Spiritually traducir turco
261 traducción paralela
Only spiritually.
Sadece ruhani olarak.
Spiritually?
Ruhani mi?
Today, the German people are spiritually and soulfully ready... to undertake their obligation in the general Labor Service.
Bugün, Alman halkı ruhen ve manevi olarak hazır... Genel çalışma hizmetlerindeki yükümlülüklerini sahiplenmeye.
In marrying me, your mother and her family took no risk, either financially or, if I may say so, spiritually.
Benimle evlenmekle annen ve ailesi hiçbir riske girmedi, ne maddi ne de... diyebilirim ki, manevi olarak.
- Spiritually, physically
- Ruhen, bedenen
The man was spiritually distorted through shock.
Adamın ruhu bir şok neticesinde ikiye bölünmüş.
She claims her mother fought you to the last, and that you left her upset and spiritually distraught.
Annesinin, sizinle sonuna kadar savaştığını söylüyor. Sonra onu üzdüğünüzü ve ayrıca manevi olarak aklını başından aldığınızı.
I wanted to tell Captain John... how people depended on the river spiritually as well as physically -
Yüzbaşı John'a... insanların fiziksel ve ruhsal olarak nehire nasıl bağlı olduklarını anlatmak istedim.
- I meant the spiritually strong.
- Manen güçlü olanı demek istemiştim.
One must starve them out spiritually, sir von Basil.
Ruhsal olarak aç bırakmalılar, bay Von Basil.
Spiritually, you mean?
Ruhsal manada yani.
The wealth of a nation is in the wellbeing of its people, both spiritually and materialistically.
Bir ulusun zenginliği, halkının hem maddi hem de manevi refah düzeyiyle açıklanabilir.
What's it about? A 16-year-old girl fucks a much, much older man and finds herself both spiritually and sexually awakened.
Kendinden çok yaşlı bir adam ile düzüşen 16 yaşındaki bir kızın, manevi seksüel olarak gözünü açması.
Spiritually it is far-reaching.
Manen erişilmez.
We are mentally and spiritually close.
Biz aklî ve ruhî olarak yakınız.
As the weeks went by, I fell more and more in love with Mrs Pendrake spiritually, of course.
Haftalar geçtikçe, Bayan Pendrake'e daha da asik oluyordum, , manevi olarak, tabi ki,
Finally, gentlemen many misinformed Japanese believe that America is a nation divided, isolationist and that Americans are only interested in enjoying a life of luxury and are spiritually and morally corrupt.
Son olarak, baylar yanlış bilgilendirilmiş pekçok Japon Amerika'nın, bölünmüş... izonasyonalist bir ulus olduğuna ve Amerikalılar'ın sadece lüks bir hayat sürmekle ilgilendiklerine ruhen ve ahlaken çöktüklerine inanmaktadır.
And are you so spiritually arrogant that you dare call your self just?
Ve kendini "adil" olarak görecek kadar manen kör müsün?
I mean spiritually.
- Yani ruhsal anlamda.
Breaking you physically, spiritually and here.
Burada senin, fiziksel ve zihinsel iradeni kırarız.
Trigorian's brother is having an affair with my sister, whom he likes physically, but not spiritually.
Onun kardeşi de benim kız kardeşimle birlikle ama kız kardeşim onu ruhen değil fiziksel olarak seviyor.
Here they do it spiritually.
Ruhsal olarak yapıyorlar burada.
I don't mean physically, but mentally, spiritually.
Fiziksel olarak değil, zihnen ve ruhen.
I mean stronger spiritually.
Manevi olarak daha güçlüyüm demek istedim.
We Westerners have a weakness for these spiritually inclined men of India.
Ruhani eğilimli bu... Hintlilere, biz Batılıların zaafı var.
- I haven't slept for 3 nights, as soon as I fall asleep, I wake up with this feeling twins, we are connected spiritually.
3 gecedir uyumadım. Uykuya dalar dalmaz, içimde bu hisle uyanıyorum. İkiz olduğumuzdan ruhen bağlıyız.
