Struck traducir turco
4,750 traducción paralela
Right. Why not the distracted driver who struck his family?
Neden ailesini öldüren dikkati dağılmış sürücüye saldırmıyor?
Struck stateside?
Amerika'da?
They struck up a relationship there, which may or may not be ongoing.
Burada devam edip etmediğini bilmediğim bir ilişkiye başladılar.
And what's worse, Santiago struck out with a 92-year-old.
Ve daha da kötüsü, Santiago 92 yaşındaki adama asılırken reddedildi.
But I struck first.
Ama ben korumaları hallettim.
I come back in, and then suddenly... inspiration struck.
Geri döndüğümde birden bire ilham beni buldu.
[Gloria Struck] I can remember when a can of pork and beans and a roll was a wonderful meal, I'm not kidding.
Hatırlayabiliyorum, konserve domuz, fasulye ve ekmek zengin bir yemekti. Şaka yapmıyorum.
[Struck] It's motorcycling history.
Bu motosiklet tarihidir.
[Struck] I mean, most of fellas today who ride, they want their women to ride.
Yani bugün sürücü olan bir çok dostum eşlerinin de motosiklet kullanmasını istiyor.
Gloria Struck, in the Motor Maids 67 years already.
Gloria Struck, 67 yıldır Motor Maids üyesiyim.
To take over Han Chi Gook's building that was originally on this site, they allied with Jiheppa and struck down Cheonggaepa.
Burada bulunan Han Chi Gook'un binasını eline geçirebilmek için Jiheppa ile iş birliği yapıp Cheonggaepa'yı devirdiler.
another great crisis befell upon them when the major May 12th earthquake struck
Başka bir felaket daha onları içerisine sürükledi. 12 Mayıs deprem faciası.
While the president struck a somewhat sarcastic tone, the vice president pulled no punches, perhaps offering a preview of the- -
Cumhurbaşkanı, alaycı bir ses tonuyla hitap ederken başkan yardımcısı istifini bozmayarak belki de...
You struck oil.
Petrolde çok iyisin.
I take it you struck out with Gianopolous?
Bunu Gianopolous'dan sille yemiş olarak kabul ediyorum.
He fired our client, so I struck back.
O bizim müşterimizi kovdu ben de ona saldırdım.
You had sex, and you struck out?
Sen çakıştın, sen de grevdeydin, öyle mi?
Yesterday he struck again.
- Dün yeniden harekete geçmiş.
Now for the pivotal middle portion of my love-struck cowboy limerick triptych.
Şimdi benim sevdalı kovboy şiirimin asıl orta bölümü üç-parçalı.
Well, it look like we both we struck out... no Riley, no cash.
Görünüşe göre her ikimiz de başarısız olduk Riley yok, para yok.
You'd struck out on your own, which you do from time to time.
Kendi başına çekip gitmiştin. Bunu bazı zamanlar yapardın.
When Minnelli was chief of the CBI, he struck a deal with F.B.I. Director Schultz.
Minnelli CBI şefiyken F.B.I. Başkanı Schultz ile bir anlaşma yapmış.
Oh, well, once I got old enough, I struck out to uncover my origins.
Yeterince büyüyünce köklerimi ortaya çıkarmak için harekete geçtim.
I struck Regina!
Regina'ya saldırdım!
Then he struck off the phone.
Sonra da telefonunu kapatmış.
But I'm guessing that the subject matter struck a nerve.
- İstersen inanma! Sanırım yazının başlığı birilerine dokunuyordu.
The city of Los Angeles is still recovering from an earthquake that struck the Hancock Park area...
Los Angeles şehri, Hancock Parkı kaynaklı depremin şokunu hâlâ atlamadı. Bir saniye izin verin.
Oh, don't tell me we struck out on the lawyer. Yeah, I'm afraid so.
- Avukata takıldığını söyleme bana!
- Ah, struck out.
- Ah, şutladılar beni.
Someone I haven't seen in 20 years, and then it struck me...
20 yıldır görmediğim birisi sayesinde kafama dank etti.
I think Tom and I struck pay dirt.
Sanırım Tom ve ben bir şeyler bulduk.
Making it hard to determine the true force with which he was struck.
Bu durum kurbana vurulan gerçek şiddeti saptamayı zorlaştırır.
So we have struck a bargain, then?
Anlaştık mı o zaman?
You struck oil.
Bir yerin çatlayacak.
We struck a deal with the Irish.
İrlandalılarla bir anlaşma yaptık.
Something struck the vertebra.
Bir şey omura vurmuş.
The facial injuries indicate that the victim struck the cliff face first.
Yüzeydeki hasarlara göre kurban uçuruma ilk olarak yüzünü vurmuş.
He was either struck three times or once.
Üç ya da tek bir darbeye maruz kaldı.
The victim was struck by a side-arm motion.
Kurban yan taraftan bir darbe aldı.
Martin Proctor struck him with a bank bag full of quarters.
Martin Proctor içi çeyreklik dolu bir çanta ile kurbana vurdu.
I'd say somewhere in the range of being eaten by a shark while being struck by lightning.
Bir yerde bu kadar para kazanırken, etrafını mutlaka sararlar.
Yeah, looks like he might have struck again.
Evet, gibi yine vurdu olabilir görünüyor.
Must've struck a vital spot... so there wasn't much bloodshed.
Hayati bir noktadan darbe almış olmalı. Bu yüzden fazla kan dökülmemiş.
I could not stand by and see him struck when he had done nothing wrong.
Adam yanlış hiçbir şey yapmamışken dayak yemesini oturup izleyemezdim.
The boy who struck you.
Sana vuran çocuk.
Are you telling me that this thing is saying that three hot chicks such as ourselves just struck out?
Yani şimdi bu şey bizim kadar seksi üç kadının hiç talibi olmadığını mı söylüyor bu?
You need to get your head on straight. If you ignore a person's feelings and take their feelings for a joke just because you can't see them with your naked eye... you're going to get struck down by lightning!
Bir insanın kalbini hafife alıp onu göremediğin için yok sayarsan seni şimşek çarpar!
It seems that I'm not going to get struck down by lightning.
Şimşek çarpmadı!
However, you and your family has just been struck by a flood of money. Congratulations.
Ancak siz bu evi satıp turnayı gözünden vurdunuz, tebrikler.
Not yet. Clearly, he struck a nerve in there.
Açıkcası, sinirlerini bozdu.
Paracelsus struck my son?
Paracelsus oğluma mı saldırdı?