So do traducir turco
80,018 traducción paralela
- So do it.
- Git o zaman.
She has a destiny and so do her descendents.
O özel biri. Onun ve soyunun bir kaderi var.
So do it anonymously.
O zaman isim vermeden yap.
So do you have any idea where she could be?
O yüzden nerede olabileceğine dair bir fikrin var mı?
so this thing is gonna get done whether you do it or not.
Bu yüzden bu iş sen yapsan da yapmasan da olacak.
So, I was thinking : if we're gonna do this, we have to do it right.
Düşünüyordum da bunu yapacaksak doğru yapmalıyız.
Abby's going through a really hard time right now so you're not going to suspend her, because if you do
Abby şu anda çok zor zamanlar geçiriyor. Yani ona uzaklaştırma vermeyeceksin.
So, babe... how would you do it?
Pekâlâ, bebeğim... nasıl yapardın?
All we can do is halt your deterioration so you'll remain as you are now.
Elimizden gelen tek şey bozulmanı durdurup bu şekilde kalmanı sağlamak.
So how do I know you're not gonna wanna change your mind?
Yine fikrini değiştirmeyeceğini nereden bileyim?
So you're telling me you want to take it? We do.
- Kabul etmek mi istiyorsun yani?
So what do we do now?
Şimdi ne yapacağız?
So then give him a corner office with a killer view because I'm not gonna do something like that for someone I barely know.
Madem öyle ona köşelerden muhteşem manzaralı bir oda ver. - Doğru düzgün tanımadığım birisi için böyle bir şey yapmayacağım çünkü. - Harvey...
Okay, so what do we do then, Jimmy?
Tamam, şimdi ne yapıyoruz o zaman, Jimmy?
So, here's... here's something I could get involved with, something I could do.
İşte, işte... ilgileneceğim bir şey, yapabileceğim bir şey var.
What do you deal with that's so hard?
O kadar zor neyle ilgileniyorsun?
It's gonna end the same no matter what you do, so there's no point trying to be tough or brave.
Ne yaparsan yap aynı bitecek. Cesur olmak anlamsız.
So, do we pray first? No.
Önce dua mı edeceğiz?
So you see, I've got just as much at stake as you do.
Gördüğün gibi, benim de senin kadar kaybedeceğim şey var.
Why do you care so much?
Neden bu kadar cok onemsiyorsun?
So, what are you going to do now?
Şimdi ne yapacaksın?
So, what do you propose?
Önerin var mı?
So... What do you think of our little club?
Peki... küçük kulübümüz hakkında ne düşünüyorsun?
But, you know, a specialty item like this, at this price, they'll probably be sold at the Antiquarian Fair in April, so, if you do come back,
Ama bu fiyata böyle özel bir ürün büyük ihtimalle Nisan'daki Antika Fuarı'nda satılır.
So, what do you suggest?
Peki ne önerirsin?
Okay, so, how do I win here?
O zaman burada kazançlı olan nasıl ben olurum?
I was gonna do that anyway, so, thanks!
Zaten indirecektim, sağ olun!
Not so much shaving to do.
Fazla tıraş etmeme gerek kalmıyor.
And, uh, she's got the gun... and she wants you to do it... so you kinda don't have a choice.
Ayrıca silah onda ve bunu yapmanı istiyor yani başka seçeneğin yok.
So you all can do whatever you want, but I just wanna sit here and serve my time.
O yüzden siz ne isterseniz yapın, ben sadece burada oturup cezamı çekmek istiyorum.
Actually, I'm not so sure they do.
Aslında bundan pek emin değilim.
And when they do, she's so grateful, she lets'em spit roast her right in the cafeteria.
Sonra o kadar minnettar kalıyor ki kafeteryada ikisine de veriyor.
Why do you know so much about the presidents?
Neden başkanlarla ilgili bu kadar çok şey biliyorsun?
So stop talking and do it.
O yüzden konuşmayı bırak ve yap şunu.
Well, I'm not your girlfriend anymore, so what I do isn't really your concern.
Ben artık senin kız arkadaşın değilim... o yüzden yaptığım şeyler seni alakadar etmez.
So, all we need to do is some blood work, and we'll have you in and out, and off to Paris city in no time.
Tek yapmamız gereken biraz kan tahlili, ve hemen hallettikten sonra çabucak sizi Paris şehrine göndeririz.
Basically, your king now does anything I want him to do, so if you don't him to spill your blood all over this floor,
Esasen kralınız artık ne istersem onu yapar.
So what do you say?
Ne dersin?
So what we gonna do with him?
Onunla ne yapacağız?
Why do you care so much about getting me out of here?
Beni buradan çıkarmayı niye bu kadar önemsiyorsun?
So you keep saying, but how do we get someone out of their own mind?
Böyle deyip duruyorsun da, birini nasıl kendi zihninden çıkarırsın?
So, how long do I stay here?
Daha ne kadar süre burada kalacağım?
So, I know we always just do cupcakes, but I was thinking we should go all out for lucky number 13.
Biliyorum her zaman kap kek yapıyoruz, fakat düşünüyorum da hep birlikte şanslı numara 13 için dışarı çıkmalıyız.
Why do you look so concerned?
Neden bu kadar endişelisin?
You do owe me your life. So...
- Sonuçta bana hayatını borçlusun.
Gosh, it's so nice to do that without breaking the guy's nose.
Ah, bunu karşıdakinin burnunu kırmadan yapmak çok iyiymiş.
So if you think it's the right thing to do, it is.
Eğer doğru olduğunu düşünüyorsan, öyledir.
You make it look so easy, to do the right thing that you wouldn't even guess that it's that hard.
O kadar zor olduğunu tahmin bile etmeden doğru olanı yapmayı çok basitmiş gibi gösteriyorsun.
So, how do we find her?
Peki onu nasıl bulacağız?
So, if you weren't trying to do what Lex would do, what would you do?
Peki Lex'in yapacağı şeyi yapmasan, ne yapardın?
All right, so what you wanna do is twist that and lock it in.
Şimdi yapman gereken, bunu döndürüp içeri itmek.
so do i 1410
so do you 529
so don't worry 155
so do it 93
so don't 124
so don't worry about me 16
so do we 131
so don't go 17
so don't worry about it 39
so does she 37
so do you 529
so don't worry 155
so do it 93
so don't 124
so don't worry about me 16
so do we 131
so don't go 17
so don't worry about it 39
so does she 37