English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ T ] / Togethers

Togethers traducir turco

47 traducción paralela
Well, I thought it was just another of Mick and Alida's get-togethers... but if I'd known you ─
- Neden? Mick ve Alida'nın her zamanki toplantılarından olduğunu sanmıştım. - Bilseydim...
Really? Yeah, little get-togethers.
Toplanmak.
AND CHRISTMAS TIME AND FAMILY GET-TOGETHERS.
Ve noel zamanları ve aile buluşmaları.
Yeah, there usually are at get-togethers.
- Evet, birçok kişi toplanacak.
My life doesn't revolve around these little get-togethers. Don't flatter yourself.
Hayatım bu küçük birlikte olmaların etrafında dönmüyor, kendini yağlama.
I'm glad our get-togethers haven't gone for naught.
Birlikteliğimizin boşa gitmediğinden memnun oldum.
During this time, the workers returned to their homes carrying gifts and enjoying their family get-togethers.
Bu sırada işçiler, bir sürü hediyelerle evlerine dönmüştü ve aileleri ile buluşmanın tadını çıkarıyorlardı.
You know, I could learn to enjoy these late - night get - togethers.
Biliyorsun ki, bu geceleri geç biraraya gelmelerden zevk almaya başladım.
You know, you could have some really fun backyard get-togethers out here.
Bilirsiniz, arkada tarafta eğlenebilirsiniz, beraber olabilirsiniz.
It's one of many small get - togethers.
Partilerden bir parti bu.
Family vacations weddings, Sunday get-togethers...
Aile tatilleri düğünler, Pazar toplantıları...
I'm cold, and I have to guess that you guys are cold, too so I want to suggest that we continue these get-togethers indoors.
Öyle sanıyorum ki sizler de üşüyorsunuz. Bu yüzden, bu "beraberlik" toplantılarına, kapalı mekânda devam etmeyi öneriyorum.
I don't know why you're so fascinated with our little get-togethers. I'm not fascinated.
Küçük kaçamaklarımıza neden bu kadar hayransın bilmiyorum.
The important thing about hospital get-togethers is don't do anything
Hastane toplantılarının en önemli kuralı, ertesi gün dedikodunuzun
always love these get-togethers.
Bu buluşmaları her zaman sevmişimdir.
Arthur. I've so been enjoying our little get-togethers here. Heh.
Burada birlikte olmaktan çok keyif alıyorum, Arthur.
Everyone loved these elegant get-togethers.
Herkes bu zarif toplantılara bayılırdı.
I always organize our little get-togethers, and i always bring dessert.
Küçük buluşmalarımızı her zaman ben organize ederim ve tatlıyı da her zaman ben yaparım.
I mean, the... The point is, we look at the world togethers in the same way. You know, at the same time, in the same place.
Yani demek istediğim biz aynı dünyanın insanlarıyız aynı zamanlarda aynı yerlerdeyiz.
I thought you enjoyed our little get-togethers.
Küçük birlikteliğimizden hoşlandığını düşünüyordum.
Don't be ignorant,'cause this is definitely gonna be a party. Or simultaneous get-togethers if it makes it easier for you to swallow.
Cahilleşme, kesinlikle bir "parti" olacak yada eğer yutarsan, eş zamanlı toplantılar diyelim
We both know that those family get-Togethers Weren't about the great outdoors.
İkimizde bu ailelerin açık havada olmayınca bir araya gelemediğini biliyoruz.
I don't think this little get-togethers are any use... spilling your guts to strangers.
Bu küçük bir araya gelmelerin, yabancılara içini dökmelerin işe yaradığını hiç sanmıyorum.
Family get-togethers.
- Aile toplantılarını.
Now, speaking of family get-togethers, that reminds me, I call Christmas.
Aile buluşmalarından bahsetmişken.. Ben, yılbaşlarını alıyorum.
Wait, wait, wait. This is not how we decide family get-togethers.
Biz, buluşmaları bu şekilde planlamayız.
He told us about these get-togethers, like mixers, at this building downtown.
Şehir merkezindeki binada bir araya gelmelerden bahsetti.
He never went to any of our get-togethers.
Hiçbirimizle dışarıda takılmazdı.
Why is it that every time we have one of these family get-togethers, it turns into a to-do list for me?
Neden ailece bir araya her geldiğimizde başıma yapacak işler çıkarıyorsunuz benim?
And you know, our little get-togethers don't have to be just on a Sunday.
Biliyorsun, biraraya gelmemiz için illa ki pazar olmasına gerek yok.
To entertain clients and coworkers at get-togethers.
Müşterileri ve partilerde iş arkadaşlarını eğlendirmek için.
On Tuesdays the theater group, Rainbow, has its get-togethers.
Salı günü ; tiyatro grubu Rainbow, tabii topluca.
These colourful and lively get-togethers can last for hours.
Bu renkli ve hareketli toplaşmalar saatler sürebiliyor.
They'd have these... Get-togethers and there'd be, you know, a hundred people in the living room.
Bazen buluşmalar düzenlerlerdi ve oturma odasına 100 kişi doluşmuş olurdu.
We shouldn't have to schedule mandatory get-togethers.
Mecburi buluşmalar düzenlemek zorunda kalmamalıyız.
If weren't for us and these little get-togethers, nothing would ever get done.
Harlan'dan bahsediyorum. Bizler ve bu küçük partiler olmasa, hiçbir şey gerçekleşmez.
Adrian calls them "intimate get-togethers."
Adrian bu buluşmalara "Kaynaşma Randevuları" diyor.
Get-togethers with your co-workers are very important for your career.
İş arkadaşlarınla toplantıya katılmak kariyerin için önemli.
Yes, get-togethers are a part of work.
Tamam. Elimden geleni yapacağıma emin olabilirsiniz.
Our get-togethers never end in murder.
Kavgalarımızın hiçbiri cinayetle bitmedi.
- We make homework togethers.
- Ev ödevlerini birlikte yapıyoruz.
Get togethers are so tasteless.
- Partiler çok tatsız tuzsuz oluyor.
I call them "Alone Togethers."
Onlara "Yalnız Birliktelikler" diyorum.
And you didn't talk to him much outside of business get-togethers?
İş toplantıları haricinde onunla pek konuşmazdınız öyle mi?
I think I may actually miss our little get-togethers.
Aslında küçük toplantılarımızı özledim.
She never came to any get-togethers, but after hearing of your escape she called us.
Daha önce birbirinin burnunu bile görmemiş olmamıza rağmen şimdi bir araya geliyoruz. Haberlerde Şefin hapisten kaçtığını gördükten sonra bizi aradı.
My girls don't do "get-togethers."
Kankalarım toplantı falan yapmaz.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]