English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ T ] / Tell me the truth

Tell me the truth traducir turco

3,409 traducción paralela
Tell me the truth. Hey, Mrs. D., we gotta get out of here.
Bayan D, buradan gitmemiz gerek.
But you'll have to tell me the truth.
Ama bana gerçeği söylemen gerekiyor.
Um, listen, I know you were very young, and I'll completely forgive you, just tell me the truth...
O zaman küçüktün, anlıyorum ve seni tamamıyla affediyorum.
Not if they tell me the truth.
Bana gerçeği anlatmıyorlarsa yapamazsınız.
You're gonna tell me the truth, or I'm throwing you to the wolves, so you got about five seconds to tell me.
Bana gerçeği anlatacaksın aksi halde seni kurtlara atacağım yani bana anlatmak için beş saniyen var.
Tell me the truth, do you trade on your good looks to get all your adoring donors?
Bana gerçeği söyle, iyi görünüşünü sana hayran olan bağışçılarına mı borçlusun?
Tell me the truth.
Bana doğruyu söyle.
Why didn't you just tell me the truth?
Neden sadece doğruyu söylemiyorsun ki?
Tell me the truth, are you standing on another tiny person?
Bana doğruyu söyle, başka bir cücenin üzerinde mi duruyorsun?
He'll tell me the truth.
O bana doğruyu söyler.
So it's important you tell me the truth. Now.
Bu yüzden bana gerçeği söylemen çok önemli.
Tell me the truth.
Bana gerçeği söyle.
Tell me the truth. You told me it was gonna be artistic, some simple love scene.
Bana sanatsal, bazı basit aşk sahneleri olacağını söylemiştin.
TELL ME THE TRUTH AND I WILL DO YOU NO HARM.
Bana gerçeği söyle ve sana zarar vermeyeceğim.
Listen, I want to ask you something, and I want you to tell me the truth.
Dinle, bir şey sormak istiyorum ve de gerçeği söylemeni.
What I want is for you to tell me the truth about what you did to my daughter.
Benim istediğim, kızıma gerçekten neler yaptığın konusunda gerçekleri söylemen.
So now you have to tell me the truth.
Bana şimdi gerçekleri söylemelisin.
Now, listen, all you got to do, mate, is tell me the truth.
Dinle dostum, yapman gereken tek şey bana gerçeği söylemek.
Tell me the truth.
Lukey, bana gerçeği söyle.
- Wait. Just tell me the truth.
Bana gerçeği anlat.
Tell me the truth.
Doğruyu söyle bana.
Why don't you tell me the truth?
Neden bana doğruyu anlatmıyorsun?
You wanna tell me the truth, Johnny?
Bana gerçeği anlatır mısın, Johnny?
So relax and tell me the truth
Bu yüzden rahatla ve bana gerçeği anlat.
Tell me the truth It's all over anyway
Bana gerçeği anlat. Zaten her şey bitti.
And I need to know. Tell me the truth now, Odd.
Bana gerçeği anlat.
Anna, will you tell me the truth?
Anna, bana gerçeği söyler?
I'm serious, tell me the truth right now.
Ciddiyim, bana doğruyu söyle.
You will be killed shortly, but it will be to your advantage to tell me the truth.
Yakın zamanda öldürüleceksin ama bana gerçeği söylemek senin yararına olur.
Just tell me the truth.
Doğruyu söyle.
Well, now, you're going to tell me the truth.
O zaman, şimdi bana gerçeği söyleyeceksin.
Now, you're going to tell me the truth.
Bana gerçeği anlatacaksın.
I want you to tell me the truth about this royal boy, this Joffrey.
Bana bu asil çocuk bu Joffrey hakkında gerçekleri anlatmanı istiyorum.
Whatever the truth is, tell me.
Gerçek neyse söyle bana, tamam mı?
All you have to do is give me the chance to tell the truth in open court.
Tek yapman gereken bana açık bir mahkemede gerçekleri söyleme fırsatı vermek.
And I'll tell you the whole truth, but you have to promise to help me.
Sana tüm gerçeği anlatırım ama bana yardım edeceğine söz vermelisin.
They said if I tell the truth... It's killing me too! I don't want to deal with it anymore!
Eğer doğruyu anlatırsam beni öldüreceklerini söylediler.
The company lawyer told me to speak clearly, tell the truth, and I'd have nothing to worry about.
Şirket avukatı bana açık konuşmamı, doğruyu söylememi ve endişe duymamamı söyledi.
Please tell me you were the one that decided to tell Mr. and Mrs. Gibson the truth.
Bay ve Bayan Gibson'a gerçeği söyleyenin kararı verenin tek sen olduğunu lütfen bana söyle.
If you tell me who to share the truth...
Bunu kime söylemem lazım?
He said, " Well, every time somebody asked me a question, it never dawned on me to tell the truth.
"Biri bir şey sorduğu zaman, ona doğruyu söylemem gerektiğini bilmezdim." dedi.
I've had enough this week to last a lifetime, so why don't you just tell me the fucking truth?
Ne yazık ki geçen hafta tüm ömrüme yetecek kadar yalan dinledim dolayısıyla bana o mendebur gerçeği anlatmaya ne dersin?
Including never loving me or the baby, I had to tell the cops the truth.
Ne beni ne de bebeği sevmediğini de. Polise gerçeği söylemeliydim.
To tell the truth, Take me as a disciple!
Bunu harbiden söylüyorum gözlerindeki ateş aynı babamınki gibi.
I'll tell you the God's honest truth, Johnno, the drunker I get, the more reasonable the most un-fuckin - reasonable things seem to me.
Tanrının kaçınılmaz gerçeği Johnno, söyleyeyim. Fazla sarhoş oluyorum, çünkü batırdığım şeyleri yine batırıyorum gibi geliyor.
- Tell me the truth.
- Doğruyu söyle.
And I wanted to be honest with you, tell you the truth about me, something that I should really do.
Seninleyken dürüst olmak istiyordum hakkımdaki gerçekleri sana gerçekten anlatmak istiyordum.
I'm going to have to tell that boy the truth that your father took me and you were born of sin.
Babanın beni aldığını ve senin günahtan doğduğunu o çocuğa söyleyeceğim.
You will tell it because it is the truth... and because you know how I feel about lying, how very... very unhappy it makes me.
Anlatacaksın çünkü gerçek bu. Ve ayrıca yalan konusunda nasıl hissettiğimi biliyorsun. Beni ne kadar çok mutsuz ettiğini.
I say solemnly to tell to me the truth now.
Bütün içtenliğimle bana şimdi doğruyu söylemeni istiyorum.
And et me tell you the truth,
Size gerçeği söyleyeyim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]