Spirited traducir turco
562 traducción paralela
Spirited horse.
Delişmen at.
A little high spirited, but that's all.
Biraz ateşli biri, o kadar.
You're a high-spirited girl.
Çok enerjik bir bayansınız.
Scarlett's just high-spirited and vivacious.
Scarlett sadece hayat dolu ve capcanlı.
He was going away at the end of the half-year... if not sooner, and was more spirited and independent than before.
"Yarıyılın sonunda gidiyordu, ya da daha önce... "... Öncekinden daha neşeli ve bağımsızdı...
They're so high-spirited.
Çok neşeliler.
The town was known for spirited audiences even before it had a ball team.
Şehir ateşli seyircileriyle biliniyordu.
It was for me that Marie Corbin spirited away morphine from the pharmacy.
Ban kalırsa Marie Corbin eczanedeki morfinleri aşırıyordu.
He's young, high-spirited.
O genç, kanı deli.
- High-spirited like any thoroughbred.
- Bir safkan at gibi kanı deli.
An unconscious man spirited away through a bead curtain.
Baygın bir adam boncuklu perdeden kayıplara karıştı.
They're so spirited.
O kadar canlılar ki.
I'll bet if that dinosaur could speak, he'd say what any public-spirited citizen would, "For the Navy, anytime."
Henüz yataktan çıkmamış gibiyim Bence o dinozor konuşabilseydi her vatansever vatandaşın söyleyeceğini söylerdi : "Bahriye'ye kapım açık."
They were both ambitious and free-spirited in a similar way.
İkiside hırslı ve özgür ruhluydu.
You're a spirited one!
Sen çok ateşlisin!
- Was he a little low-spirited?
- Çok mu kederliydi?
Just a public-spirited citizen, is that it?
İçinde halkçı bir ruh yatan bir vatandaşsınız, değil mi?
You know that horse is just too spirited for any woman to ride.
Ama o at bir kadının binemeyeceği kadar vahşi bir hayvan.
She's high-spirited, that's all.
Sadece biraz hareketli, hepsi bu.
Aside from your sad failure to give throat to spirited battle cries... was your behavior different in any respect... from that of the other men?
Savaş çığlıklarına ses verememe başarısızlığınız dışında davranışlarınız... herhangi bir şekilde diğer adamlardan... farklılık gösteriyor muydu?
He's made of good stuff, he must be spirited.
İyi bir kan taşıyor, yani şevkli olmalı.
Well, they're high-spirited, Mr. Brown.
Bu adamlar çok hareketli, Bay Brown.
He's high-spirited, you know, but he's no problem to me.
Kıpır kıpır bir hayvandır, ama sorun olmaz.
- If it isn't the spirited grandma!
- Eğer bu neşeli büyükanne değilse!
Kakichi had a young, spirited chap under him called Sankichi
Kakichi'nin emri altında Sankichi isimli genç, hevesli bir arkadaşı vardı.
The one spirited away by a young Angélique, long ago, at Plessis-Belliere château.
- Uzun zaman önceydi, Anjelik'in, gençken götürdüğü kutuyu. - Plessis-Belliere nin şatosunda
Mr. Potts and Riago, the Apache... indulge in a high-spirited, brotherly bout of wrestling.
Bay Potts ve Apaçi Riago... eğlence olsun diye güreş tuttular.
Yeah, high _ spirited he was.
Evet. Neşeli bir adamdı.
The King spirited him away.
- Kral dan uzaklaşınca.
And now, in the world of art in an auction of notable impressionist masterpieces the highest price paid was for a Cézanne portrait from the great private collection of Charles Bonnet sold after spirited bidding for $ 515.000.
Ve sıradaki haber, sanat dünyasından. Dünyaca ünlü sanat eserlerinin satışa çıkarıldığı müzayedede Charles Bonnet'in özel koleksiyonundan olan Cézanne tablosu 515,000 $'la en yüksek fiyata satılan tablo oldu.
Thus you will become a fine Aizu-spirited young man!
Böylece iyi bir Aizu ruhlu delikanlı haline gelirsin!
I am gonna be weak-spirited.
Beni korkak sanmasın.
They're pretty high-spirited.
Ne kadar da eğleniyorlar.
The money has been spirited out of Switzerland wrapped as innocent little Lindt chocolate bars.
Bir soygun oldu. Çalınan para, masum küçük çikolata paketlerine konarak İsviçre'den çıkarıldı.
Such a shame to render spirited horseflesh into soap.
At etinin sabuna dönüşmesi çok üzücü.
I like spirited girls.
Cesur ve ateşli kızlardan hoşlanırım.
A spirited defense might unearth these resources.
Ateşli bir savunma o kaynakları ortaya çıkarabilirdi.
She was very young, spirited, but ambitious far beyond her station.
Çok gençti, neşeliydi ama konumuna göre fazla hırslıydı.
Of course, $ 50 ain't too much to pay for... a spirited, well-bred animal like that.
Tabii 50 dolar böyle asil bir hayvan için hiç de fazla sayılmaz.
You're a very spirited man!
Çok şakacı bir adamsınız!
How could she allow herself to be spirited away?
Nasıl böyle kendisinin kaybolmasına izin verebilir?
There is nothing against public-spirited people helping maintain law and order.
Halk için kanun ve düzeni sürdürmeye yardım eden insanlara karşı hiçbir şey yoktur.
We value a spirited woman almost as much as a spirited horse.
Ateşli kadınlar bizim için neredeyse ateşli atlar kadar değerli.
" a spirited filly who sports musical paces as smooth as her form.
"... müzikal dünyasında ağır ama emin adımlarla ilerleyen fıkır fıkır bir bayan.
This is a public-spirited gesture.
Bu bir yardım işi.
You're the original high-spirited, independent soul.
Sen başına buyruk, kimseye boyun eğmeyen bir adamsın.
She's very young, Harry, and spirited.
Daha çok genç, Harry. Ve aklı havada.
And spirited from the city.
Ve şehirden kaçırmış.
ButYour Majesty, just in case of the remote possibility of a temporary revolution, wouldn't it be wise to have you safely spirited out of Paris?
Ama efendimiz, sadece uzak bir ihtimal olarak geçici bir devrim, Paris'ten sizi güvenli bir şekilde uzaklaştırmak daha akıllıca olmaz mı?
And spirited.
Ayrica hirçin.
What a spineless, miserable, mean-spirited creature you are!
Sen ne iradesiz, ne sefil ne aşağılık bir yaratıksın!