Ultraviolet traducir turco
327 traducción paralela
Doctor Waldman, I learnt a great deal from you at the university about the violet ray, the ultraviolet ray, which you said was the highest colour in the spectrum.
Dr. Waldman, üniversitede, sizden mor ışınlara, mor ötesi ışınlara dair bir şey öğrenmiştim. Spektrumdaki en yüksek renkler olduğunu söylemiştiniz.
If we immerse this sheet in the solution of florescent salts, dry it and then photograph it by ultraviolet light the fibers broken by the writing will absorbed less of the solution than other parts of the paper.
Eğer bu kağıdı flüoresan tuzuna temas ettirir kurutur ve ultraviyole ışınıyla resmini çekersek yazı sebebiyle kırılan fiberler kağıdın diğer kısımlarına göre daha az çözeltiye temas edecektir.
Beyond the violet is the ultraviolet.
Mordan sonrası morötesidir.
Beyond the ultraviolet are the x-rays and then the gamma rays.
Morötesinden sonra, X ve gama ışınları gelir.
The first hint of the true situation on Venus came not from the visible, ultraviolet or infrared part of the spectrum but from over here in the radio region.
Venüs'le ilgili işe yarar ilk ipucu tayfın görünür, morötesi veya kızılötesi kısmından değil buradan, radyo dalgaları kısmından geldi.
This is a portable ultraviolet lamp.
Bu seyyar bir ultraviyole lamba.
Two hundred and ten ultraviolet satellites now in position, 72 miles altitude, permanent orbit about the planet.
210 ultraviyole uydu konumlarını aldı. İrtifa 115 km., Gezegen etrafında kalıcı yörünge.
Electromagnifiers, computers, memory banks... ultraviolet, supersonic microwave machines.
Elektromagnifikatörler, bilgisayarlar, bellek bankları... Ultraviole, süpersonik mikro dalga makinalar.
It had underground cinemas, rooms of ultraviolet rays, conditional air, everything.
Yerin altında, askerler için her türlü konfor düşünülmüştü.
With the ultraviolet light operative, there is no need for your masks.
Ultraviyole ışınları devreye girdiğinde maskelere ihtiyacınız olmayacak.
But in the ultraviolet, we're considering it safe without a mask.
Ancak ultraviyole bölgede maskesiz güvende olunacağını düşünüyoruz.
These men with the ultraviolet need shots!
Ultraviyole içindeki adamlar aşılanmalı!
I assume we don't need the masks in the ultraviolet.
Sanırım ultraviyole korumasında maskeye ihtiyacımız olmayacak.
- You said it can't stay active in the ultraviolet light.
- Ultraviyole altında zararsız olduğunu söylemiştiniz.
Ultraviolet's not infallible when you're working this closely with it.
Bu kadar yakın çalışırken ultraviyole bir işe yaramaz.
- Ultraviolet!
- Morötesi!
'That ultraviolet never fails.
Morötesi hep işe yarar.
It shows up under ultraviolet light.'
Morötesi ışıkta belli oluyor.
The next step is to destroy the egg nucleus with ultraviolet light so that none of its genetic makeup remains.
Sıradaki adım yumurtanın çekirdeğini yok etmek. Ultraviyole ışığı kullanıyoruz. Bu sayede genetik yapısından geriye hiçbir şey kalmıyor.
There's a low-level ultraviolet bacteriostatic flux and to prevent bedsores patients are suspended by wires through long bones.
Burada düşük kademe morötesi bakteriolastik akış var ve yatma yaralarından korumak için hastalar uzun kemiklerinden kablolarla asılıdır.
In those early days, lightning and ultraviolet light from the sun were breaking apart hydrogen-rich molecules in the atmosphere.
İlk günler şimşekler ve güneşten gelen ultraviyole ışınlar, ilkel atmosferdeki hidrojence zengin molekülleri ayrıştırdılar.
We could shine ultraviolet light, simulating the early sun.
İlkel güneşi taklit etmek için ultraviyole ışınım verebilirdik.
It has an atmosphere denser than that of Mars and a thick layer of red clouds which are probably composed of complex organic molecules produced by solar ultraviolet light and other energy sources from the methane-rich air.
Mars'dakinden yoğun bir atmosfere ve metan ağırlıklı hava ile güneşin ultraviyole ışınlarınca üretilen karmaşık organik yapılarla dolu kızıl bulutlu bir katmana sahip.
After the sun turned on its ultraviolet light poured into our atmosphere.
Güneş uyarıldıktan sonra atmosferimize doğru ultraviyole ışınları akıtmıştır.
The surface of Mars, fried by ultraviolet light is also a reminder of why it's important to keep our ozone layer intact.
Ultraviyole ışıkla kızartılan Mars'ın yüzeyi aynı zamanda bize, ozon tabakamızı bir bütün halinde tutmanın neden bu denli önemli olduğunu gösterdi...
Now, an interesting effect to watch for is in the upper left-hand quadrant of the sky, where you can see the star system of Hastromil boiling away into the ultraviolet.
