Structure traducir turco
3,355 traducción paralela
This leads to the structure I told you about.
Burası da size bahsettiğim yapıya çıkıyor.
13 X-ray 13, we're Code 6 on a structure fire.
13X burası 13 yangına müdahale ediyoruz.
It disrupted his basic photonic structure, expanding it across several dimensions to the point where he could no longer control his physical form.
Temel fotonik yapısını bozarak, artık fiziksel formunun kontrolünü sağlayamayacağı çoklu boyutlardan birine yolladı.
Every once in a while you get that... that call where all hell's breaking loose and you got a structure going up with people inside.
Her defasında o çağrıyı - cehennemin kapılarının açıldığı o çağrıyı alırısın ve içinde insanların olduğu bir bina vardır.
I merely provided a structure to diffuse free information and it worked, the media center was a success.
Ben düzenli bilgi akışı sağlansın diye bir yapıyı zor oluşturdum. Bu yapı işledi, medya merkezimiz gayet sağlıklı çalışıyor.
Nobody's doubting the structure's success, but we're accused of hosting more than just reporters.
Kimsenin bu yapının işleyişi hakkında bir kuşkusu yok. Ancak gazeteciler haricinde insanları burada barındırmakla suçlanmaktayız.
I've seen similar vessels like this... With the same structure of sorts from some of the earlier dynasties.
Buna benzer taslar görmüştüm... aynı yapıya sahip olan ve soyu bu tür eski olan.
Sex should have a very strict three-act structure.
Seks müsamahasız bir şekilde üç olay üzerine kuruludur.
Bruce Lee doesn't beat him fast enough, so he goes off to rethink it all, and these tales all had the structure of myth and fantasy.
Bruce Lee onu yeteri hızlı deviremedi. O nedenle her şeyi yeniden düşündü. Efsanenin temeline dair tüm masalları.
kind of structure or vibe, so there's the Falstaff thing, with all of your friends addicted to the drunken revelry of the west, you know, so it's set on a cattle range during reconstruction.
Henry " gibi bir tür iskelet ya da his gibi yani içinde Flastaff mantığı var bütün arkadaşlarınla batının sarhoş âlemi bağımlılığı var bilirsin işte, yani yapım sırasında bir sığır otlağına kurulurum.
What you are seeing now, is the internal structure of the iron monster
Şu an demir canavarın iç yapısını görüyoruz.
Forget about structure for a minute.
Şiirin biçimini unutun.
... construction has begun replacing the original wooden support structure to meet modern safety standards.
... orijinal tahta destek yapısının modern güvenlik standartlarıyla değiştirilmesi inşasına başlandı.
He was so saturated with ink that his entire body structure was polarized!
Vücudu mürekkebe doymuş olduğundan - tüm vücut yapısı ayrıştı!
It's a delicate structure.
Bu narin bir yapıdır.
There is something about the texture and the grain structure of film that I've - personally I hold onto and it's like a comforting thing to me.
Bu filmlerin dokusu ve yapısı hakkında ve ben bunu kişisel olarak rahatlatıcı buluyorum.
We haven't fully decoded Holly's data structure.
Holly'nin veri yapısını henüz tam olarak çözebilmiş değiliz.
I need structure.
Bir yapıya ihtiyacım var.
The biochemical structure of her brain would keep on breaking down.
Beyninin biyo kimyasal yapısı, an be an iflas ediyor.
Maybe there used to be a structure here and this was a post hole.
Posta deliği gibi duruyor
They want to explore the idea of going with a fee structure as opposed to straight commission.
Normal komisyon yerine ücret sistemi ile çalisma fikrini değerlendirmek istiyorlar.
But under a fee structure, the client merely pays for the work being done, plus a negotiated one-and-a-half to 2 % profit.
Ama ücret sisteminde müşteri sadece yapılan işin bedelini ödüyor bir de pazarlığa tâbi bir kâr. O da % 0.5 ile 2 arasında bir şey.
There are few who know more about the structure of a ship's steelwork than me.
Gemilerin çelik yapısı hakkında, benden daha bilgili olan sadece birkaç kişi var.
Julia, we have to start thinking about structure. You can't build a musical by just writing songs.
Sadece şarkı yazarak müzikal oluşturamazsın.
You know, Ellis, your help is fantastic, but... I kind of need to be more alone in this space with tom around the structure.
