English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ S ] / Shot deal

Shot deal traducir turco

96 traducción paralela
All I want is a one shot deal for a bankroll and then I blow.
İstediğim tek bir iş çevirip ortadan kaybolmak.
Here is your one-shot deal right here. And Harry knows how to handle it.
Voliyi burada vuracaksın, Harry işi idare etmesini bilir.
Only, it's a one-shot deal.
Ama, bu tek vuruşuk bir iş.
I mean, it's a one-shot deal.
Yani, tek çekim işi.
Yeah, one-shot deal, man.
Evet, tek seferlik, Dostum.
One-shot deal.
Bu seferlik tamam.
It's an isolated incident, it's a one-shot deal.
Bu bir kereye mahsustu.
- lt's a one-shot deal.
- Tek atışımız var iyi değerlendir.
That was a one-shot deal.
Bir kerelikti.
A one-shot deal.
Tek işlik bir anlaşma.
This is a one-shot deal.
- Bunu sadece bir kere kullanabiliriz.
One-shot deal.
Tek seferlik bir anlaşma.
This is a one-shot deal, sweetie, then we're done.
Bu bir kerelik bir anlaşma tatlım. Sonra işimiz bitecek.
That was a one-shot deal.
Bu tek seferlik bir anlaşmaydı.
They wanted to challenge Trip, so I let them borrow the car, and it was a one-shot deal.
Trip'i yarışa davet ettiler, ben de onlara arabayı ödünç verdim ve sadece tek bir yarış oldu.
I didn't think it was going to be a one-shot deal.
İyi de ben bunu tek seferlik düşünmemiştim.
that would have been in the file regarding the 1973 and 1976 issues, and that, I think, should have told him that there was, you know, not just a one-shot deal, but there was at least two prior situations
1973 ve 1976'daki olayları öğrenmiştir. İlgilenilmesi gereken sadece bir değil en az iki olay vardı.
It's a one-shot deal out of the country.
Ülke dışına çıkmak için kararını vermesi lazım.
IT WAS A ONE-SHOT DEAL, RIGHT?
Bir kerelik bir şeydi, değil mi?
IT'S A ONE-SHOT DEAL, RIGHT?
- Sonuçta bu tek seferlik bir şeydi, değil mi?
This is a one-shot deal.
Bu tek şansımız.
This was a one-shot deal. One and done.
Bu bir kerelik bir anlaşmaydı ve tamamlandı.
This shot could cost your charity drive a great deal of money, Erik.
Bu atış, bağışların için büyük para kaybetmene neden olabilir, Erik.
Place to deal out justice, place to get shot at... and shoot and hang others from. That's what it is.
Adalet dağıtılan yer, kurşunun yendiği ve diğerlerinin vurulup asıldığı yer.
Open. I'll deal with the trolley. - If the pilot is shot, you must bring here.
Aç hadi, arabayı ben götürürüm, eğer bu Flyboy'sa onu bizim takıma alabilirim.
He requires 20 muskets and enough shot to deal with it.
20 tüfek ve onlarla başa çıkacak kadar mermi istiyor.
The whole deal was a long shot, but I figured I'd give them the dough instead of my ex-wives!
Gerçekten de. Araştırmanız, gücümüzü etkileyecek mi? Hayır.
I've been shot before, but it's no big deal.
Daha önce vuruldum ama önemli değil.
Hey, big fucking deal! The shot is yours, no one's disputing that.
Kendi doğru ve yanlışlarını belirliyorsun.
I don't know what I could do that God and Deal-A-Meal couldn't but I'll give it a shot.
Tanrı'nın bir şey yapmadığı birine ben ne yapabilirim hiç bilmiyorum ama deneyeceğim.
It means "Big shot" - an important businessman - "Big shot, our deal is off".
Manası "Big shot" - önemli bir iş adamı - "Big shot, anlaşmamız bitti".
You only blew the game-winning shot, what's the big deal?
Sadece maçı kazandıracak atışta işi berbat ettin, ne var bunda bu kadar büyütülecek?
- that always seal the deal for me... - "Another tequila shot?"
- "Bir kadeh daha"?
What you're saying if a big fat liar who rogue on a deal so I shot him.
Oldukça süslü, dediklerin Şişko yalancı, anlaşmayı bozarsa, ben de onu vururum.
Stan's rap shot straight to number one, landing him a deal with an urban record label.
Stan'in rap çekimi direk bir numara oldu, kaset şirketiyle kontrat hemen arkasından geldi.
Big deal. I'm still gonna get a shot in my head.
Kafasından iğneyi yiyecek olan benim.
One shot, one kill, what's the deal?
Bir kurşun, bir cinayet, ne olmuş yani?
Hey, is this how you deal with getting shot at?
Sana ateş edilmesinin şokunu böyle mi atlatırsın?
He shot Detective Josh Kalen in a drug deal in 1994.
1994'te, bir uyuşturucu işinde detektif Josh Kalen'i öldürdü.
I want to know where the bomb is and I want to know where Houseman is and that's your only shot at a deal, you hear me?
Nereye gittiklerini bilmek istiyorum, bombanın nerde olduğunu bilmek istiyorum ve Houseman'ın nerede olduğunu bilmek istiyorum, ave bir hakkın var beni duyuyormusun?
I know that he was some kind of friend of the family... growing up, all that, so I'm sorry the old bastard shot himself... but we still got MacMurphy and his boys to deal with.
Sen büyürken onun bir tür aile dostu olduğunu biliyorum, o yüzden kendini vurmasına üzüldüm. Ama MacMurphy ve adamları ile uğraşmamız gerekiyor.
The bikers deal with Corner Shot systems.
Motorcular Köşe Atıcısı sistemleriyle ilgileniyor.
I thought they were little young to deal with their mother getting shot.
Annelerinin vurulmasını anlayabilmek için çok küçük olduklarını düşündüm.
- So here's the deal, J.J. If I miss this thirdand final shot I will give you a rideon air force two.
Al sana bir teklif J.J., eğer üçüncü ve son atışı kaçırırsam, seni "Başkan Yardımcısı Uçağı" na bindireceğim.
Next week on Singing With The Stars, three new hopefuls get their shot at a record deal and a chance to sing with this teen pop sensation.
Gelecek hafta Starlarla Şarkı Söylemek'te üç yeni aday bir plak anlaşması ve bu genç pop yıldızıyla şarkı söyleme şansını yakalamayı deneyecekler.
You know from his description, Wentworth, it sounds a good deal like that 16-bore Mortimer of mine you shot with that day round Winthrop.
Moltimer'in tarifini bilirsin Wenthworth, 16 kalibrelikle ilgili. Winthrop'ta benimkiyle ateş etmiştin.
He later shot Mr. Holstein during a dispute over a drug deal.
Daha sonra da Bay Holstein'ı da bir mal pazarlığı sırasında... ihtilafa düştükleri için vurmuş.
Not just a real shot, it's almost a done deal
Hatta ödülü kazanmayı da garantileyebilirsin.
- What's the deal with my tetanus shot?
- Tetanos aşım ne oldu?
If this was the real deal, you'd be shot full of lighting right now.
Bu gerçek olsaydı, çoktan yıldırımla vurulmuştun.
Yes, it's a big deal, but, I mean, if we lose the house, you'll totally blow any shot that you've got with Lucy.
Evet, bu büyük bir olay, .. ama demek istediğim evi kaybedersek tamamen batarsın ve senin bir de Lucy`in var.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]