Hastromil yıldız sisteminin morötesi ışın altında buharlaşmasını görebilirsiniz. Hastromil'den olan var mı?
Range : 100 millimicrons ultraviolet to 2000 millimicrons infrared.
Hassasiyet : 100 milimikron morötesinden 2,000 milimikronluk kızılötesine kadar.
Crop selection must consider plants least susceptible to ultraviolet radiation... and use for human rather than animal consumption.
Ürün seçiminde radyasyondan en az etkilenen bitkiler tercih edilmeli... ve hayvan tüketiminden daha çok insanlar için kullanılmalı.
The eyes of the three team members, - are all damaged by strong ultraviolet ray.
Üç ekip üyesinin gözleri de ultraviyole ışınlarından zarar gördü.
Magnetism, static electricity, temperature... ultraviolet light, radioactivity.
Manyetizma, statik elektrik, sıcaklık, ultraviyole ışık, radyoaktivite.
Without the ozone layer, the sun's ultraviolet rays would kill everything on Earth.
Ozon tabakası olmadan, güneşin morötesi ışınları yeryüzündeki herşeyi öldürecektir.
Ultraviolet level now exceeding 100 milliwatts.
Ultraviyole seviyesi 100 Megavat'ı aştı.
It's a flash lamp ultraviolet laser at 342 nanometres.
342 nanometrede bir flaş lambası kızılötesi lazeri.
The ozone layer deteriorated, and the planet was flooded with ultraviolet radiation.
Ozon tabakası bozulup, gezegen morötesi radyasyona boğulduğunda.
Professor Cameron, the leading forensic pathologist, tended ultraviolet photographs, revealing baby Azaria was held by a human hand while she was still bleeding.
Adli patolojist Profesör Cameron sunduğu ultraviyole fotoğraflarında, bebek Azaria'nın kan kaybederken bir insan eli tarafından tutulduğunu gösteriyor.
This photograph was taken using ultraviolet light.
Bu fotoğraf ultraviyole ışık kullanarak çekildi.
When you crunch down on a Lifesaver, electrons strike nitrogen molecules, which causes the latter to emit an invisible ultraviolet radiation which, when absorbed by the methyl salicilate in the Wintergreen flavoring, produces a flash of blue light.
Lifesaver'ı çiğneyince elektronların saldırdığı nitrojen molekülleri görünmez bir morötesi radyasyon yayıyor. Keklik üzümünde bulunan metil salistat bu radyasyonu emiyor ve parlak. mavi bir ışık çıkarıyor.
We've flooded the place with radioactive dust and installed powerful ultraviolet lighting everywhere.
Mekanı radyoaktif toz ile doldurduk ve her bir yana mor ötesi ışıklandırma koyduk.
Switch to ultraviolet.
Mor ötesine geç.
- Engage ultraviolet units A through J.
Tamam. - A'dan J'ye tüm mor ötesi birimler açık.
Keeps the Sun's ultraviolet rays from burning us up. Where the hell have you been the last 10 years?
Güneşin mor ötesi ışınlarının bizi yakmasından koruyor.Son 10 yıl nerdeydin?
Recently, the thinning became dramatic... letting dangerous ultraviolet rays from the sun − shown here in red − hit the Earth.
Yakın zamanlarda, incelme o kadar fazlalaştı ki ; ... kırmızı ile gösterilen tehlikeli ültraviyole ışınlar, ozon tabakasını geçerek, dünyamıza ulaştılar.
Today's satellite readings from above the shield... confirm that highly dangerous levels of ultraviolet radiation... continue to bombard the planet in the absence of the ozone layer.
Kalkanın üzerinden alınan bugünkü uydu verileri çok tehlikeli seviyedeki morötesi radyasyonun ozon tabakasının yokluğunda dünyayı tehdit ettiğini doğruluyor.
If we can get close enough to Geordi, we can read his spectrum with an ultraviolet light.
Geordi'ye yeterince yaklaşabilirsek, ışık tayfını mor ötesi ışıkla okuyabilirdik.
In the next lecture, The Ultraviolet Garden, we shall be looking at the question of who benefits from evolution.
"Ultraviyole Bahçe" isimli sonraki dersimizde, evrimden kimlerin faydalandığı konusuna değineceğiz.
Ultraviolet priority.
Mor ötesi iletişim üzerinden.
It's designed to reflect visible light as ultraviolet.
Görünebilen bir ışığı ultraviyole olarak yansıtmak için dizayn edilmiş.
- Ultraviolet light is invisible.
- Ultraviyole ışığı görünmezdir.
Ultraviolet rays - bad. Lotion - good.
Mor ötesi ışıklar kötü, krem iyi.
I'm receiving a Code 10 ultraviolet docking request.
Şifreli kanaldan kod 10 yanaşma talebi alıyoruz.
Scan on different wavelengths, infrared, ultraviolet?
Değişik dalga boylarında tarama yapabilirler mi? Kızıl ötesi, mor ötesi.