Dad, I am spiritually connected with the strangler.Is it possible?
baba, boğucuyla ruhsal olarak bağlantıya geçtim.bu mümkün mü?
They must restrain him spiritually and physically.
Onu hem ruhen, hem de bedenen kısıtlamaları gerekiyor.
Spiritually dangerous books.
Ruhani açıdan tehlikeli kitaplar.
Physical exhaustion can be spiritually fabulous.
Fiziksel tükeniş ruhsal olarak mükemmel olabilir.
Mentally and spiritually advanced human being.
.. üstün bir insan yaratılması ile ilgili bir deney.
- So am I. Financially, physically, spiritually.
Maddi, fiziksel, ruhsal olarak.
No, spiritually.
Hayır, ruhsal olarak.
Spiritually, they tell you where you're at.
Ruhsal açıdan nerede olduğunu söylüyorlar.
( Man ) Sex offers the chance to become sexually, emotionally and spiritually fulfilled, and sharing intimacy with another actually allows us to better understand ourselves.
Seks, cinsel bakımdan, duygusal yönden ve manen bize şanslar sunar, ve samimiyetle paylaşıldığında, kendimizi çok daha iyi anlamamıza vesile olur.
Now, your dad physically was the same guy, but spiritually - a totally different animal.
Şimdi, senin baban ; fiziksel olarak aynı adamdı belki ama ruhsal olarak — tamamen farklı bir hayvan.
You're dead, spiritually.
Ruhani olarak ölüsünüz! - Gel çabuk.
Not only spiritually, but it would give us the incentive to solve some of our problems here, at, uh, at home.
Bu, Amerika'daki siyahların sadece ruhani sorunlarını değil tüm sıkıntılarını çözmelerini teşvik edecek bir yoldur.
They left us spiritually bankrupt, empty, alienated.
Onlar yabancılaştı, ruhen iflas etmiş bir miras bıraktılar.
" Wanted,'friendly, companionably reclusive... socially unacceptable, alcoholically abstemious... tirelessly talkative, zealously unzealous... spiritually intense, minimally turquoise... maximally ecstatic loon... seeks moth or moths with similar equalities... for purposes of telephonic seduction...
Aranıyor : Arkadaş canlısı, inziva yanlısı fazla sosyal olmayan, fazla içki içmeyen yorulmadan konuşabilecek, fazla coşkun olmayan dinine bağlı, çok az firuze ziyadesiyle vecde gelmiş aynı hevesle güve yakalayabilecek telefonda baştan çıkarma...
Now, later, when I was released I mean spiritually... I feel...
Serbest kaldığımda yani ruhsal olarak demek istiyorum...
And, uh, if you have to defend it... physically, verbally, spiritually, whatever way you have to defend it, is...
Eğer onları korumak zorunda kalırsa bunu fiziksel, sözel, spiritüel nasıl gerekiyorsa öyle korumasıdır.
I've never felt so spiritually fulfilled.
Hayatım boyunca ruhen hiç bu kadar iyi hissetmemiştim.
You purify yourselves physically, spiritually.
Kendinizi bedenen ve ruhen arındırırsınız.
Tuvok would be the first person to guide me spiritually.
ruhani olarak bana rehberlik edecek ilk kişi Tuvok olurdu.
I'm spiritually bankrupt.
Manen iflas ettim.
When death approaches you prepare yourself spiritually.
Ölüme yaklaşınca insan düşünüyor, ruhen de hazırlanıyor.
you're already spiritually aware?
Ruhsal aydınlanmaya çoktan ulaştın mı?
Spiritually speaking.
Ruhsal açıdan.
I understand you. We're spiritually connected to each other!
Seni anlıyorum, biz ruh ikiziyiz.
For once in your dysfunctional... emotionally constipated, fear-filled... spiritually crippled existence... say what you want.
Bir kez olsun kendini ve kalbindeki... duyguları dinleyip, o hiçbir işe yaramayan... ağzını kullanarak, kendi istediğin şeyi söyle... böylece her şey açığa çıksın.