The mirror traducir turco
4,739 traducción paralela
And right at the edge of the mirror, I can see both things at once.
Ve aynanın kenarından, ikisini de tek seferde görebiliyorum.
And at that point, when it's exactly the same colour, the edge of the mirror will disappear.
Ve o noktada, tamamen aynı renk olduğunda, aynanın kenarı kaybolacak.
Right on the forehead, you can see that they match, because you can't really see the edge of the mirror.
Tam alın hizasında, birbirine uyduğunu görüyorsun, çünkü aynanın kenarını göremiyorsun.
I may evolve into doing it more systematically, but... No matter what I've tried, if I just spend enough time comparing the mirror to the canvas and stirring the paint around, it ends up looking like a photograph.
Daha sistematik bir şekilde geliştirebilirdim, ama... denesem bile önemi yok, tuval ile aynayı karşılaştırarak yeteri kadar zaman geçirsem bile boya etrafa bulaşıyor, ve sonunda bir fotoğrafa benziyor.
He takes his canvas, and, the secret ingredient, the mirror.
Tuvali aır, ve gizli içerik, ayna.
He positions the mirror here.
Aynayı buraya koyar.
- Using the mirror.
- Aynayı kullanarak.
Now right at the edge of the mirror, where you see both images, you can do a direct comparison of the tone.
Şimdi, aynanın hemen kenarında, her iki görüntüyü gördüğünüz yerde, tonları karşılaştırabilirsiniz.
And your eye can instantly see, because they're together, can see any contrast, and the edge of the mirror basically disappears.
Ve gözünüz hemen görebilir, çünkü onlar birliktedir, zıtlığı görebilirsin, ve aynanın kenarı tamamen kaybolur.
By tilting the mirror around, he could see any part of the room he needed to paint.
Aynayı oynatarak, odada boyayacağı her yeri görebiliyordu.
And since I can see that, and since my rule is "paint what you see in the mirror," if I want to get that kind of detail, I'm gonna have to sort of make like the harpsichord here and just go for the detail.
Ve bunu görebildiğim için, ve kuralımın "aynada ne görüyorsan onu boya" olduğu için bu tür bir detayı elde etmek istiyorsam, bir tür klavsen yapacaktım sadece detayı yakalamak için.
You have to get up every morning and look at yourself in the mirror. And you ask yourself, am I the person I was a year ago?
Her sabah kalkınca aynada kendinize bakarsınız ve kendinize sorarsınız ben bir yıl öncekiyle aynı insan mıyım?
Princess, don't look at the mirror all the time
Prenses, hep aynaya bakıp durma.
Look at the mirror more often
Aynaya daha sık bak.
Look at the mirror
Aynaya bak hele.
Rehearsing every night in the mirror, picturing the jury in their underwear, all the old tricks.
Her gece ayna karsisinda prova yapardim juriyi ic camasirlariyla hayal ederdim iste eski numaralar.
And then you have to live with those lies eating away at you month after month, year after year, until one day you're gonna look in the mirror and you won't even recognize yourself.
Tüm bu yalanlarla hayat boyu yaşamak zorunda kalacaksın. Bu yalanlar seni aydan aya yıldan yıla yiyip bitirecek..... ta ki aynaya bir gün bakıp kendini tanıyamayana kadar.
- Just... just to say it into the mirror?
- Sadece aynaya mı söyleyeceğim?
You need to look in the mirror.
Aynaya bakmalısın.
And you wouldn't be able to look at yourself in the mirror.
Aynada kendine bakamayacaksın.
Because you get one shot at this game, Dean, and when you look in the mirror, you want the guy looking back at you to be his own man.
Çünkü bu oyunda tek bir hakkın var Dean ve aynaya baktığında geriye dönüp kendini olan adamı görmelisin.
I see it in my own eyes when I look at the mirror.
Çünkü aynaya baktığım zaman aynısını kendi gözlerimle görüyorum.
You know, sometimes when I get out of the shower, I look in the mirror and I cry. You know why?
Bazen duştan çıkınca aynaya bakıp ağlarım.
- Mitt Sniff, The Mirror.
- Mitt Sniff, The Mirror.
And neither one of us likes looking at ourselves in the mirror.
Ama ikimiz de aynadaki görüntümüzden hoşnut değiliz.
Have you looked in the mirror lately, horse face?
Yakın zamanda aynaya baktın mı, at suratlı?
Have you looked in the mirror lately, horse-face?
Son zamanlarda aynayı baktın mı at suratlı?
Now, I can only assume you weren't looking where you were going because you clearly weren't looking in the mirror when you got dressed this morning. Uh, how dare you?
Şu anda senin nereye gittiğine bakmadığını farz edebilirim çünkü belli ki bu sabah giyinirken aynaya bakmamışsın.
Elena, I saw my reflection in the mirror today.
Elena, bugün aynada kendimi gördüm.
And when he woke up, The kid looked in the mirror And realized that he had changed into...
