie'cause she won't know better.
Jessie için bu olur, nasılsa doğrusunu bilmez.
But as for her... I chose her because she looked good on my arm and she got what she could out of me.
Ama ona gelince, onu seçmemin nedeni koluma taktığımda iyi görünmesi ve benden alabileceğini almış olmasıydı.
- She's too good for you.
- Senin yanında çok iyi kalıyor o.
After all, we wouldn't always be together, I mean... she'd be off praying and doing good works, I imagine.
Ne de olsa, her zaman birlikte olmayacağız. Tahminimce dua etmeye ve iyilik etmeye gidecektir.
- She's so good.
Çok iyi biri.
No, she's good for you.
Hayır o sana göre.
She's going to meet him, break up with him for good.
Onunla buluşup tamamen ayrılacak.
She's a good woman, Tom, a good woman.
O kadın iyi bir insan, Tom. İyi biri.
Well, if she's a good woman, then she'll go to heaven, eh, Arthur?
Tamam işte, iyi biriyse cennete gider, dimi Arthur?
Doesn't matter about my personal opinion about that young girl, but she has been a bloody good friend to you, and she's been loyal.
O kız hakkındaki kişisel düşüncelerimin önemi yok. Ama sana iyi bir arkadaş oldu ve hep sadıktı.
She's too trusting for her own good.
Çok fazla güveniyor her şeye.
- She's very good at lip reading.
- Dudak okumada ustadır.
The only thing she was absolutely sure of is that I seem like a very nice boy, which is not relevant to the case, but did make me feel very good.
Kesinlikle emin olduğu tek şey çok iyi bir çocuk gibi göründüğüm ki bunun davayla hiç alakası yok ama benim çok iyi hissetmemi sağladı.
Genevieve's mom also knows, but she's in a coma, dead any second, we're good.
Genevieve'in annesi de biliyor ama kadın komada. Her an gidebilir, merak etmeyin.
Good, she's abbreviating, just like we practiced, even though she hates it.
Güzel, alıştırmasını yaptığımız gibi kısaltma yaparak konuşuyor. Nefret etmesine rağmen.
Oh, good, she's headed towards that table of hot blonde girls.
İyi bari, sarışın taş hatunların masasına doğru gidiyor.
Yeah, yeah, she's good, yeah.
Evet evet. İyi durumda.
And you did a pretty good job of it, Vince, except for the fact that she was with me in New York on the date that she was supposed to have signed!
Imza atması gerektigi tarihte onun benimle beraber... New York'ta olması gerektiği dışında tabı' Ne biliyor musun?
She's really good.
Gerçekten iyiydi.
good 48980
good night 12775
good morning 12476
goodbye 8643
good luck 6133
good evening 5411
goodnight 1676
goody 261
good morning to you 106
goodness 671
good night 12775
good morning 12476
goodbye 8643
good luck 6133
good evening 5411
goodnight 1676
goody 261
good morning to you 106
goodness 671
good job 2434
goodspeed 27
goodweather 34
goodie 48
good boy 1464
good luck tomorrow 38
good afternoon 2327
goodwin 111
good morning to you too 27
good to see you 2547
goodspeed 27
goodweather 34
goodie 48
good boy 1464
good luck tomorrow 38
good afternoon 2327
goodwin 111
good morning to you too 27
good to see you 2547
good for you 2168
good to hear from you 16
good girl 941
good to know 481
good call 326
good work 1533
good day 1886
good one 705
good luck to you all 17
good work today 50
good to hear from you 16
good girl 941
good to know 481
good call 326
good work 1533
good day 1886
good one 705
good luck to you all 17
good work today 50