English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ T ] / That's impossible

That's impossible traducir turco

4,498 traducción paralela
I made it virtually impossible to hack into our company. And now, here I am, doing just that.
Şirketimize sanal olarak sızmayı imkansız bir hale getirdim ama şimdi ben sızıyorum.
But that's impossible.
Ama bu imkânsız.
I couldn't have shot that cop with it ; it's impossible.
Onunla o polise ateş edemezdim ; imkansız bu.
That's impossible.
Greta mı? Bu imkansız!
You must realize that this trip is impossible for you.
Bu yolculuğun senin için imkansız olduğunu anlamalısın.
That's impossible.
Bu imkansız.
It's impossible to see in that thing.
O kıyafetin içinden görmek imkânsız!
But that's impossible!
Ama bu imkânsız!
That's impossible, because Akiko is going to win.
İmkansız çünkü Yarışmayı Akiko kazanacak.
It's impossible for it to end up like that by just being bumped into during a fight.
Kanepenin, kavga sırasındaki itiş kakışla bu şekilde devrilmesi imkansız.
What I'm trying to say is, I'm not gonna ruin your life because it's impossible to ruin something that's already terrible.
Demem o ki, hayatını karartmayacağım. Zaten berbat olan bir şeyi bozamam.
No, that's impossible.
Hayır, bu imkansız.
- got real creative, Finch. - That's impossible.
-... makinen çok yaratıcı olmaya başladı Finch.
That's impossible.
Bu imkânsız.
No, that's impossible.
Hayır, bu imkânsız.
Listen, the choice you're giving me between you and her, that's impossible.
F15. Beni ikiniz arasında tercih yapmaya zorlaman, imkansız.
Something tells me that's gonna be impossible.
İçimden bir ses bu mümkün olacak.
There were so few cows, trees and leaves that these figures were impossible to reach
Çok az sığır, aç ve yaprak olduğundan bu rakamlara ulaşmak imkânsızdı.
No, no, that's impossible.
Hayır, olamaz. Bu imkansız.
And I need them now. - But that's impossible.
Böyle bir şey mümkün değil.
- That's impossible
- Bu imkansız
No, that's impossible.
İmkansız.
That's impossible.
- Bu imkansız.
That's impossible.
İmkansız.
That's fucking impossible!
Olamaz amına koyayım!
That's impossible.
- Mümkün değil.
That's... that's impossible.
Bu imkânsız.
That's impossible.
- Bu imkânsız.
That's impossible, I went to the Hospital in Bethlehem.
Bu mümkün değil. Beytüllahim'deki hastaneye gittim.
- That's impossible.
- Bu imkansız.
That's impossible!
İmkânsız!
No, no, that's... that's impossible.
Olmaz, imkansız.
- That's impossible.
- İmkansız.
That's impossible.
Bu mümkün değil.
No, that's always been impossible... because that would require respect for me or what I do.
Hayır, bu imkansız çünkü bunun için bana ya da yaptığım işe saygı duyulması gerekir.
Oh... Oh, that's impossible!
Bu imkansız!
That's impossible...
İmkansız.
No, that's impossible.
- Hayır, bulması imkânsız.
I think that sex is an unfixed, amorphous phenomena that's impossible to define, or study.
Bence seks bir çözülmemiş bir şeydir, biçimsiz olgulardır. Tanımlamak veya öğrenmek imkansızdır
I'm afraid that's going to be impossible.
korkarım ki bu imkansız.
But that's impossible!
Ama bu imkansız!
I hope you're not telling me that this is impossible, Michael, because failure is not an option here.
Umarım sen bana bunun mümkün olmadığını söylemeye çalışmıyorsundur, Michael, çünkü başarısızlık burada bir seçenek değil.
That's impossible. You won't receive it until November 1st.
Bu imkansız. 1 Kasım'dan önce alamazsın.
That will be impossible for a boor who amuses himself by making dogs of humans.
İnsanları sırf eğlencesine köpeği yapan bir hödük bu dediğini başaramaz.
I'm sure he was advised to demonstrate that due to his wrongful termination here, it's now impossible for him to get work elsewhere.
Ona, burada işten haksız yere çıkarılması sebebiyle başka bir yerde çalışamayacağını ispat etmesinin söylendiğine eminim.
I read that it was impossible to cross the bridge because there was so much blood.
O kadar çok kan akmış ki köprüden geçmek imkansızmış diye okudum.
That's impossible.
Mümkün değil.
well, I've tried that and a Iot of people have tried it, it's impossible.
Bunu ben de denedim, birçok kişi de denedi ama bu imkansız.
That's impossible!
Bu imkânsız!
- No, Signe, that's impossible.
- Hayır, Signe bu imkansız.
That's... That's impossible.
Bu imkânsız.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]