Elis, yardım etmen muhteşem ama planlama konusunda Tom'la birlikte yalnız kalmaya ihtiyacım var.
♪ Yet just a fraction of my perpendicular ♪ ♪ With no particular linear structure ♪
Hala sadece şakulimdeki bi fraksiyon belirli bi lineer strüktür olmaksızın
How much correspondence, how much e-mails, how much faxes, how much letters, how much plane tickets, how much... All this structure is just enormous.
Çok fazla yazışma, mail, fax, mektup uçak biletleri ve diğer her şey.
Is very simple structure, you know, and the whole idea is to slow down, to slow down with your body and your mind into zero gravity if it's possible.
Basit bir şey uygulayacağız. Mümkün olduğunca yerçekimini önemsemediğiniz bir ortamda vücut ve zihnimizi yavaşlatmaya çalışacağız.
I need to have structure. I need to have the table.
Bir dekora, masaya bir şeye ihtiyacım vardı.
There are 26 violations against the structure and they're requesting that your house be bulldozed.
Tam 26 tane yapı ihlaliniz var. Ve heyet evinizin yıkılmasını talep ediyor.
Stark's bone structure appears abnormally dense. "
Ayrıca da... Stark'ın kemik yapısı olması gerekenden çok daha iriymiş.
YOU'RE THE FIRST THING SINCE ANCIENT TIMES TO HAVE YOUR MOLECULAR STRUCTURE REARRANGED INTO PURE SILVER.
Antik çağdan beri moleküler yapısı saf gümüşe dönüştürelecek ilk şey sen olacaksın.
And don't think that I forgot about Click... or when you patched me up after we went in on that alien structure.
Ayrıca Click'i veya o uzaylı binasına gittikten sonra beni yüzüstü bıraktığını unuttuğumu sanma.
Uh, there's no DNA or dental records yet, but the face structure scan and bone proportion suggest it could be Malcolm ward.
Henüz DNA ya da diş kayıtları gelmedi ama yüz ve kemik yapısına bakarak Malcolm Ward olabileceğini düşünüyorum.
One could say that for human beings the face is a structure with a high information resolution.
İnsan yüzü için, yoğun bilgi içeren bir yapı olduğunu söyleyebiliriz.
This image represents the structure of the disease.
Bu imge, hastalığın yapısını temsil eder.
If the Εmperor were tried for war crimes, the governmental structure would collapse, and a general uprising would be inevitable.
Eğer İmparator savaş suçlarından yargılanırsa, hükümet yapısı yıkılacak, ve geniş çaplı ayaklanma kaçınılmaz olacaktır.
When the Brysons lived here, they had an eyesore of a play structure right up against the property line.
Burada Bryson ailesi yaşarken rahatsız edici bir oyun anlayışı benimsemişler ve bizim alanımıza girmişlerdi.
It makes a logical image out of the data, allowing me to see the directory structure of the phone.
Mantıksal görüntüyü veriden çıkarıp, telefonun yönetildiği yapıyı görmeme izin veriyor.
You're right. We don't need any more structure.
Biçimlenmeye ihtiyacımız yok.
A little more structure in your department couldn't hurt.
Bölümünüze biraz biçim verilmesinin zararı olmaz.
Yeah, House is doing this because of his great love of structure, not because he wants us to turn on each other.
Evet. House da bunu düzeni çok sevdiği için yapıyor. Bizi birbirimize düşürmek için değil.
Well, this certainly has brought more structure to the department.
Evet, bu kesinlikle bölümü oldukça biçimlendirdi.
You need structure.
Bir temele ihtiyacın var.
There's no structure.
Düzen yok.
It gives me structure.
Bana derinlik kazandırıyor.
- He needs structure. - Mm-hmm.
Düşünmeye ihtiyacı var.
Long years of secrets here infiltrating its own structure.
Yıllarca saklanmış sırlar bu hanenin duvarlarından süzülüyor.
Let me be clear, you function within a structure...
Açıklığa kavuşturmama izin ver, bir binada çalışıyorsun...
You could use the support, especially on the story structure, and I could use the entertainment.
Desteğe ihtiyacın olabilir özellikle hikâye kısmında ve bana da biraz eğlence olur.
Closest unit is a foot patrol over by the play structure.
Onlar da yayan zaten.