Villagers traducir turco
1,386 traducción paralela
We're having some problems with the villagers.
Köylülerle bazı problemler yaşıyoruz da.
My father was murdered, the villagers are rioting, and you have come all this way to tell me that I might be in danger?
Babam katledildi, köylüler ayaklanıyor, ve siz onca yolu bana tehlikede olabileceğimi söylemek için mi geldiniz?
Now, the local alchemist is killed in an explosion and there, amongst his effects, a chorus of villagers discover a potion.
Köyün simyacısı bir patlamada ölür ve bu olaydan sonra köylüler bir ilaç bulurlar.
If I get lost, I can ask the villagers.
Eğer kaybolacak olursam, köylülere sorarım.
Dad used to say, the villagers don't care much about the director. They care about the postman.
Babam bize her zaman üst düzey yöneticilerin köylülerin umurunda bile olmadığını onların umursadığı şeyin postacılar olduğunu söyler dururdu.
Longlingly, villagers would gather and to smile in satisfaction.
Hasretle çevremizde toplanmış, yüzlerinde mutluluktan doğan bir gülümseme olan insanlar hayal etmiştim.
The villagers saw us off at the pass.
Köylüler biz geçitten çıkıp, gözden kaybolana kadar bize baktılar.
By the villagers.
En azından köylüler tarafından.
Why do the villagers stay in the mountains?
Köylüler neden dağlarda otururlardı?
When the only buffalo of the village returned safe and sound, the villagers were thrilled.
Köyün tek sığırının, güvenle köye döndüğünü gören köylüler çok heyecanlanmışlar.
I did a letter for the villagers in Xiajiao.
Xiajiao'daki köylülere mektup getiriyordum.
Some kind villagers. Leave it here for travellers.
Buradan gelip geçenler içsinler diye, bazı yardımsever köylüler koymuş olmalı.
The villagers give your job a meaning.
Köylüler yaptığın işe bir anlam katarlar.
The villagers should pay their last respects to him.
Köylüler babana son kez hürmetlerini göstermeliler.
Old building being converted for weekenders, who'll pay double the market value, and that pushes prices up and forces the real villagers out.
Eski yapılar, sadece hafta sonu gelip her şeye iki katı fiyat ödeyen insanlar için.. ... yeniden yapılandırılıyor ve gerçek kasabalılar resmen buradan kovuluyor.
- Well, these three weirdos... villagers from kushinagar, came by, and they showed me this little map.
- Şey, tuhaf Kushinagar... Köylülerinden aldığım küçük bir harita ile.
The villagers of kushinagar are building a monument to buddha.
Kushinagar köylülerinin, yaptırmış olduğu Buddha anıtına.
Remember those coins the villagers gave me?
Köylülerin bana verdiği parayı hatırlıyor musun?
Villagers are...
Köylüleri rehin almışlar.
That way, if we attack his men, we attack the villagers, too.
Bu şekilde, biz adamlarına saldırırsak, köylülere de saldırmış olacağız.
But I have an army. And all you have... are a handful of villagers and your message of peace.
Ama benim bir ordum var... ve senin bütün sahip olduğun bir avuç köylü ve barış mesajın.
The villagers must have retreated to the monastery.
Köylüler manastırı terk etmiş olmalı.
The villagers are here to rob!
Hırsız!
Those villagers and the bounty hunter and my familythey still mourn my loss, Meier
Şu kasabalılar, ödül avcıları... Ve ailem hala benim kaybımla kahroluyorlar Meier.
I can never forget the love and affection you have... bestowed on orphans like me and my sister Rupa. Villagers!
Köylüler!
Villagers!
Köylüler!
The highly-strung and unpredictable Dorothy Ferrars is something of an enigma to the villagers.
Sinirli ve ne yapacağı belli olmaz biri olan Dorothy Ferrars köylüler için bir bilmeceydi.
So, through good times and bad... famine and feast... the villagers held fast to their traditions.
Sonunda tüm iyi ve kötü zamanlarda yoklukta ve bollukta kasabalılar inançlarına sıkı sıkıya bağlanırlar.
Why do you give a damn about... what these narrow-minded villagers think?
Neden bu dar görüşlü ve cahil kasaba halkının ne düşündüğünü bu kadar umursuyorsun?
The villagers were kind and righteous
Köylüler iyi yürekli ve dürüst davrandılar.
That's how many villagers died
Bir sürü köylü mayından öldü
Strange thing was,... although the bus company made no effort to control... the situation,... the villagers'protests ended in one day.
Garip olan şey... Otobüs şirketinin olayın kontrolü hakkında hiçbir çaba. göstermemesine rağmen Kasaba sakinlerinin protestosu bir günde bitiverdi...
I thought it had something to do with the torches and the villagers.
Ben de köylüler ve meşaleleriyle ilgili bir şey oldu sanıyordum.
But the villagers don't think it's a trick.
Ama köylüler bunun bir numara olduğunu düşünmüyor.
O'Neill went to help some villagers.
O'Neill bazı köylülere yardıma gitti.
"And the villagers cheered because they knew they'd be enjoying the delicious stone soup that they all made together."
"Ve köylüler neşelendiler, biliyorlardı ki ; Birlikte yaptıkları lezzetli taş çorbasından çok zevk alacaklardı."
Joxer, get together some villagers.
Joxer, köylülerden bir kaçını yanına al.
Get ye to your houses, ye ignorant villagers!
Evinize dönün, sizi cahil köylüler!
We aren't ignorant villagers.
Biz cahil köylü değiliz.
They are afraid to tell us where the places are because there might be some retaliation from the other villagers in this village.
Bize yerlerin neresi olduğunu söylemeye korkuyorlar çünkü bu köydeki diğer köylülerden bir misilleme gelebilir.
Listen, villagers, to this proclamation!
Köylüler, bu fermanı dinleyin!
Topping world news tonight, the creator of a popular TV show has been captured by villagers in Pakistan.
Günün en önemli haberi, popüler televizyon dizisi yaraticisinin Pakistan " da kaçırılması oldu.
Unless the local villagers are willing to turn in a P.O.W. for a bowl ofrice.
Ancak köylüler POW askerlerini bir kase pirine satmışlarsa.
The trouble gained me and I finished by... to descend the mountain and to terrorize the villagers.
Sıkıntı beynimi yedi sonunda, ben de artık... dağdan inip köylüleri rahatsız etmeyi bıraktım.
He and several villagers helped us build our own house.
Haydi gel, işimizin başına dönelim.
Why did you kill the villagers? !
Neden köylüleri öldürdün?
Pop some bolts on her neck and the villagers'll be chasing her.
Boynuna birkaç vida taksan köylüler peşine düşer.
If not for me, the villagers would have killed you.
Ben olmasam, köylüler seni öldürecekti.
I have seen what your armies and your taxmen... have done to the villagers.
Ordunuzun ve vergi memurlarınızın köylere nelere yaptığını gördüm.
We don't want you people ruining the reputation of honest villagers.
Namuslu köylülerin itibarını üç paralık etmenizi istemiyoruz.
I wanted to do something so that the villagers wouldn't have to leave their families and go far for work.
Sen kal