Vigil traducir turco
345 traducción paralela
Little candle-lit vigil?
Belki hayrıma bir mum falan?
Shall I keep vigil now?
Gece nöbetini ben mi tutayım?
Martin will keep vigil tonight.
Martin tutacak bu gece.
I'll stay and keep vigil.
Ben kalıp gece ibadeti yapacağım.
Shall I keep vigil with you?
Ben de seninle kalayım mı?
We have a long vigil ahead of us tonight.
Bu gece önümüzde uyanık geçireceğimiz uzun bir zaman var.
Ready for your vigil Lestrade?
Gece nöbetine mi çıktın, Lestrade?
What do you know about my vigil?
Gece nöbetim konusunu nereden biliyorsun?
The priest from Torcy kept vigil for two nights by his friend's corpse.
Torcy Papazı, arkadaşının cesedi başında iki gece nöbet tuttu.
Spears poised, they maintain their sleepless vigil.
Mızraklarını tutmuş, uykusuzca nöbet tutuyorlar.
By the end of the week, my vigil was a formality.
Hafta sonuna kadar, tuttuğum bu nöbetler formaliteye dönüştü.
Perhaps this midnight oil will mark our vigil for the last time tonight.
Belki de bu kandil bu gece son kez gecemizi aydınlatacak.
Remain on vigil alert.
- Dikkatli olun!
So Frosty kept a silent vigil, waiting patiently all through the night until Santa would arrive.
Böylece Frosty bütün gece Noel Baba gelene dek sessizce nöbet tuttu.
Night and day she kept vigil and wept, intending to starve herself to death.
Geceler boyu nöbet tuttu ve ağladı ve açlıktan ölmeyi diledi.
Tonight, I will hold vigil in the chapel of thy castle... and, at dawn, receive from your hand... the ennobling stroke of knighthood.
Bu gece, kalenin mabedinde nöbet tutacağım ve şafakta sizin elinizden yüceltici şövalyelik unvanını alacağım.
Now, if you wouldn't mind... holding your vigil some other place?
Şimdi eğer bir sakıncası yoksa nöbetinizi başka bir yerde tutsanız?
Before a vigil?
Nöbetten önce mi?
Long after the sun had retired to his couch... darkening the gates and balconies of La Mancha... Don Quixote, with lofty expression and measured tread... held vigil in the courtyard of a mighty castle.
Güneş yatağına çekildikten uzun süre sonra Mança'nın geçitleri ve galerileri kararırken Don Kişot muazzam bir kalenin avlusunda mağrur ve ölçülü adımlarla gece nöbeti tutar.
True, it is not yet dawn... but I have kept vigil and proven myself in combat.
Doğru, henüz şafak sökmedi ama ben nöbetimi tuttum ve çarpışmada kendimi ispatladım.
All night long, Mother keeps a vigil for her little lost one.
Gece boyunca anne, kayıp yavrusunun yolunu gözlüyor.
When the bells sound, I shall return from my vigil
Çanlar çaldığında, Nöbetime dönmeliyim.
I'll have to sit vigil with him all night as well.
Bütün gece başında nöbet tutmak zorundayım üstelik.
Sit the vigil.
Nöbeti.
In addition, we have a vast network of civil defense volunteer aircraft spotters keeping a constant vigil.
Ayrıca, düşman uçaklarını gözleyen geniş bir sivil savunma ağımız var ve sürekli nöbet halindeler.
Your vigil?
Senin uyuyamaman?
A 24 hour "Save the badgers" vigil in Hayward's Spinney unless protection is restored.
Yeniden koruma statüsü verilinceye kadar 24 saat Hayward's Spinney'de.. .. nöbet tutacaklarmış.
"Minister's daughterin badgerprotest vigil".
"Bakan'ın kızı protesto nöbetinde"
"Minister's daughter in nudebadgerprotest vigil".
"Bakan'ın kızı çıplak olarak protesto nöbetinde."
