Unloading traducir turco
381 traducción paralela
Mr. Edward Malone, through whose efforts this expedition, was financed, is now superintending the unloading of the monster from the ship we chartered -
Sayesinde bu seyahatin bütün çalışmaları finanse edilen Bay Edward Malone, şu anda kiraladığımız gemideki canavarın tahliyesini idare ediyor.
- Whose luggage are you unloading?
- Kimin eşyalarını indiriyorsunuz?
Does unloading take long in a city?
Bir şehirde yükü boşaltmak çok sürer mi?
You haven't been unloading to these people yet, have you?
Adamları dolduruşa getirmiyordun, değil mi?
Your rig was in the way, couldn't move it without unloading.
Dinle, kamyonun yolu kapatıyordu. Yükünü boşaltmadan çekemezdik.
- They're unloading Gallant Lady!
- Gallant Lady'yi indiriyorlar.
Animals nowwaiting for unloading on east end siding.
Hayvanlar boşaltılmak üzere Doğu yönündeki kör hatta bekletilmektedir.
Then comes the unloading.
Sonra tren boşaltılır.
Don't bother unloading.
Eşyaları getirmenize gerek yok.
I guess I'd better start unloading those supplies.
Erzağı boşaltmaya başlasam iyi olacak.
They're unloading everything.
Herşeyi boşaltıyorlar.
Start unloading.
Boşaltmaya başlayın.
Loading, unloading, in the window, out the window on with the beard, off with the beard.
Her gece yükle, indir. Pencereden in çık. Sakalı tak, sakalı çıkart.
Thunderbird 2 seems to be unloading some kind of machine.
- Bunu görebiliyor musunuz bilmiyorum ama - Thunderbird 2 bir çeşit makine indiriyor.
travel hours and harnessing', unharnessin', caring'for horses, loading', unloading', bedding', guard duty, poor drinking'water, order of wagons in march, and, might I add, in addition to no whiskey ration whatsoever in a whole cargo of whiskey. Now, suppose these grievances of yours aren't answered?
... yolculuk süreleri, atları eyerleme, koşumları çıkarma, atların bakımı, yükleme, boşaltma, yatacak yer, nöbet, kötü içme suyu, intikal esnasında arabaları düzene sokma ve ilaveten diyebilirim ki bütün yükü sadece viski olan bir konvoyda hiç viski verilmemesi.
They're unloading the cargo.
Kargoyu boşaltıyorlar.
Start unloading those bazookas there, Sergeant.
Bu bazukaları indirmeye başla Çavuş.
How long before you can tie up and start the unloading?
Gemiyi yanaştırıp boşaltmanız ne kadar sürer?
I'll check the unloading of the weapons.
Silahların boşaltılmasını kontrol edeceğim.
Could you please help supervise the unloading.
Boşaltmayı kontrol etmeye yardım eder misin.
I have to finish unloading the fuel.
Yakıtın boşaltılmasını bitirmem lazım.
Start unloading the gold.
Altınları boşaltın.
It's a Russian unloading port for missiles now.
Orası Rusların füzeleri indirdiği liman.
We've finished unloading.
Boşaltmayı bitirdik.
That tank unit is still at the unloading area.
Bu tank birliği alanı boşaltmalı.
They're unloading them now.
Şimdi boşaltıyorlar.
Unloading was drastically curtailed.
Boşaltma hızı sert bir şekilde düştü.
How about Patty Samuels unloading on me?
Ya Patty Samuels'in üzerime bütün şarjörünü boşaltmasına ne diyorsun?
Apollo unloading a left. He's got him up against the ropes.
Apollo yükleniyor, Rocky iplere kötü sıkıştı.
They're unloading bowling pins.
Bowling lobutları yüklüyorlar.
" While unloading bread for the kitchen,...
" Mutfakta ekmek boşaltma sırasında,...
The yellow zone is for loading and unloading only.
Sarı bölge sadece yükleme ve boşaltma içindir.
That's for loading or unloading.
Burası yükleme ve boşaltma yeridir.
The white zone is for loading and unloading of passengers only.
Beyaz bölge, yolcu inişleri için.
The white zone is for loading and unloading of passengers only.
Beyaz bölge, yolcu almak ve indirmek içindir.
The red zone is for loading and unloading of passengers only.
Kırmızı bölge, yolcuları indirmek bindirmek içindir.
The white zone is for loading and unloading.
Beyaz bölge indirmek ve bindirmek için.
The red zone's always been for loading and unloading.
Yolcu indirme ve bindirme hep kırmızı bölgede yapılır.
I was unloading my cameras when I saw her come out of his office and I followed her to you.
Kameramdan filmi çıkarıyordum ki, doktorun ofisinden çıktığını gördüm ve onu izledim.
Unloading something.
Bir şey boşaltıyorlar.
The white zone is for unloading...
Beyaz bölge yükleme için...
When I arrived at Vlissingen Station tonight they were unloading a coffin from the train.
Bu gece Vlissingen İstasyonu'na vardığımda trenden bir tabut indiriyorlardı.
He was unloading this crazy van that belonged to some kind of circus.
Onu bir sirk'e ait olan çılgın kamyoneti boşaltırken gördüm.
You ever see anyone unloading stuff into any of these warehouses?
- Sen hiç bu depoya bir şeyler indirilirken gördün mü?
I saw some guys in his warehouse unloading a crate of German bearer bonds.
Deposundaki bazı adamların bir sandık Alman tahvili boşalttığını gördüm.
Dead end, sort of - - sort of looking up a hill, and these really weird-looking Frenchmen - - not the typical ones with the berets - - are unloading a truck - - It's wartime of course - -
Bir yamaca bakan çıkmaz bir sokak, ve tuhaf görünüşlü Fransızlar... - Tipik bereli Fransızlardan değil -... bir kamyonu boşaltıyorlar. Savaş zamanı elbette.
[Lanzmann] From the station to the unloading ramp in the camp, how many miles?
İstasyondan kamptaki yükleme rampası kaç kilometre?
How much time elapsed between unloading at the ramp and the undressing, how many minutes?
Rampayı çıkıp soyunma bölümüne gitmek insanların kaç dakikasını alıyordu?
I don't mind unloading bags.
Çanta taşımak sorun değil.
Give us a hand unloading this.
Şunu indirirken bize yardım edin.
... loading and unloading...
- Müzik dinleyebilir miyiz baba?