The phone traducir turco
39,264 traducción paralela
Severide. Officer Crawford at CPD is on the phone for you.
Severide, CPD'den Memur Crawford telefonda.
- Uh, I just got off the phone with Crawford over at CPD
- CPD'den Crawford'la telefonda görüşüyordum.
Okay. So that's the phone.
Tamam, işte bu telefon.
I'm on the phone with the hospital now, sir.
- Hastaneyle telefondayım.
So, I just got off the phone with Governor Baylin of Missouri.
Biraz önce Missouri Valisi Baylin'le konuştum.
Just got off the phone with Garcia.
Garcia'yla konuştum.
Put Romina on the phone.
Telefonu Romina'ya ver.
- Then get him on the phone.
- Öyleyse onu telefona ver.
He forgets that sometimes people are around when he's talking on the phone.
Telefonla konuşurken etrafında insanların olduğunu unutuyor. - Nereye gideceğinizi biliyor musun?
I obtained a warrant for Parks'cellphone records and discovered the phone was still being used.
Parks'ın cep telefonu kayıtları için yetki aldım ve telefonun hala kullanıldığını öğrendim.
Just talk on the phone.
- Telefonda konuşsana.
I hate talking on the phone, Winston.
- Telefonda konuşmaktan nefret ediyorum, Winston.
Yes, I made equipment for Carl Brubaker, we talked on the phone, but we never met face to face.
Evet, Carl Brubaker için ekipman yaptım, telefonda konuştuk ama yüz yüze görüşmedik.
Just go in, use the phone, come back. Okay.
İçeri git, telefon et ve geri gel.
- Oh, it's the phone.
- Telefon çalıyor.
- Now I don't need the phone.
- Artık telefona ihtiyacım yok.
If you put your phone in the phone holder in front of the gear lever and then accelerate, it shoots under the seat.
Telefonunu vites kolunun önündeki telefon gözüne koyup gaza basarsan telefonun koltuğun altına fırlıyor.
Are you kidding? Look at the phone lines.
elefon hatlarına baksana.
- Yeah, they just think you're on the phone.
- Telefonda konuştuğunu sanıyorlardır.
Oh, and when you get her on the phone, tell her I'm only interested in doing heavy drama.
Oh, onunla telefonlaştığında, sadece dramalarda oynamayı tercih ettiğimi söyle.
Pick up the phone.
Telefonu aç lütfen.
Wait a minute, I called at that very moment and you actually answered the phone?
Bir dakika, ben o sırada seni ararken, sen de telefonu mu açtın?
We-We spoke on the phone.
- Telefonda konuşmuştuk.
I assume it's not the structural issue that you mentioned on the phone.
- Tahminim meselenin telefonda bahsettiğiniz yapısal sorun olmadığı yönünde.
I hope it was more clever and kind, and I keep thinking, is that what we're supposed to learn from this, like every time you get off the phone with someone, you should say something clever and connected?
Sonra da düşündüm, bu konudan çıkacak ders telefonu her kapatışında konuyla ilgili zekice bir şey söylemek gerektiği mi?
And, you know, I'm pretty good with the salutations and the signing off, but I cannot think of something meaningful to say every time I get off the phone with someone.
Selamlar ve vedalarda iyi olduğumu biliyorsun, ama telefonu hep anlamlı bir sözle kapatmak aklıma gelmez.
Just give me the phone.
Telefonu versene.
And then I was on the phone with my mom, and she was going on and on about how I'd never make a living as a playwright, and because our only other topic of conversation is my love life,
ve sonra annemle telefondayken, sohbetimiz oyun yazarlığıyla yaşamımı nasıl sürdüreceğimdi çünkü daha önceki konuşmalarımız hep hayatımdaki adamlar hakkındaydı,
[agent over phone] The director really likes you for this, but, you know, the network execs and everybody in LA really don't know you that well, so I'm just trying to figure out
Yönetmen bu is için seni çok istiyor. Ama kanal yöneticileri ve Los Angeles'takiler seni pek tanimiyor.