It's to be a nude protest vigil.
- Bir protesto nöbeti çıplak olacak.
You will start your vigil tonight... and recite the prayers for three nights... and I shall reward you handsomely for it. Otherwise...
Gece ibadetine başlayacaksın, ve dualarını ezberden sesli okuyacaksın, ve bunun için seni cömertçe ödüllendireğim, yoksa...
nor empty heaven for my vigil-light.
Ne kandilim var boş gökyüzünde
It was a weary vigil, but it had the sort of excitement a sportsman feels when he lies before the watercourse and waits for the big game.
Beklemekten sıkılmıştım, ama büyük oyunu bekleyen bir sporcunun heyecanını hissederek saklandığım yerde onu bekledim.
This is a very strange vigil we all seem to have gathered for.
Bu hepimizi buraya toplayan garip bir uykusuzluk.
Doctor Vigil!
Doktor Vigil!
And all night long the vigil waited in that small boarding house across from Ford's Theatre until the wee hours in the morning.
Ve sabahın ilk ışıkları Ford Tiyatrosu'nun önüne düşünceye kadar... Küçük tahta barakasının önünde bütün gece boyunca nöbet tuttu.
Leonardo, meanwhile, has kept a constant vigil with Raphael.
O arada, Leonardo, sabırlı bir şekilde Raphael'in yanında nöbet tutuyordu.
Since Pooja disappeared Deepak is under constant vigil.
Pooja kaybolduğundan beri, sürekli Deepak'ı gözetliyoruz.
A limousine comes through the gate... past demonstrators holding a candlelight vigil.
Bir kapıdan limuzin ile... mum taşıyan göstericilerin yanından geçer.
A limousine enters through the gate, past demonstrators... holding a candlelight vigil.
Limuzin kapıdan girer, göstericilerin yanından... mum tutan göstericilerin.
We must raise our level of vigil and see what has been going on!
Gece nöbetlerini sıklaştırmalıyız ve bak o zaman neler oluyormuş!
We maintain a constant vigil.
Sürekli bir nöbet halini sürdürüyoruz.
And arranged an around-the-clock vigil of friends to read to him.
Ve günün 24 saati ona bir şeyler okuması için arkadaşlar getirdim.
Remember to tune in tonight at 8 : 00 for highlights of today's vigil including when the garbage man came and when Marge Simpson put the cat out.
Bu gece saat 8'de çöp toplayıcısının gelişi ve Marge Simpson'un kediyi dışarı bırakmasını da içeren nöbetimizi açmayı unutmayın.
So if you insist on going through with this, we are prepared to maintain a vigil and do whatever it takes to stop you!
Eğer bu işte ısrar ederseniz, bir araya geliriz ve sizi durdurmak için ne gerekiyorsa yaparız!
Only the Lovells'eldest son, Jay, is absent... as he holds vigil with his classmates... at the St. John's Military Academy in Wisconsin.
Sadece Lovell'ın en büyük oğlu Jay yok. Şu anda Wisconsin'deki... St. John Harp Okulu'nda arkadaşlarıyla birlikte nöbet tutuyor.
We call it the Night Watch, named after those brave citizens who stood vigil in the darkness against possible enemies.
Adını, sabahlara kadar karanlıkta muhtemel düşmanlarını beklerken dimdik duran cesur vatandaşlarımıza ithafen "Gece Bekçileri" koyduk.
Would everyone please join us for a prayer vigil at the police station? Kathleen.
Lütfen herkes, karakolun önündeki gece duasına katılsın.
THEY HAD A VIGIL AT THE FOUNTAIN LAST NIGHT.
Dün gece fıskiyenin başında nöbet tutmuşlar.
THEY HAD THE VIGIL IN SHIFTS.
Nöbeti vardiyalar şeklinde gerçekleştirmişler.
Vigil lamps in the neighborhood at all hours.
Bu mahalledeki tüm lambaları izliyordum, hepsini.