English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ S ] / She is great

She is great traducir turco

615 traducción paralela
Ah, the supper she is great tonight, Olley.
Olley, bu akşam yemek harika.
- She is great.
- Bu harika.
She is great, isn't she?
Vicki harika, değil mi?
The look on her face when she gets these developed is gonna be great.
Bunu gördüğünde yüzündeki bakış harika olacak.
She is having a great career here.
Burada büyük bir kariyer sahibi oluyor.
She has a great influence with her father and is the one person who can make him change his mind.
Babasının üzerinde büyük bir etkisi var ve onu ikna edecek tek kişidir.
Tonight, in this house, for the benefit of this great cause for which she's already done so much, our hostess, Mrs Sutton, is putting up for auction, one of her most treasured possessions,
Bu gece, bu evde, bu büyük amacın yararına çok şey yaptı. Ev sahibemiz, Bayan Sutton, sahip olduğu hazinenin en önemli parçalarından birini, en ünlü Sutton mücevherlerinden birini, açık artırmaya koydu.
"She is shaking hands with a great many people."
"Bayan Pierce şu anda kalabalığa el sallıyor."
She may be risking her life... but when it comes to being a lady... she doesn't hold a candle to your wife, sir... sitting in Washington... playing bridge with three other ladies of great honour and virtue.
Hayatını tehlikeye atıyor olabilir ama iş hanımefendi olmaya gelince karınıza mum bile tutamaz değil mi efendim... Washington'da oturup başka yüksek onurlu ve değerli hanımefendiyle briç oynarken.
But if she dreams of daffodils, she is in great danger.
Ama nergis görürse büyük bir tehlike içinde demekmiş.
But she is of great concern to you.
- Ama size büyük bir ilgisi var.
She is a great actress, so they tell me.
O büyük bir şarkıcıdır, bana böyle anlattılar.
She is great!
Harika!
And you're capable of burning that test, as great as it is and making it known she had nothing worth testing
ve ne kadar iyi olursa olsun o filmi yakabilirsin, sonrada herkese denemeye bile gerek yoktu dersin.
She is responsible to a great extent for the success of the expedition.
Bu keşif gezisinin başarılı olmasında onun çok büyük katkıları oldu.
She is a great leader... serve her well.
O büyük bir lider, iyi hizmet edin.
Rome has said she is ready to join your life to hers in a great future.
Roma, senin hayatını kendininkine katmaya hazır.
What's great is that she stuck by him.
Asıl müthiş olan da, Kız adamı terketmemiş.
Oh, we took great pains to wrap that attractively, knowing how she is.
Onu sarmak için büyük emek harcadık.
Your mother is a great woman, and we must respect her but she reasons like women do.
Annen mükemmel bir kadın, ve ona saygı duymalıyız... ama bir kadın gibi düşünüyor.
If she is my hunter, great!
Eğer o benim avcımsa, çok güzel olur.
The Great Bear is dead, but she gave us her child.
Büyük Ayı öldü, fakat bize çocuğunu verdi.
You'll have a great life together, she is a great cook.
İyi bir hayatınız olacak, O iyi bir aşçı.
Uh... well, I think she is, as a matter of fact. But she's really great.
Bak, şimdi ne oluyor, birkaç dakika için aşağı...
The first is this... I admire your mother. She's my friend, she has great character.
İlki şu : Annene hayranım o benim arkadaşım, ve müthiş bir karaktere sahip.
She is a child of the devil, but we ask thee, in thy great goodness, to save her soul. Help me!
Şeytan'ın oğlu, ruhunu kurtarman için senin yüceliğine ve sana sığınıyoruz.
Not only is she the mother of lord Nishinomaru, but she's a great favorite of the shogun.
O sadece Lord Nishinomaru'nun annesi değil, Shogun'un büyük gözdelerindendir.
And now, for the honor of the great lady whom we both serve is for you to see that she receive them in time.
İkimizin de hizmet ettiği harika kadının onuru için, bunları zamanında teslim ettiğinden emin olmalısın.
There she is, she's all ready for it She's a real stunner, she's got great big tits
Taş gibi, koca memeli, mallar dolgun.
May is a great scientist, but she also has destructive tendencies.
May büyük bir bilim insanı, ama öte yandan da yıkıcı eğilimleri var.
But if she is your daughter, you will get great problems.
Ama kızınız ise, büyük sorunlar yaşarsınız.
I must say she is a great wife - discreet, faithful.
Onun harika bir eş olduğunu söyleyebilirim, saygılı, sadık.
She is called Yin Gi, and is a great help to me she is better than me in the art of using poison
Adı Yin Gi, bana çok yardımı dokunuyor Zehirler konusunda oldukça yeteneklidir
- What is she, some great piece of ass?
- Demek güzel kıçlı bir fıstık buldun!
It is true that she might represent to you that marriage is a serious affair that the happiness or misery of a whole life depends on it and that an engagement which is to last till death ought not to be entered into without great consideration.
Durum şu ki kızınız evliliğin sanıldığından daha ciddi bir şey olduğunu, işin ucunda hayat boyu mutlu ya da mutsuz olmak bulunduğunu, ölene kadar sürecek bir evliliğe temkinli yaklaşmak gerektiğini söylüyor olabilir.
You see what a great girl she is, but ill weeds grow apace.
Görüyor musunuz ne kadar büyük... Ama yabani otlar çabuk boy atar.
She laughs, and on her brow is written the name, a mystery, "The Great Babylon," the mother of all whoring and all atrocities on Earth.
Gülüyor ve alnında bir isim yazıyor bir gizem "Büyük Babil" tüm fahişelerin ve yeryüzündeki tüm zulümlerin anası.
If she is not here, I can have a great day!
Burada yoksa, harika bir gün geçirebilirim.
That wouldn't be quite so meaningful, except today she came on to me and that lady is about to come into a great deal of money.
Çok önemli değil belki ama bugün bana yanaştı üstelik yakında çok parası olacak.
Which means that she is Richard and Cass's great aunt.
Yani o, Richard ve Cass'in büyük teyzesi.
She can't do much else, but she's a great cook.
Elinden başka iş gelmez ama çok iyi aşçıdır.
She is attempting to dismantle one of this country's great institutions of law and order.
Bu kadın... ülkenin en önemli kurumlarından birini yıkmaya çalışıyor.
She is a great cure for happiness, isn't she?
Mutluluğun çaresi resmen, değil mi?
And besides, she is honouring the occasion by baking a great commemorative pie, in the shape of an enormous pie!
Üstelik, devasa bir pasta büyüklüğünde, muhteşem bir anı pastası pişirerek bizleri onurlandırıyor.
She has everything. Education. Great job.
Her şeye sahip, eğitim, mükemmel bir iş, para.
She is over there in that room! In a great pool of blood!
O kanlar içinde şu odada yatıyor!
Here she is. Great, you have the tape?
İşte geldi.
- Yeah, she is, she's great. She's...
- Evet, öyledir, harikadır.
I thought, "This is great." And I was going... on the tapes, and she was going...
"Bu harika." diye düşündüm. Bantlarla... diye sesler çıkarıyordum.
- I know Regine is pissed at you, but... she has a great sense of humor.
- Biliyorum, Regine sana çok kızgın, ama doğrusu espri anlayışı müthiş.
Which, considering his competition consists entirely of very fat men in leather shorts, burping to the tune of She'll Be Coming'Round The Mountain, is no great achievement.
"Dağdan Şehre İniyor" nağmesini geğiren deri şortlu şişman adamlardan ibaret olduğunu düşününce, öyle pek büyük başarı da sayılmaz hani.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]