- [cell phone vibrates]... we have the plans up on the wall here.
Planlar da su duvarda asili.
Why don't, uh... Why don't we set up a phone call, like, in the next, like, you know, say, like, next week sometime?
Haftaya bir telefon görüşmesi ayarlayalım mı?
- [cell phone chimes] - Well, do you wanna, uh... You wanna come take part in the conversation?
Yanımıza gelip konuşmaya katılmak ister misin?
The kid whose phone isn't here is Kyle Ecklund.
Burada telefonu olmayan çocuk Kyle Ecklund. Şüphelimiz o.
Keen, get on the damn phone and figure out why.
Keen, ara ve nedenini öğren.
I found... this burner phone, and I had the cell carrier triangulate its location to this apartment building in Oak Hill.
Servis sağlayıcısının konum belirlemesini sağladım ve Oak Hill'deki şu apartman dairesine yönlendirdi.
On the day following the murder, several calls were placed on Parks'phone to a Montclair cellphone number.
Ertesi gün, Parks'ın telefonuna, Montclair'den olan birkaç çağrı geldi.
Next thing I knew, I was saying the words "phone" and "sex" and now she expects phone sex.
Sonra bir baktım, "telefon" ve "seks" kelimelerini söylüyorum ve şimdi benden telefon seksi yapmamı bekliyor.
Hi, this is Raquel's phone, leave a message after the tone.
Selam, Raquel'i aradınız. Bip sesinden sonra mesaj bırakın.
He does in fact live in the city, and the GPS on Gabriel's phone has been consistently there for the last month.
Gerçekten şehirde yaşıyor ve Gabriel'ın telefonunun GPS'ine bakılırsa bir aydır oradaymış.
Which reminds me, I need to set an alarm on my phone for the Super Fun Guy Halloween Special.
Ki bu da bana telefonuma Süper Eğlenceli Adam Cadılar Gecesi Özel için bir alarm kurmam gerektiğini hatırlattı.
I've patched your comms into the speaker phone, and he's all the way back in the kitchen.
Hayır. Telsizlerinizi hoparlöre bağladım ve kendisi arkada mutfakta.
But first hold this phone to the alarm.
- Ama önce bu telefonu alarma tut.
Hey, Happy. I'm calling you on your cell phone, so Paige can't hear us on the party line.
Selam Happy, Paige bizi ortak hattan duymasın diye seni cep telefonundan arıyorum.
Look, if I took her into that ER and one idiot with a cell phone ID'd me, her face would have been all over the internet.
Acile götürseydim ve bir salak telefonla beni çekseydi yüzü tüm internette olurdu.
- The bat sat-phone.
- Sopa oturdu telefonu.
I had my brother's phone at the time.
O sıra kardeşimin telefonu bendeydi.
Off-the-shelf components, electric detonator, cell phone trigger.
Hazır malzemeler, elektrikli fünye, cep telefonu düzeneği.
Who do you think was on the other end of that phone?
Telefonun diğer ucunda kim vardı sanıyorsun?
would you rather have your cell phone, or the woman you love?
Telefonun mu yoksa sevdiğin kadın mı?
I've got a phone book on the front seat, which, coincidentally, I've also read.
Ön koltuktaki telefon rehberini de tesadüfen okumuş oldum.
That's why the phone's there.
- O yüzden telefon orada.
the phone rang 17
the phone rings 24
the phone's ringing 18
phone 520
phones 82
phone sex 18
phone ringing 593
phone number 59
phone home 34
phone calls 94
the phone rings 24
the phone's ringing 18
phone 520
phones 82
phone sex 18
phone ringing 593
phone number 59
phone home 34
phone calls 94
phone rings 688
phone numbers 40
phone buzzing 56
phone call 92
phone for you 24
phone call for you 29
phone buzzes 47
phone dialing 19
phone chimes 158
phone beeps 230
phone numbers 40
phone buzzing 56
phone call 92
phone for you 24
phone call for you 29
phone buzzes 47
phone dialing 19
phone chimes 158
phone beeps 230