Through you traducir turco
43,579 traducción paralela
Okay, look, I understand that you're going through your own process or whatever, but I'm worried about you, man.
Bak, kendine göre bir süreçten geçtiğini anlıyorum ama senin için endişeleniyorum.
I wonder what'll be the first thing that drifts through your mind when you look back on this evening?
Merak ediyorum, bu geceye dönüp baktığında aklından çıkıp gidecek ilk şey ne olacak acaba?
I'm not getting any better! Can't you get that through your fuckin'skull?
Kalın kafana girmiyor mu bu?
Can't you get that through your fucking skull?
Kalın kafana girmiyor mu bu?
You had a plane come right through your office window.
Ofisinizin camından uçak girdi.
Can't you get that through your fucking skull?
Lanet kafan buna basmıyor mu?
Can't you get that through your fucking skull?
Bunu kafatasının içine atar mısın?
I can help you through this.
Bunu atlatmana yardım edebilirim.
I know it's been a few weeks, but you seem like the type of kid to follow through on a promise.
Birkaç hafta oldu ama ama sözünü tutacak bir çocuğa benziyorsun.
I'm not going to say I understand just what you're going through, but if you talk to me... I'll try.
Neler yaşadığını anladığımı söylemeyeceğim ama benimle konuşursan denerim.
That you can see through to what leftovers are inside from the night before
Şeffaftır, görülür Önceki geceden kalan artıklar
You threw rocks through Tyler's window.
Tyler'ın camına taş attınız.
You've got to swing the bat through the strike zone and knock it out.
Sopayı vuruş bölgesine doğru savurup topu yollaman lazım.
And it's not that I don't have sympathy for these parents, kiddo, but you didn't have anything to do with this, and shouldn't have to be put through it.
Acılı anne babayı anlıyorum ama senin bu konuyla bir ilgin yoktu. Bunları yaşamamalısın.
But... are you sure you want to sit through these?
Bu yeminli ifadeleri dinlemek istediğinden emin misin?
I told you I'd see you through this.
Bu dönemde sana göz kulak olacağımı söylemiştim.
Shut the fuck up in there or I will shoot you through this trunk.
Kapa çeneni oraya. Yoksa seni bu gövdeden vuracağım.
Then you know they rule through violence and fear.
O hâlde istediklerini şiddet ve korku saçarak yaptırdıklarını biliyorsunuz.
Then you take the top loop, bring it down, up, and back through, then...
Üst büklümü alıp aşağıya indireceksin, sonra yukarı sonra geriye, sonra da...
I bet you anything they watch all the unemployed governors and bankrupt trawlermen that pass through.
Her şeyine bahse varım ki tüm işsiz valileri ve iflas etmiş teknecileri izliyorlardır.
I'm through following you down a path only you seem able to see.
Sadece görebileceğin bir yolu takip edeceğim.
Or if despite all they had been through, despite the anger and the blood and the betrayal and all he'd done to her and she to him, despite what I or you or what anybody else might think of it,
Ya da yaşadıkları onca şeye rağmen.. .. öfkeye rağmen, kan ve ihanete rağmen.. .. ve birbirlerine yaptıklarına rağmen..
So, I understand and completely empathize with what you're going through.
Yaşadıklarını inan bana çok iyi anlıyorum.
I'm through following you down a path only you seem able to see.
Her dediğini yapmaktan bıktım usandım artık.
You're going through this because your daughter died.
Bu işin peşindesin çünkü kız kardeşin öldü.
Well, sometimes at the airport, when you go through the detector, the metal detector, or the radiographic scan, you get selected for additional screening, a pat down.
Şey, bazen havaalanında dedektörden geçtiğinizde, metal dedektörü veya radyoaktif taramadan sonra, ek tarama için seçilip ellerle aranırsınız.
I win, you come with me and Mister Wednesday, you'll still take your shot when we're through.