Ve o uyandığındığında çocuk aynaya baktı ve dönüştüğünü fark etti... buna!
Because it's what I see when I look in the mirror.
Çünkü aynaya baktığımda kendimde bunları görüyorum.
I feel so guilty I can't even look in the mirror.
Kendimi o kadar suçlu hissediyorum ki aynada yüzüme bakamıyorum.
I'm trying to reach the mirror. I got something in my eye.
- Aynaya ulaşmaya çalışıyorum, gözüme bir şey kaçtı.
I guess you don't see yourself in the mirror often
Sanırım aynaya sık bakmıyorsun.
I have seen it in the mirror.
Aynada görmüştüm.
I mean, how do you wake up to that staring back at you in the mirror every morning?
Ne bileyim, her sabah uyanıp aynaya bakmaya nasıl dayanabiliyorsun bu suratla?
- It means that when this is over I want you to be able to look at yourselves in the mirror.
- Bu şu demek bunlar sona erdiğinde, aynaya bakabilecek yüzümüz olsun istiyorum.
But to show the actual mirror painting process, we're using a photograph here.
Ama ayna kullanarak boyamayı göstermek için, biz burada bir fotoğraf kullanacağız.
Would Tim's mirror work well enough to paint The Music Lesson, in full colour, in natural light?
Renkli olarak Müzik Dersi tablosunu yapmak için Tim'in aynası doğal ışıkta, işe yarayacak mıydı?
He held a mirror against the wall where the image was being projected.
Aynayı görüntünün yansıdığı duvara karşı tuttu.
Then he realised if he just replaced the flat mirror with a concave mirror, like a shaving mirror, he could make the bright circle much larger.
Sonra düz ayna yerine iç bükey ayna kullanması gerektiğini farketti traş aynası gibi, böylece parlak daireyi daha büyütebilecekti.
The back wall is a concave mirror.
Arka duvara iç bikey ayna kondu.
The FBI couldn't find its nose in a mirror.
FBI aynada burnunun ucunu bile göremez.
Last month, I was running errands for Peri, and I kept seeing the same brown sedan in the review mirror.
Geçen ay Peri'nin bir takım işlerini hallederken dikiz aynamda sürekli olarak aynı... -... kahverengi sedanı görmüştüm. - Takip mi ediliyordun?
What do you mean crap? Do you not notice the universe trying to mirror my love for Amara by bringing our doppelgangers together?
Evren benim Amara'ya olan aşkıma karşı görsel ikizlerimizi bir araya getirerek dengelemeye çalışıyor, görmüyor musun?
Okay,'cause the... 'cause the last thing I remember is you looking in a mirror saying,
Pekala, benim hatırladığım en son şey ise senin aynaya bakıp,
I tried to look at it in the bathroom mirror, but I had to jump up higher than the sink and I'm not in the air long enough to get a good look.
Banyodaki aynaya bakmaya çalıştım ama lavabodan yükseğe zıplamak zorundaydım ve düzgün bir şekilde bakmak için havada yeterince uzun kalamıyorum.
I only dusted the places that a person would touch, and then I realized that if someone's going to adjust the seat lever, which they did, they would probably also adjust the rearview mirror.
Sadece bir insanın dokunacağı yerleri araştırmıştım. Sonra fark ettim ki, sürücü koltuk seviyesini değiştirdiyse dikiz aynasının ayarını da değiştirmiş olmalı.
We got your thumbprint on the rearview mirror of that vehicle.
Baş parmak izini aracın dikiz aynasında bulduk.
The power to hold a mirror to your subject, to glimpse uncompromising truths, illusions... it is extraordinary.
Dünyaya bir ayna tutma gücü gerçekliğin izlerine, yansımalarına göz atmak olağanüstü bir şey.
I'm thinking about how one could use the fact that a rapidly rotating mirror turns virtual photons into real ones as a method of observing dark energy.
Hızlıca dönen bir aynanın, sanal fotonları gerçeğe dönüştürmesi bilgisinin kara enerji gözlemleme metodu olarak nasıl kullanılabileceğini düşünüyorum.
mirror 153
mirror on the wall 18
mirrors 40
the mentalist 91
the more the merrier 116
the message 46
the moon 186
the middle east 33
the merrier 49
the man 273
mirror on the wall 18
mirrors 40
the mentalist 91
the more the merrier 116
the message 46
the moon 186
the middle east 33
the merrier 49
the man 273
the mask 38
the music 166
the money 459
the money's gone 37
the moment of truth 36
the money's good 16
the men 76
the more i think about it 71
the man himself 21
the maid 51
the music 166
the money 459
the money's gone 37
the moment of truth 36
the money's good 16
the men 76
the more i think about it 71
the man himself 21
the maid 51
the mother 105
the mall 39
the movie 102
the map 56
the more 64
the master 100
the manager 72
the music box 16
the military 42
the murder weapon 51
the mall 39
the movie 102
the map 56
the more 64
the master 100
the manager 72
the music box 16
the military 42
the murder weapon 51