Species traducir turco
6,063 traducción paralela
I was just wondering how one goes about classifying other Pyrgus species in other regions.
Diğer bölgelerdeki zıpzıplar nasıl sınıflandırılıyor onu merak ediyordum. Korkarım buna cevap veremem.
Their trail of devastation isn't as patterned as species from the Scolytidae family.
Yıkım izleri, Scolytidae ailesindeki türler gibi desenli değildir.
Their galleries and tunnels deep within the wood are distinctive to each species.
Kerestenin içindeki galerileri ve tünelleri her canlının kendine özgüdür.
I think the honorable thing for species to do is deny our programming, stop reproducing, walk hand in hand into extinction, one last midnight, brothers and sisters opting out of a raw deal.
Bence türümüzün yapması gereken onurlu davranış programlamamızı reddedip üremeyi durdurmak ve hep birlikte soyumuzu tüketerek kardeşçe bu haksızlığa bir gecede son vermektir.
Today we honour the deathwatch beetle that is the doom of our society, and in time, one feels certain, our entire species.
Bugün toplumumuzu kemirip bitirecek tahtakurdunu şereflendiriyoruz. ... zamanla bütün ırkımızı yok edeceğine insan kesin gözüyle bakıyor.
Sometimes a culling is the only way to ensure that this species survives... and history will see Valentine... as the man who saved humanity from extinction.
Bazen bir türün hayatta kalmasını sağlamanın tek yolu, itlaftır. Valentine, tarihe insanlığın soyunun tükenmesini önleyen adam olarak geçecek.
I have always believed technology would help us fulfill our potential as a species.
Her zaman teknolojinin insanlığa yardım edeceğini düşündüm.
Yet most species only use 3 to 5 % of its cerebral capacity.
Yine de birçok tür, beyin kapasitesinin sadece % 3'ü ile % 5'i arasını kullanır.
But it isn't until we reached human beings at the top of the animal chain that we finally see a species use more of its cerebral capacity.
Ama hayvan zincirinin en üstünde yer alan... insanlara gelene kadar... beyin kapasitesinin daha fazlasını kullanan başka bir tür görmüyoruz.
Five percent of all animals don't have vision, and there are 8.7 million species.
Hayvanların % 5'inin görme kabiliyeti yok ve 8.7 milyon tür var.
We found an origin species, and we can build an eye from scratch.
Köken türümüzü bulduk. Ve bir yarıktan göz elde edebileceğiz.
National guardsmen continue To engage in a bloody conflict with the alien species, Whose ship crashed to earth several miles from baton rouge.
Ulusal Güvenlik, Baton Rouge'a birkaç mil uzaklıkta... gemilerin düştüğü yerde uzaylı türüyle... kanlı bir çatışmaya girdi.
It's been ten years since the alien species Known as the atrians arrived on earth, And the u.S. Military rounded them up
Atrianlar olarak bilinen uzaylı türün... dünyamıza geleli ve Amerikan ordusu... onları devlete ait bir tesiste... kilit altına aldıklarından... bu yana tam 10 yıl geçti.
It's either the wrong species or zone.
Ya yanlış tür ya da yanlış bölge. Ve hepsi pahalı.
All species are decreasing in numbers.
Bütün türlerin sayısında azalma var.
God is back on the endangered species list.
Tanrı yeniden nesli tehlike altındaki türler listesinde.
Something that will give rise to a new species.
Yeni türleri ortaya çıkaracak şeyler.
They became different species.
Farklı türler haline geldiler.
That's what Charles Darwin meant by "the origin of species."
Charles Darwin'in "türlerin kökeni" derken kastettiği şey buydu.
Other parts of the bar code vary from species to species.
Barkodun diğer kısımları türden türe değişiklik gösterir.
Within other species, the genetic differences provide the raw material for natural selection.
Diğer türler arasındaki genetik farklılıklar doğal seçilim için gereken ham maddeyi sağlarlar.
When it comes to the genetic instructions for life's most basic functions- - say, digesting sugars- - we and other species are almost identical.
Yaşamın en temel işlevleri için gereken genetik talimatlara gelirsek mesela şeker sindirmek gibi bizler diğer türlerle neredeyse tıpatıp benzeriz.
Science has made it possible for us to construct this family tree for all the species of life on Earth.
Bilim, Yeryüzündeki tüm türlerden oluşan bu aile ağacını oluşturmamıza imkan vermiştir.
Each twig is a living species.
Her dal bir canlı türünü temsil eder.
There are many millions of living species of animals and plants, most of them still unknown to science.
Milyonlarca canlı türü, hayvan, bitki var ve çoğu henüz keşfedilmedi.
The prevailing belief was that the complexity and variety of life must be the work of an intelligent designer, who created each of these millions of different species separately.
O zamana dek hakim inanç yaşamın karmaşıklığı ve çeşitliliğinin tüm bu 3 milyon canlı türünü ayrı ayrı yaratan akıllı tasarımcının işi olduğuydu.
Somewhere, there's a memorial to the multitude of lost species, the Halls of Extinction.
