English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ V ] / Villages

Villages traducir turco

1,238 traducción paralela
Mount Tian is very isolated, shelters few inhabitants. There are sixteen villages : 120 men and 49 women.
Tian Shan okulu çok izbe bir yerdedir köyünüzde 150 erkek 50 kadın yaşar!
They're sweeping south down the frontier attacking farms and Mohawk villages. All the men are stuck here.
Sınır boyunca Mohawk köylerine ve çiftliklere saldırarak güneye doğru sızıyorlar ve bu ailelerin reisleri burada sıkışıp kalmış durumda.
I've personally had the privilege, and it is a privilege, of witnessing it a few times, in villages in Southeast Asia and Central America, and recently in the occupied West Bank, and it is astonishing to see.
Aslında, dilin görünen değişimi çok yapaydır. Birçok şey gibi, insanların dil öğrenmek için genetik olarak programlandığı da açıktır.
Al and Bud were being hunted by killers from two different towns each wanting to kill them in their respective villages.
İki farklı kasabanın katilleri Al ve Bud'ın peşindeydi iki taraf ta onları kendi kasabasında öldürmek istiyor.
When their soldiers burnt our villages, we moved to the mountains.
Onların askerleri köylerimizi yakınca, dağlara çıktık.
We'd go to villages, and the first thing old men and women said to us was :
Köylere giderdik ve yaşlı erkeklerle kadınların söylediği ilk şey :
Good people, who have travelled from villages near and far lend me your ears.
Yakın ve uzak köylerden gelen siz iyi insanlar bana kulak verin.
And at the same time, he loved going to fishing villages... over the great - The great distances that Canada offers. He liked that.
Bir de Kanada'nın çok uzağında yer alan balıkçı köylerine gitmeyi çok severdi.
One of them recognized him as Gul Zarale, responsible for the massacre of half a dozen Bajoran villages.
Arkadaşlarımdan birisi onu yarım düzine Bajor köylüsünü katletmekten sorumlu Gul Zarale olarak teşhis etti.
The villages!
Köyler!
From this and nearby villages, leopards have taken three infants within the year.
Bu ve çevre köylerden leoparlar bir yıl içerisinde 3 bebek kaçırmışlar.
There are model farms now, model villages, even model factories.
Örnek çiftlikler ve örnek köyler, hatta örnek fabrikalar bile bulunuyor.
My troops are in position to begin searching the swamps... for these rumoured underwater villages.
Söylentideki su altı köylerini araştırmak üzere... askerlerim bataklığı araştırmak üzere.
We have the villages and hamlets, and here and there the various small farms. Outposts, religious encampments, water mills -
Burada : kasaba, tek tük evler, çiftlikler köyler, manastırlar, değirmenler...
That's when Ice Woman, your namesake, led her people away from the ice that crushed the villages.
Bu senin adaşın, Buz Kadın'ın halkını, köyleri parçalayan buzdan alıp götürdüğü zamandı.
What about our villages that the people from Antioch burned?
Bu krallık daha azını haketmiyor.
But... yes, sometimes I suppose I was the only white guest in tribal villages.
Ama... evet, bazen sanırım kabile köylerindeki tek beyaz ziyaretçi bendim.
They get boys from villages - - they can't read or write.
Köylerden okuması yazması olmayan çocukları topluyorlar.
It spreads through the villages.
Hastalıklar köylere yayılıyor.
- Is burning villages friendship?
- Köyleri yakmak dostluk mu?
With the help of our brothers, our villages are safe again.
Kardeşlerimizin yardımıyla köylerimiz yeniden güvenli hale geldi
Othere villages have done it by working all the land as one.
Diğer köyler bunu tüm toprağı tekmiş gibi işleyerek başardı.
There's evidence from other villages that it's working.
Diğer köyler işe yaradığını gösteriyor.
Our friends from the militia will have seen what's happened in other villages.
Milisten arkadaşlarımız başka köylerde neler olduğunu görmüşlerdir.
