Uncooperative traducir turco
178 traducción paralela
You're so uncooperative I could slam you.
Hiç yardımcı olmuyorsun Seni dövebilirim.
Cicero is most uncooperative.
Ne yazık ki efendim, Çiçero işbirliğine yanaşmıyor.
- And uncooperative. - How much?
Ve yardıma hazır olmuyorlar.
Uncooperative and unpredictable.
İşbirlikten uzak ve sağ solu belli değil.
Her attitude is uncooperative.
Tavrı ılıman değil.
You're very uncooperative.
Katılımcı değilsiniz.
But they're most uncooperative.
Ama işbirliğine yanaşmıyorlar.
And that's not always easy, of course, because sometimes they can prove, well, a bit uncooperative and, then, or, if they're unsatisfactory in any other way, a lad is sent back here.
Elbette bu her zaman kolay olmuyor, çünkü bazen aralarında çalışmada uyumsuzluk gösteren veya bir şekilde... yeterli görülmeyen çıkabiliyor. O vakit, o genç tekrar buraya gönderiliyor.
My dear fellow, I don't want to appear uncooperative- -
Arkadaşım, yardımcı olmak istemediğimi sanma...
Without exception, Joey without challenge from anyone, anywhere this is the most stupidest, the most unfeelingest the most uncooperative broad in the whole planet.
İstisnasızca Joey hiçbir yerden, hiç kimseden rekabet görmeden yeryüzündeki en aptal, en hissiz en anlayışsız hatun bu.
Mr. Kruse... you will attest that the captain is not only insulting but uncooperative.
Bay Kruse kaptanın sadece küstah değil işbirliği etmeyen biri olduğuna tanıklık edeceksiniz.
- No. - My dear, uncooperative Domino...
- Sevgili, işbirlikçi olmayan Domino...
Yes, I saw him, but he's most uncooperative.
Evet, görüştüm fakat işbirliğine yanaşmıyor.
Don't be uncooperative.
İş birliği yapmamayı bırak.
Has since been uncooperative and aggressive.
Şu ana dek işbirliği yapmadığı gibi saldırgan bir tavır da sergiliyor.
You'll find us most uncooperative unless you start explaining yourself.
Kendinizi anlatmadığınız sürece bizi yardımsever bulmayacaksınız.
No wonder you were so uncooperative.
Demek o yüzden gönülsüzdün.
Because you're unreasonable. You're argumentative, mulish... uncooperative... and unbelievable.
Sen hep itiraz eden, işbirliği yapmayan... bir keçisin... ve inanılmaz birisin.
Her presence might be necessary if Dr. Rojak proves to be uncooperative.
Dr. Rojak işbirliğine yanaşmadığını gösterirse, onun varlığı gerekli olabilir.
Lieutenant, you're being completely uncooperative.
- İşbirliği yapmıyorsunuz.
I didn't mean to be uncooperative, doctor.
İşbirliği yapmamak gibi bir niyetim yoktu.
He's bean uncooperative all the way here.
İşbirliğine hiç yanaşmıyor.
You've been most uncooperative.
Sorun çıkarıyorsunuz.
I quote : "Ranger JJ McQuade is a walking symbol of the brutal, uncooperative, obsolete and discriminatory nature of Rangers today."
Alıntı yapıyorum : "Ranger JJ McQuade vahşi, modası geçmiş, uyumsuz... günümüz Ranger'larının yaşayan abidesidir"
Completely uncooperative.
İşbirliğine hiç yanaşmıyordu.
You're not only uncooperative, sir.
Sadece işbirliği etmemekle kalmıyorsunuz, beyefendi.
Yeah, uncooperative, too cooperative, talks too much, talks too little, blinks, stares, gets his story straight, messes his story up.
Evet. İşbirliğine yatkın, değil. Geveze, değil.
He seems most uncooperative.
Çok fazla işbirliği yapmayacak gibi gözüküyor.
But an archeological expedition investigating the cave was suspiciously uncooperative when we asked to shoot inside.
Ancak, mağarayı keşif için araştıran bir gruptan resim çekmek için izin istediğimizde umulmadık bir şekilde ret cevabı aldık.
If he's uncooperative, there's nothing I can do.
İşbirliği yapmazsa, benim de yapabileceğim bir şey yok.
Well, I don't want to be entirely uncooperative.
Yani, tamamen oyun bozan olmak istemiyorum.
Unfortunately, he's rather uncooperative when it comes to answering questions about his past.
Maalesef, konu geçmişiyle ilgili sorulara gelince pek yardımcı olmaz.
And the Obsidian Order is uncooperative when it comes to answering questions about their former agents.
Konu geçmişiyle ilgili sorulara gelince Obsidian Order da pek yardımcı olmaz.
If you're uncooperative, I'll have to handcuff you.
Eğer zorluk çıkarırsanız, sizi kelepçelemek zorunda kalacağım.
'Cause if I don't, it makes me seem uncooperative,
Şartlı tahliyem için önemli.
- "Patient is uncooperative demanding, prone to exaggerate symptoms"?
- "Hasta işbirliği yapmıyor şımarık, ve semptomlarını abartıyor" mu?
Well, as you can see even though we've distorted his sense of reality he still remains uncooperative, despite the drugs.
Gördüğünüz gibi gerçeklik duygusunu çarpıtmamıza verdiğimiz ilaçlara rağmen işbirliği yapmamakta direniyor.
She's uncooperative, she speaks in rhyme and doesn't care that she could die without treatment.
İşbirliği yapmıyor, kafiyeli konuşuyor ve tedavi edilmezse öleceği umrunda değil.
The Voyager's Captain is proving uncooperative.
Voyager'ın Kaptan'ı, işbirliği yapmıyor.
He was utterly uncooperative and given to violent outbursts. And your conclusions, Doctor?
- Sonuç olarak doktor?
And now, on the eve of our liberation, she becomes uncooperative.
Ve bağımsızlığımızın arifesinde yardımcı olmayan bir hale dönüştü.
It won't work with that kind of uncooperative attitude.
Böyle uzlaşmaz tavırlar sergilediğin sürece işe yaramaz.
She's uncooperative, abusive, confrontational- -
Yardım etmiyor, küfürbaz ve dik kafalı...
Being uncooperative?
İş birliği yapmayacak mı?
He seemed uncooperative.
İşbirliği yapmak istediği de pek söylenemez.
And uncooperative.
- Ve işbirliği yapmıyorsunuz.
See, this is just the kind of irresponsible, uncooperative bull...
Gördün mü, bu tam olarak sorumsuzca, işbirliği yapılmayınca olan, saçma...
She was put to work opposite a very uncooperative dog and a very frustrated trainer.
İsteneni yapmayan bir köpek ve çok sinirli bir terbiyeciyle işe koyuldu.
I tried to get your Al to give me one but she was... uncooperative.
Yapay zekanızdan rica ettim ama işbirliğine yanaşmadı.
Well, if she continues to be uncooperative, we still have legal recourse.
İşbirliği yapmamaya devam ederse, yasal yolları deneriz.
You've been most uncooperative, Ms. Lopez.
Hep işbirliğinden kaçındın Bayan Lopez