Bir yerlerde, çok sayıda kayıp türü anmak için bir Yok Olanlar Mabedi vardır.
For every single one of the millions of species alive today, perhaps a thousand others have perished.
Milyonlarca türden, bugün hayatta olan her biri için belki de binlercesi geçmişte yok oldu.
The last of them were swept from life's stage along with countless other species in an unparalleled environmental disaster.
Türün son üyeleri, sayısız diğer türle beraber eşi benzeri olmayan çevresel bir felaketle yaşam sahnesinden silindiler.
Nine in ten of all species on the planet went extinct.
Gezegendeki her on türden dokuz tanesinin soyu tükendi.
So do not wonder at my loathing of your species.
Senin türüne karşı olan tiksintime şaşmamalı.
Well, I would catch seven kinds of hell from the industry lobby if I started denying drilling permits every time someone's tap water tasted funny or some tree hugger got his panties in a twist about endangering some bullshit species of squirrel.
Birinin musluk suyunun tadı tuhaf olduğunda ya da bir çevreci nesli tükenen lanet sincap türleri hakkında öfkelendiğinde, sondaj izinlerini reddetmeye başlasam sanayi lobisinden tüm eziyeti görürdüm.
This is a lesser prairie chicken, a species native to this area right here.
Bu bir lesser prairie tavuğu, bu bölgeye özgü bir tür.
Well, I know you were champing at the bit to frack on Southfork, but Bobby blocked you with the Sierra Club's endangered species investigation.
Southfork'ta sondaj yapmak için uğraştığını biliyorum. Ama Bobby seni Sierra Kulübü'nün tehlike altındaki türlerle ilgili araştırmasıyla engelliyor.
A rare species.
Nadir bir tür.
By the time they're born, The male of the species
Onlar doğduklarında,... türlerin erkek olanları..
I can't believe we're the same species.
Aynı tür olduğumuza bile inanamıyorum.
Orchids were among the first flowering species to appear on earth, and they're the most diverse.
Orkideler, dünyada çiçek açan ilk bitkiler arasındaydı ve bugün de onlar en çeşitli bitki türü.
In the years since Darwin's famous prediction, this moth species could have easily become extinct with all the others... every one of them a unique phrase of life's poetry, written in the atoms by eons of evolution.
Darwin'in ünlü öngörüsünü takip eden yıllarda bu güve türü de diğerleriyle birlikte kolayca yok olabilirdi. Bu türlerin her biri, yaşamın şiirinin çağlar boyu süren evrim yoluyla atomlar tarafından yazılmış, eşsiz sözleri.
Nine in ten of all species perished.
Her 10 türden 9'u ortadan kalktı.
We are descended from one of the few species that managed to squeak by.
Bizler, bu felaketten ucu ucuna yırtmayı başaran birkaç türün devamıyız.
We were completely cut off from the great story of Earth's violent past- - a species of amnesiacs trying to find out who we were and what happened before we awakened.
Dünya'nın şiddet dolu geçmişinin muhteşem hikayesiyle tüm bağlarımız kopmuştu. Kim olduğumuzu ve biz uyanmadan önce nelerin yaşandığını bulmaya çalışan amnezik bir türdük.
It puzzled Wegener that fossils of the same species of a now-extinct fern were reported to be found on both sides of the Atlantic.
Atlantik'in iki tarafında da artık soyu tükenmiş olan aynı eğreltiotu türüne ait fosillerin bulunduğunun bildirilmesi, Wegener'in aklını karıştırdı.
Many underwater species glow in the dark, through a process called bioluminescence.
Su altında yaşayan pek çok tür biyolojik ışıldama denilen bir yöntemle karanlıkta ışık verir.
But a catastrophic extinction event for one species is a golden opportunity for another.
Ancak tek bir tür için yıkıcı sayılan bir yok oluş bir başkasının altın fırsatı olabilir.
Some species that were highly specialized for life in the trees became extinct.
Özellikle ağaçlarda yaşamak konusunda uzmanlaşmış bazı türlerin nesli tükendi.
Who we are and why we are here can only be glimpsed by piecing together something of the full picture, which must encompass eons of time... millions of species... and a multitude of worlds.
Kim olduğumuzu ve neden burada olduğumuzu ancak resmin tamamını bir araya getirerek anlayabiliriz ki bu da çok uzun bir zamanı milyonlarca türü ve çok sayıda dünyayı kapsamalıdır.
This new corridor has no name above the entrance to designate its epoch, and we don't yet know which failed species will be memorialized within its walls.
Bu yeni koridorun girişinde hangi devre ait olduğunu gösteren hiçbir isim yazmıyor ve duvarları arasında hangi nesli tükenen türün yer alacağını da henüz bilmiyoruz.
Killer heat waves, record droughts, rising sea levels, mass extinction of species.
Ölümcül sıcaklık dalgaları, rekor miktarda kuraklıklar yükselen deniz seviyeleri, kitlesel yok olan türler.
Our species is nothing if not adaptive.
Her şeyden önce, uyarlanabilir bir türüz.
The animals kingdom is filled with different species.
Hayvanlar alemi farklı farklı türlerden oluşuyor.