Kazanırsam, Bay Çarşamba ve benimle birlikte gelirsin işimiz bitince yine bir vuruş hakkın olur.
Can you hear me through the mask? Yeah.
- Maskenin içinden beni duyuyor musun?
Not if you think about everything he's been through.
Eğer yaşadığı her şeyi göz önünde bulundurursan pekte öyle sayılmaz.
You threaten, you have to be ready to follow through.
Tehdit ederseniz, arkasını getirmeye de hazırlıklı olmalısınız.
You know, when I came back, I went through a lot of heavy shit.
Ben geri döndüğümde, çok ağır şeyler yaşadım ve...
I'm so sorry you had to go through that.
Sana bunları yaşattığım için çok üzgünüm.
C-Can you, uh, put me through to the President-elect?
Seçilmiş Başkan'ı bağlayabilir misiniz?
What you go through, every parent goes through.
Yaşadığın şeyi her ebeveyn yaşıyor.
As long as you go through proper channels at justice, the national security division.
Adalet Bakanlığı'nda, Ulusal Güvenlik bölümünde doğru kanallardan gittiğimiz sürece.
My deposition... you want to know why I didn't go through with it.
Neden ifade vermediğimi öğrenmek istiyorsunuz.
If glass is made from sand, how come you can see through it?
Cam kumdan yapılıyorsa arkasını nasıl görebiliyoruz?
You're going to thread the balloon through the catheter into my arm.
Koluma katater aracılığıyla balon yerleştireceksin.
Really. I can't imagine what you've been through, Dr. Kinney.
Neler yaşadığınızı tahmin bile edemiyorum Dr. Kinney.
Look, uh... you have been amazing to me through my entire illness.
Dinle. Hastalığım süresince bana çok iyi davrandın.
I spent hours talking you through what I'm doing down here.
Sana burada ne yaptığımı saatlerce anlattım.
You looked through my photos.
Fotoğraflarıma baktın.
You'll need to have it removed before you go through.
Gitmeden önce bunu kaldırman lazım.
I think you gotta see it through, John.
Bence bunları görüp geçirmelisin, John.
I'm really sorry I put you through that.
Seni de buna maruz bıraktığım için kusura bakma cidden.
He'll talk you through this whole shit show.
Şu saçma programdan konuşup durur.
You can't launch without going through the Fisher Protocol.
Balıkçı Protokolü olmadan ateşleyemezsiniz.
Well, it sounds like you two have really thought this through.
İkiniz bunu iyice düşünmüşsünüz anlaşılan...
You sending me those things is what got me through Hellfire and Damnation.
Beni kötülüklerden korumak için mi o şeyleri gönderiyordun?
Kimmy, this man put you through hell... cheating on you or whatever.
Ok şeklinde. Kimmy, bu adam sana eziyet etti. Seni aldattı ya da her neyse.
- Don't you worry, I promise I am going to push that through, even if I have to haul that committee into chambers myself.
- Endişelenme, namlunun ucuna gelsem de.. ... kendimi kabul ettireceğime söz veriyorum.
you know 156049
you know what 23733
you see 13602
you will be 199
you got this 563
young 1055
you got it 4932
youtube 39
you can do it 1412
you suck 398
you know what 23733
you see 13602
you will be 199
you got this 563
young 1055
you got it 4932
youtube 39
you can do it 1412
you suck 398
your 1839
you bitch 789
you okay 9168
you're cute 195
your phone 169
your honor 7894
yourself 387
yours 1007
your own 34
your hat 64
you bitch 789
you okay 9168
you're cute 195
your phone 169
your honor 7894
yourself 387
yours 1007
your own 34
your hat 64
you know that 5741
you tell 24
youn 21
younger 104
you're welcome 5601
you are 6060
you got a pen 63
your full name 16
you all right 5423
youth 73
you tell 24
youn 21
younger 104
you're welcome 5601
you are 6060
you got a pen 63
your full name 16
you all right 5423
youth 73