Then don't be traducir turco
1,110 traducción paralela
Well, if you don't want to be like them, then what's the problem?
Eğer onlar gibi olmak istemiyorsan Peki, o zaman sorun nedir?
- Then don't be.
- Öyleyse sokma.
I don't know where I'll be then, Rock, but I'll know about it and I'll be happy. "
O zaman nerede olurum bilmem Rock ama haberini alırım ve mutlu olurum. "
Gee, I'd like to do that but I don't have the money to buy a new car. And, of course, if I lied then that would be cheating.
Vay canına, ben de yapmak isterim bunu ama yeni bir araba alacak param yok ve eğer yalan söylersem, bu sahtekarlık olur.
Why don't you tell me, then you can be sure I know.
Neden sen söylemiyorsun, böylece bilip bilmediğimden emin olabilirsin.
I don't want to be a wife and then worry about when I'm gonna fit in the other stuff.
Önce bir eş olup, işleri ona göre uydurma endişe duymak istemiyorum.
Then there's the private person, who can be pretty difficult to deal with if you don't know how to handle the situation.
Bir de durumu nasıl idare edeceğini bilmezsen anlaşılması oldukça zor olan... özel hayatı içindeki insan var.
They said if I don't turn something in... then they're going to stick me back in Remedial... which I'm just, you know, not in the mood... to be treated like dirt.
Ben uzatma aldım.Eğer bir şeyler yapmazsam beni.. .. Remedial'a geri göndereceklerini söylediler... Ben sadece, bilirsin, böyle tehdit edilme..... havamda değilim.
And if I don't get those medical supplies then the entire colonization schedule could be set back by at least... Listen to me!
Eğer o malzemeleri alamazsak kolonideki tüm planlamalar gecikebilir...
If your memory and these prison records don't agree then one of them must be wrong- - either the records, or...
Hafızanla kayıtlar birbirini tutmuyorsa birinden biri yanlıştır. Ya kayıtlar ya da...
dd Don't mean to be indelicate dd dd But I don't want your etiquette dd dd If you think I'm just too crass dd dd Then you can kiss my sassafras dd
Zamanı geldi artık! Ayışığı neredeyse şaraplara dokundu sayılır!
'Cause up until then, I don't know, I thought... that you'd always be here for me, you know.
O zamana kadar bana hep destek olursun diye düşünüyordum. Anlıyor musun?
I don't love her the way she needs to be loved and I don't even see a future for us, but then I look at my little boy sitting across from me, and I think I'd suffer any torture to be with him for all the minutes of his life.
.. bizim için bir gelecek bile görmüyorum, ama sonra karşımda oturan.. .. oğluma bakıyorum, ve onunla hayatının her anında birlikte olmak için.. .. her nevi işkenceye katlanabileceğimi düşünüyorum.
And then, I don't know, then you'd pull me really close to you so that so that I'd be pressed up right against you.
Sonra, bilirsin işte beni, vücüduna yapıştırana kadar kendine doğru çekerdin.
Why don't you just go get dressed then you'll be on your way.
Paolo, şimdi sen herkesi gördün ve onlar da seni gördü.
Then how much longer do you think it'll be before she figures out you've been lying to her. I'm gonna tell her..., don't worry.
O zaman yalan söylediğini anlamasının ne kadar süreceğini düşünüyorsun?
Well then, in that case, I don't know if you would be interested in this.
O kadar yoğunsan, belki söyleyeceğim şeyle ilgilenmezsin.
Well, fine, then why don't you all figure this shit out... because all I seem to be doing is fucking everything up.
Tamam. O zaman siz bu bokluğa bir çare bulun çünkü her şey bok yoluna gittiğini gösteriyor.
It'd be better if you were 24 now, then you'd be 26, but we don't choose these things.
O zaman 26 yaşında olsan çok daha iyi olurdu ama. Bu seçimleri biz yapamayız.
Then show them you don't need to be there, Hank.
O zaman onlara orada olmanın artık gerekmediğini göster, Hank.
You just think you're not gonna be so scared, and you're sitting there, you don't know what's gonna happen, and then all of a sudden something happens inside you, right?
- İnsan öyle çok fazla korkacağımı düşünmüyor. Orada oturuyorsun, ne olacağını bilmiyorsun ve birden bire içinde garip bir şeyler oluyor.
If you don't, well, then God be with you because nobody else on this Earth will be.
Yapmazsan Tanrı yardımcın olsun çünkü başka hiçkimse olmayacak.
Because if you don't, then in five minutes... I will be the only person at this table still standing.
Çünkü konuşmazsanız, beş dakika sonra bu masadakilerden ayakta kalan tek kişi ben olacağım.
Oh, well, this is a match made in heaven then, isn't it? ! Oh, don't be offended.
İnanın bu size hakaret değil.
You don't like me to be dull, and then you don't like it when I go out and enjoy myself. Stop it.
