Unless you traducir turco
16,649 traducción paralela
But unless you think you can get through the night without freezing, i suggest you hand over the pin code for your atm.
Ama geceyi ısıtıcı olmadan geçiremeyeceğinizi düşünüyorsanız ATM şifrenizi vermenizi öneririm.
Unless you'd care for a night cap.
- Yatmadan önce içki alır mısınız?
And I shouldn't feel I could... proceed unless you were fully apprised of...
Ve sen bunları tam olarak bilmeden, devam edebileceğimi sanmı...
Unless you want me to reach out to Mr. Morra.
Bay Morra'yı aramamı istemiyorsan tabii.
Doesn't matter ; the Bureau wouldn't let you get away with that unless you were something special.
Fark etmez. Daire, sende özel bir şeyler olmasa böyle çıkmana izin vermezdi.
Unless you ordered a hit, that's not on you.
Vur emri vermediğin sürece sen öldürmüş sayılmazsın.
Lucy, I'm gonna have to tell the FBI, unless you're gonna kill me, too, and the receptionist, and anyone else who might happen along.
Lucy, eğer beni, resepsiyonisti ve bu olaya dahil olan herkesi öldürmezsen FBI'a konuşmam gerekecek.
- Unless you're still lying to me.
- Tabi bana hà ¢ là ¢ yalan söylemiyorsan.
Because unless you start making some different choices, you are not welcome here.
à ünkü farklı seçimler yapmaya başlamadığın sürece, burada hoş karşılanmıyorsun.
I love you, Brian, but unless you start making some different choices, you are not welcome here.
Seni seviyorum Brian ama farklı tercihler yapmaya başlamazsan burada istenmiyorsun.
Look, Harris, I trust your instincts, I really do, but unless you can find a flaw in the chain of evidence that's brought us all here, how about we see this through?
Harris, içgüdülerine güveniyorum, gerçekten ama hepimizi buraya getiren kanıt zincirinde bir kusur bulamadıysan şu işi yapalım mı?
Unless you want to play games with me.
Tabii benimle oyun oynamak istemiyorsan.
Three hundred and seventeen thousand From the contents of the safe behind that bar, Unless you want to get lit up like a roman candle.
Maytap gibi yanmasını istemiyorsan barın arkasındaki kasanın içinden üç yüz on yedi bini teslim edeceksin.
Yeah, unless you wanted to go back over to lyndsey?
Evet, tabi ki... Lyndsey'e dönmek istemiyorsan?
Boys, you cannot win this war, you can't even start it, unless you know who the real monsters are.
Çocuklar, bu savaşı kazanamazsınız, başlatamazsınız bile, ancak gerçek canavarların kim olduğunu biliyorsunuz.
Unless you wanna keep mopin'around here about your ex-girlfriend.
Tabi eski kız arkadaşın için canı sıkkın dolaşmaya devam etmek istiyorsan o başka.
Unless you cut the dog's fucking throat.
Kafasını kesmediğin sürece tabii.
Unless you have more pressing engagements?
- Tabii başka bir planın yoksa. - Yok efendim.
I mean, unless you're gonna let a federal marshal beat the shit out of me just to try and scare me into making a deal.
Tabi bir anlaşma yapmak için, bir federalin beni dövüp, korkutmasına izin verecekseniz...
I can't go, so unless you've quit...
Gelemem, istifa etmezsen...
But you'll not be getting any unless you finish your dinner.
Ama yemeğinizi bitirmeden yemek yok.
The only thing I know is... that unless you're gonna arrest me, I'm walking out that door right now. Good.
Bildiğim tek şey eğer beni tutuklamayacaksanız hemen şu kapıdan çıkıp gideceğim.
And unless you want us to tell the world that you intimidated a witness by colluding with your old law school buddy, you're going to sign that.
Eğer eski okul arkadaşında gizlice anlaşarak bir tanığın gözünü korkuttuğunu herkese söylememizi istemiyorsan onu imzalayacaksın.
Harvey, unless you have something to overturn this, I'm gonna need you to have a seat.
Harvey, eğer bunu değiştirecek bir şey yapmayacaksan, oturmanı istiyorum.
Unless you're too afraid to answer my questions.
Tabii sorularımı cevaplamaktan çok korkuyorsan başka.
So unless you're going to arrest him, you so much as text him without me present, and you're in violation of a court order.
Yani eğer onu tutuklamayacaksan benim yokluğumda mesaj dahi atarsan mahkeme kararını çiğnemiş olursun.
I'm not Mike Ross, and the way I see it, there's no reason for me not to tell Gibbs about your shady past unless you give me a reason.
Ben Mike Ross değilim ve gördüğüm üzere bana bir sebep göstermediğin müddetçe Gibbs'e şaibeli geçmişini anlatmamam için bir sebep yok.
