Stole traducir turco
17,939 traducción paralela
He stole ZOMO's newest piece, which was included at the last minute.
ZOMO'nun son dakikada eklenen en yeni resmini çalmış.
No, he stole one painting.
Hayır, tek bir resmi çaldı. Bunu.
Maybe the person who painted the rose and the person who stole it and tried to kill us
Belki de gülü çizen kişi ve bunu çalıp bizi öldürmeye çalışan kişi...
Who stole the chemical weapons? - Uhh! - Who?
Kimyasal silahları kim çaldı?
We stole these from Randall Turner, the perpetrator of the Gardner heist. - Mm.
Bunları Gardner soygunun faili Randall Turner'dan çaldık.
Shelby just stole the Department of Justice file my team was working with.
Shelby az önce ekibimin çalıştığı Adalet Bakanlığı dosyalarını çaldı.
She stole an immunity agreement from my 9 / 11 case.
Benim 11 Eylül davamdan bir dokunulmazlık anlaşması çaldı.
Somebody stole my plans, fixed the flaws, and used them for themselves.
Birisi planlarımı çaldı. Eksikleri tamamlayıp kendileri için kullandılar.
He stole the nuke, and Simon Asher had to pay the ultimate price.
Bombayı çaldı, ama bedelini Simon Asher ödemek zorunda kaldı.
There's a flash drive I stole from work.
İşyerinden çaldığım flaşdisk var.
Nobody stole anything from the post office, and you're applying FBI resources to this?
Postaneden hiç birşey çalınmamış siz yine de FBI kaynaklarını bunun için mi harcıyorsunuz?
But you stole it for her anyway, didn't you?
Ama sen yine de onun için çaldın değil mi?
Yeah, the tape went public about a year ago after some burglar broke into Starlee's house and stole her laptop.
Kaset yaklaşık bir yıl önce Starlee'nin evinden bilgisayarı çalınınca ortaya çıktı.
Fine, I stole these, OK?
Tamam bunları çaldım, tamam mı?
You stole my phone.
Telefonumu çaldın.
You're that guy who stole my wallet right before I was kidnapped!
Sen o herifsin. Tam kaçırılmadan önce cüzdanımı çaldın.
Dwighty boy here stole all the medication and took off with his super hot wife and my super hot maybe soon-to-be fiancée.
Bu kocum Dwight tum ilaclari calip asiri seksi karisi ve asiri seksi mustakbel nisanlimla kaciyor.
She stole your money.
Paranı çaldı senin.
Like, she stole... my hair.
Sanki... Saçımı çalmış.
That puta and Guero stole money from me.
Bu orospu Guero'yla birlikte benim paramı çaldı.
Whoever they stole this car from is.
Çaldığım arabanın sahibi kim ise onun.
That puta and Guero stole from me.
Bu orospu Guero'yla birlikte benim paramı çaldı.
He stole from us.
Bizden para çaldı.
Teresa, when life gave you a choice about what to do with the man that stole from us,
Teresa. Bizden para çalmış bir adama ne yapacağının seçenekleri arasından sen merhameti seçtin.
That puta and Guero stole from me.
O orospu ve Guero benden çaldılar.
When life gave you a choice about what to do with the man that stole from us...
Hayat sana, bizden çalan adam için ne yapacağını seçme şansı verdiğinde...
I stole your file, back at the base.
Dosyanı çaldım, üsteyken.
- I stole your file.
- Dosyanı çaldım.
They stole livestock and rebranded it as their own.
Hayvanları çalıp kendilerininmiş gibi yeniden damgalarlardı.
Zoom is on a rampage with the power that he stole from me, and you are keeping me here.
Zoom, benden çaldığı güçle terör estiriyor siz ise beni burada tutuyorsunuz.
At a pre-trial hearing, he stole a deputy's gun and escaped in a police cruiser.
Ön duruşmada, bir polisin silahını çalıp polis aracına binerek kaçmıştı.
But then the skies parted, and I saw Barry, and then I stole his speed.
Sonra gök yarıldı ve Barry'i gördüm. Sonra onun hızını çaldım.
Stole my trick, Flash.
Numaramı çalmışsın Flash.
And the kids who stole your car will show up!
Arabanı çalan çocuklar da gelebilir.
Recently, I stole a cream colored, 1973 Delta'88 Oldsmobile, with a bunch of skanky beer cans in the back, and a creepy old book.
Kısa bir süre önce içinde bir sürü bira kutusu ile ürkünç bir kitap bulunan krem rengi 73 model bir Delta 88 çaldım.
- I'm sorry we stole you.
- Seni çaldığımız için özür dilerim!
And the kids who stole your car will show up.
- Ve arabanı çalan çocuklar da gelecek
Tom, the man stole from you.
Tom, bu adam senin paranı çaldı.
You stole half of our algorithm.
Algoritmamızın yarısını çaldınız.
So, Nucleus stole half our IP, and Endframe stole the other half.
Nucleus IP'mizin yarısını, Endframe'de diğer yarısını çaldı.
Yeah, and you stole it. - And crashed it. - Damn right I did.
Evet, sen de çalmıştın ve çarpmıştın.
You stole my business model.
Çalışma tarzımı çalmışsın.
My children stole my immortality.
Çocuklarım ölümsüzlüğümü çaldı.
I stole from them back in the town.
- Onlardan çalmıştım.
You say you saved my life, I say you stole my shit.
- Sen hayatımı kurtardığını söylüyorsun ben ise yiyeceklerimi çaldığını.
We practically stole it from them.
Resmen soygun yaptık.
I know, we practically stole it, right?
Aynen, resmen soygun yapmışız değil mi?
Your skin is so soft, it's like you murdered a baby and stole its skin.
Cildin o kadar yumuşak ki, sanki bir bebeği öldürüp cildini çalmışsın.
So you are going to go in your little fucking piggy bank right now and pay back every fucking kopeck that you stole from Big Head, and if you don't, we're gonna take our little show on the road,
Sen de o küçük kumbarana hemen gidip Koca Kafa'dan çaldığın her bir kuruşu geri ödeyeceksin. Eğer ödemezsen yolda minik şovumuzu oynamaya başlayacağız.
After all, your men are about to kill each other over the safe you stole.
Ne de olsa çaldığın kasanın başında adamların birbirlerini gebertmek üzere.
You stole it from me, rolled me back to control me.
Bunu benden çaldın, beni kontrol etmek için eski halime getirdin.