I was working for this organization that helped villages in Mexico.
- Tam olarak ne demek istiyorsun? Mesela Meksika'daki köylülere yardım eden bir kuruluşta çalışıyordum.
- For now... - I would agree with you, my lord...,... except word of the prophecy has already reached the outer villages.
- Sizinle aynı görüşteyim, Efendim tabii kehânet bütün civar köylerine kadar yayılmış durumda.
We have sent men into the outlying villages and cut off all escape through the mountains here.
Sınır köylerine adamlarımızı yolladık ve şurdan dağların öbür tarafına kadar yolu kestik.
He conquers Barcelona and comes here to collectivize villages.
Barselona'yı fethediyor ve buraya köyleri örgütlemeye geliyor.
14 villages, love.
14 köy var tatlım.
And every night afterwards at the same time, villages were ablaze on the horizon.
Ve sonra her gece aynı saatte, ufuktaki köyler tutuştu.
Pretty villages are pretty when they burn.
Güzel köyler yanarken güzel.
How many burned villages will get you another stripe?
Bir çizgi daha alabilmek için kaç köy yaktın?
Villages skip.
Köylüleri geçtik.
He would test their villages and find out which populations... had the greatest tendency toward aggression.
Kasabaları gezerek hangi toplulukların saldırganlığa daha meyilli olduğunu araştırıyordu.
Sometimes we'd find whole villages... where the aggression was just too deeply rooted... and we had to take it all out.
Saldırganlığın çok derinlere kök salmış olduğu kasabalara da rastladık ve tamamen yok etmek zorunda kaldık.
This one... I remember, he escaped with his brother from one of the villages we purified.
Bunu hatırladım kardeşiyle birlikte arındırılan kasabaların birinden kaçmıştı.
And then I figured to take the surrounding villages for a buffer.
Ve sonra tamponlama için çevredeki köyleri almayı düşündüm.
They use us while his men attack other villages.
Adamları diğer köylere saldırırken bizi kullanıyorlar.
Now, these Patagonian maras of yours... devastate entire Argentinian villages, do they?
Şimdi, Patagonya kemirgenleri... Arjantin köylerini harap ediyor, öyle mi?
Your villages have been decimated
Köylerinizin büyük bir kısmı yok edilmişti.
There were similar stories from all the nearby villages.
Aynı şey bir çok köyde oldu.
Officially, he hired young kids from villages as his valets. In reality, the kids were imprisoned to serve the noble's taste for pederasty.
Köylerden bir çok oğlan toplamıştı ve onları köle gibi kullanıyordu.
Many guys who like me never had left their villages were there.
- Benim gibi köyünden hiç çıkmamış bir sürü çocuk oradan oraya koşturup duyuyor.
Our cities are little more than villages.
Şehirlerimiz, kasabalardan biraz daha büyük.
There's no evidence of a developed culture, no roads, villages, settlements, nothing...
Gelişmiş herhangi bir kültürün izi yok, yol yok, köyler, yerleşkeler, hiçbirşey...
Two villages in dire straits.
İki köy mütiş zor durumda.
Oh, this and that. Saving villages... Defending the helpless...
- Biraz ondan, biraz şundan... köyleri kurtarıyorum, yardıma muhtaçları koruyorum, cinayetten mahkum ediliyorum.
At villages, crossroads, way stations, the people who were so close to his heart stand silently, expressive of the devotion Franklin Roosevelt inspired. "
Kavşaklardaki, istasyonlardaki, köylerdeki onu çok seven insanlar Franklin Roosevelt'e bağlılıklarını ifade edecek şekilde saygı duruşunda bulunuyorlar.
Where the Germans had passed, nearly 70,000 villages had been destroyed.
Almanların geçtiği yaklaşık 70,000 köy yok edilmişti.
Before the Indonesians invaded, most people lived in small rural villages.
Bu yüzyılda, hatta tarihte belki ilk kez...
she wanders across villages.
Durga deli bir kadın ; o köyün delisi.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]