You'll never know what she's gonna say unless you do.
Söylemezsen ne diyeceğini asla bilemeyeceksin.
Unless you're interested in the healing power of mold, it was pretty boring stuff.
ilgilendiğiniz sürece kalıp iyileştirici gücü, oldukça sıkıcı şeyler oldu.
You can't search pockets unless you got probable cause there might be a weapon.
Cebinde bir silah olabilme ihtimalini ortadan kaldırmadan cepleri arayamazsın.
Unless you're bleeding out on the sidewalk, just text.
Kaldırımda kan için yatmadığım sürece sadece mesaj at.
So, unless you're willing to be completely open with me, we are done here.
Kendini tamamen açmaya istekli olmadığın sürece bu işte yokum.
- unless you don't feel ready.
- Tabii hazır değilseniz başka.
I can't have you do nothing, so unless you want to scan old crime-scene photos into the database, we're going to have to make something up.
Sana hiç birşey yaptırmadan duramayız, veritabanındaki eski dava resimlerini incelemek istemezsen de, birşeyler uydurmamız gerekecek.
Well drinks are half-off over at the Tavern, unless you don't drink.
Barda içkiler yarı fiyatına tabii sen içmiyorsun.
One day your looks will be gone like that and unless there's a brain behind those batting eyelashes you will be selling oranges at an off-ramp.
Bir gün bugünkü görünüşünü kaybedeceksin. O güzel kirpiklerinin arkasında beyin olmazsa yol kenarında portakal satarsın.
"Unless of course you have more important matters to attend..."
"Tabii ilgilenecek daha önemli işleriniz yoksa."
I mean, unless... unless he's got something over you.
Tabii onun elinde sana karşı bir şey yoksa.
Unless, of course, you'd rather spend the time with, uh...
Tabii sen onunla zaman geçirmek istersen başka...
Unless I'm crazy wrong, I think he's you...
Acayip yanılmıyorsam, "o" da sensin...
Unless, of course, your parents are cool with you drinking.
Ailen içki içmene izin veriyorsa başka tabii.
Unless, of course, you'd like to put it to a quick vote?
Tabii hızlıca oy vermek istemezseniz?
You may be able to haunt my dreams, but you can't enter my mind unless I shake your hand and let you in.
Rüyalarıma dadanabilirsin, ama el sıkışmadan ve ben girmene izin vermeden zihnime giremezsin.
Says he won't share'em unless it's directly with you.
Direk size olmazsa söylemeyeceğini dedi.
Well unless we've got a time machine, we're pretty much knackered, divvent you agree?
Bir zaman makinemiz olmadığına göre, bu hiç mümkün değil, haksız mıyım?
Look, the idea of you going to prison was killing me, and I couldn't let it go unless I knew.
Kodese gidiyor oluşun beni bitiriyordu öğrenmeden rahat olamazdım.
Unless... that is, you're hiding something.
Tabii... Bir şey saklıyorsan orası ayrı.
You can't make them change unless they want to, and if you try, they usually end up hating your guts.
Eğer istemezlerse, değiştiremezsin. Denersen de, senden ölesiye nefret ederler.
I lost my girlfriend, my company, and, unless he's immune to poison, my father, and you think I'm on top?
Şirketimi, sevgilimi kaybettim ve bağışıklığı yoksa babamı zehirledim ve hala zirvede olduğumu mu düşünüyorsun?
Unless, of course, you disagree.
Karşı çıkmazsanız tabii.
Jane, that much lye, unless this guy is making a hell of a lot of homemade soap, that's as much as you need to break down a body.
Jane, çok fazla ev sabunu yapmayacaksan çok fazla çamaşır sodası demek bu. Bir ceset temizleyecek kadar var.
unless you want me to 18
unless you want to 32
you know 156049
you know what 23733
you see 13602
you will be 199
you got this 563
young 1055
you got it 4932
youtube 39
unless you want to 32
you know 156049
you know what 23733
you see 13602
you will be 199
you got this 563
young 1055
you got it 4932
youtube 39
you suck 398
you can do it 1412
your 1839
you bitch 789
you okay 9168
you're cute 195
your phone 169
your honor 7894
yourself 387
yours 1007
you can do it 1412
your 1839
you bitch 789
you okay 9168
you're cute 195
your phone 169
your honor 7894
yourself 387
yours 1007
your own 34
your hat 64
you know that 5741
you tell 24
youn 21
younger 104
you're welcome 5601
you are 6060
you got a pen 63
your full name 16
your hat 64
you know that 5741
you tell 24
youn 21
younger 104
you're welcome 5601
you are 6060
you got a pen 63
your full name 16