Travel traducir turco
12,263 traducción paralela
They allow us to travel throughout the multiverse.
Çoklu evren içerisinde yolculuk etmemize olanak sağlarlar.
He's a travel writer.
Seyahat yazarı.
No, I never travel by train.
Hayır, asla trenle seyahat etmem.
But this man-eating crocodile would have eaten me alive... if he wasn't allergic to outrageously talented travel writers.
Ama bu timsah yiyen adam, seyahat yazarının saldırgan yeteneklere karşı alerjisi olmasaydı, canlı canlı yiyor olacaktı.
Transatlantic travel?
Transatlantik seyahat?
For the next 4 months, you'll enjoy space travel at it's most luxurious.
4 ay boyunca lüks uzay seyahatinin tadını çıkar.
Travel planner? Therapist?
Seyahat plancısı?
You're the first hibernation failure in the history of space travel.
- Ne? Uzay yolculuğu tarihindeki ilk kapsül hatası sensin.
And I would be the only writer that ever travel to the colony world and come back.
Koloni dünyasına gidip geri dönen tek yazar da ben olacağım.
It's only two days of travel from Nepal.
Nepal'dan sadece iki gün uzaklıkta.
I've always wanted to travel.
Her zaman seyahat etmek istemişimdir.
Bionic arm, time travel.
Biyonik kol, zamanda yolculuk.
Sounds can travel pretty far out here.
Sesler buradan çok uzağa gidebiliyor.
Yeah, no shit, it was a travel.
Evet, olamaz, o bir geziydi.
The fusion of human and alien technology... not only enabled us to defy gravity and travel with unimaginable speed... it also made our planet, finally, safe again.
İnsan ve uzaylı teknolojisinin birleştirilmesi sadece yer çekimini yenip akıl almaz bir hızla yolculuk etmemizi sağlamakla kalmadı gezegenimizi de nihayet yeniden güvenli kıldı.
Two words... interstellar travel.
İki kelimeyle yıldızlararası yolculuk.
They travel, Stephen, that's what they do.
Geziyorlar, Stephen. Yaptıkları bu.
- Travel writer?
- Gezi yazarı?
Authorization to travel.
Seyahat izni.
You had to travel with a bagel?
Bir Bagel'la mı dolaştın?
I have invented a Stargate device that will allow us to travel to their dimension.
Bizleri diğer boyuta götürecek bir Yıldız Geçidi icat ettim.
Always travel by taxi.
Hep taksiyle git.
I want to spend more time away from the place, travel, indulge my inner Kerouac.
Artık buradan çok seyahatlerde, kendi iç dünyamda zaman geçirmek istiyorum.
Because it's just that I remember when you were in high school, you told me how much you wanted to be a photographer, travel the world.
Oysa sen lisedeyken bana en çok istediğinin..... fotoğrafçı olup, dünyayı gezmektir demiştin.
Once over, travel directly south, the radar's intermittent but it's showin'a pip.
Geçince direkt güneye gidin. Sinyal kesik kesik ama bir nokta görünüyor.
Well, sir, I don't mean to be rude, but I didn't travel all the way to our nation's capital to work for the FBI.
Efendim, kaba olmak istemem ama ta ulusumuzun başkentine FBI'a çalışmak için gelmedim.
We gotta travel together and we gotta stay tight.
Beraber gitmeli ve yakın durmalıyız.
You seem like such a great travel buddy.
İyi bir seyahat arkadaşı gibi görünüyorsun.
One day, everyone will travel like this!
Bir gün, herkes böyle seyahat edecek!
The only reason to travel in the first place, is so you don't have to travel ever again.
İlk başta seyahat etmenin tek sebebi bir daha hiç seyahat etmek zorunda olmamandır.
Uh. Kind of tough for a whale to travel around here.
Buralarda dolaşmak bir balina için pek kolay değil.
Dad, mom told me you took a year off before college to travel Europe.
Baba, annem üniversiteden önce Avrupa'yı gezmek için bir yıl ara verdiğini anlattı.
- Tim's a travel writer.
Tim gezi yazarıymış.
We love to travel.
Biz gezmeyi çok severiz.
We talked about I could actually become a travel writer, for real.
Gezi yazarı olmak istediğimi söylemiştim, ama bu sefer gerçekten!
No, I travel way too much and when I'm home, my hours are insane.
Bayanlar baylar, karşınızda Ali Baba'nın Çiftliği! # Ali Baba'nın bir çiftliği var #
And if you should fall in battle and travel the Nine Gates, tell my brother who it is you worship!
Eğer savaşta ölüp dokuz geçide doğru yola çıkarsanız kardeşime kime tapındığınızı söyleyin!
Who'd have thought we'd travel this many miles just to have the good people of Rose Creek turn tail and leave us to die?
Kim derdi ki, o kadar yol tepeceğiz ama Rose Creek'in iyi insanları bize sırt çevirip ölüme terk edecek.
Now you'll travel alone under an assumed name and profession.
Yalnız başına sahte bir isim ve meslekle kasabaya gideceksin.
You ain't got nothing to worry about travel-wise now, mister, uh Michael McKinney.
Seyahat vizesi hakkında da endişelenmene gerek kalmadı. Bay Michael McKinney.
- OK. Have fun. Travel safe.
Çok naziksin.
Are they capable of faster-than-light travel?
Işık hızından daha hızlı yolculuk edebiliyorlar mı?
A formula for faster-than-light travel?
Işık hızından daha hızlı yolculuk formülü mü?
You must travel back in time.
Zamanda yolculuk etmelisin.
Legend has it also lets one travel across the ocean of time
Efsaneye göre zaman okyanusunu geçmemizi de mümkün kıldığı söylenir.
Find Time's castle. Borrow the Chronosphere. Travel back in time to horuvendush day.
Zaman'ın kalesini bulup kronosferi ödünç almalı ve Büyük Yıkım Günü'ne gitmek için zamanda yolculuk yaparak Şapkacı'nın ailesini öldürümekten kurtarmalı ve neticede Şapkacıyı iyileştirmeliyim.
It was required that she establish a cover, a life, one that would allow for a great deal of travel, one that wouldn't draw a lot of attention.
Gerektiğinde bir hayata kalkan olurdu büyük seyahat anlaşmasına izin verecek bir hayata çok dikkat çekmeyecek bir hayata.
The signal won't travel far, we have to get closer.
Sinyal çok uzağa gidemez. Yaklaşmamız gerek.
Good night, good work, travel safe.
İyi geceler, iyi iş, güvenli seyahat etme.
Well, travel broadens the mind, she knows that.
Seyahat zihni açar, bunun farkında.
I do not know, but you have to travel.
Ama gitmeliyiz.