Hem hareketli ve canlı ol dersin hem de biraz dışarı çıkıp eğlenince şikayet edersin.
I know how difficult your situation must be until then, but, please, don't make matters worse.
Ama bu arada senin durumunun ne kadar zor olduğunu biliyorum. Lütfen işleri daha da kötüleştirme.
If it was your fault, then you don't deserve to be on my team.
Bu eğer senin suçunsa ekibimde olmayı hak etmiyorsun.
Then for the love of God... ... don't be a detective.
O halde Allah rızası için tahkikata geçme.
And if I don't, then I'll be risking all those lives...
Amacımın kolay olmadığının farkına vardım.
If you can't do the job, then you don't need to be here.
Eğer bu işi yapamıyorsan, burada olmaman lazım.
And if I don't do it now, I may never do it, and then I will be lost.
Şimdi yapmazsam bir daha asla yapamayabilirim ve kaybolurum.
Because you don't want to be doing something and then look up, right?
Çünkü birşey yaparken yukarıya bakıp ta..?
If you don't tell him, soon he'll be married, then you'll hate yourself.
Eğer söylemezsen, yakında evlenecek sen de kendinden nefret edeceksin.
I don't date because all that ever comes of it, is I get to know the guy, maybe even like the guy, only then to be disappointed in bed.
Biliyorsun değil mi? Evet. Tamam.
If I don't stop, we could all start getting rich and then I'll never be able to stop.
Yakında durmazsam, zengin olmaya başlarız ve sonra hiç duramam.
If you don't want to spill your coffee then you shouldn't be driving with it!
Kahvenizin dökülmesini istemiyorsanız, kullanmayın.
If you don't, then the entire experiment, and its subjects will be terminated.
Eğer yapmazsan, bu deney ve denekleri yok edilecek.
I won't look at you, Hank, but if you don't do it... then I'm gonna do it, and then we're gonna both gonna be fucked, aren't we?
Sana bakmıyorum Hank, ama eğer bunu sen yapmazsan o zaman ben yapacağım ve o zaman ikimiz de boku yiyeceğiz öyle değil mi?
Then I thought I don't always have to be the one who's watching them leave.
Ben her zaman, gidişlerini izleyen kişi oluyordum.
Just gotta hope they don't jam our com link, and then we should be all set.
Umarım bağlantımızı engellemezler de sorun yaşamayız.
Don't be shy. Alright, then I'll take it.
Arttırıyor musunuz efendim?
Don't call her that... because we're going to get back together... and then there will be weirdness between you and me... so just watch it.
Onun için böyle şeyler söyleme çünkü yeniden bir araya geleceğiz ve sonra seninle benim aramda tuhaflık olacak. Bu yüzden dikkatli ol.
- Don't be where I am then!
- Benim olduğum yerde durma o zaman!
I wanna be her friend, but then again, I don't.
Onun arkadaşı olmak istiyorum. Fakat tekrar, bilmiyorum.
Maybe I don't have a chance at winning but if I could take just one vote away from you and make you know how it feels to be a loser then this is all worthwhile.
Ama oylarından bir tanesini çalsam, sana kaybetme hissini yaşatabilsem... bütün bunlara değecektir.
You don't need to be here, then.
O zaman burada olmana gerek yok.
- Well I don't know Eric. If you did that, then the floors would be bare.
Bilmem ki Eric, eğer öyle yaparsanız yerler çıplak kalır.
Listen, man, if you don't want to be my lab partner anymore... then I'll understand.
Eğer laboratuvar partnerim olmak istemiyorsan... bunu anlarım.
If your enemies know where you are, then don't be there.
Eğer düşmanın nerede olduğunu biliyorsa, öyleyse orada durma.
Then again, it's the sort of condition that could be made worse by worrying about it, so don't worry about it.
Ayrıca bu dert edilince daha da kötüye gidecek olan bir durum. Oyüzden dert etme.
Then don't be the usual therapist.
Daha sonra sıradan bir terapist olma.
then don't 282
then don't go 17
then don't do it 28
don't be silly 1150
don't be 1026
don't be a stranger 86
don't be late 287
don't be a pussy 41
don't be so hard on yourself 105
don't be sad 190
then don't go 17
then don't do it 28
don't be silly 1150
don't be 1026
don't be a stranger 86
don't be late 287
don't be a pussy 41
don't be so hard on yourself 105
don't be sad 190
don't be shy 514
don't beat yourself up 132
don't be afraid 1221
don't be sorry 259
don't be embarrassed 84
don't be upset 117
don't be stupid 631
don't be like this 81
don't be such a pussy 16
don't be angry 160
don't beat yourself up 132
don't be afraid 1221
don't be sorry 259
don't be embarrassed 84
don't be upset 117
don't be stupid 631
don't be like this 81
don't be such a pussy 16
don't be angry 160