Villain's traducir turco
415 traducción paralela
While escaping, the villain said that... the 2 women who had been kidnapped last time have been sold to a whorehouse in Yangchow
Kaçarken dedi ki... bizden kaçırdığı 2 kadını Yangchow'da geneleve satmış!
This villain is now cured, so to speak, and he's now gone from the Kanima to a werewolf, and it was because of Lydia's love that pulled him out of that.
Bu suçlu, artık iyileştirildi ve kanimadan bir kurtadama dönüştü ve bu Lydia'nın ona olan aşkı sayesinde oldu.
A villain's part in the blood and thunder in a play that i'm going to write especially for him.
Kan ve fırtına içinde bir kötünün rolü. Özellikle onun için yazacağım bir oyunda.
Himmel's villain.
Kahretsin.
- Ay, my lord. There's ne'er a villain dwelling in all Denmark but he's an arrant knave.
Bir iblis varmış, bir tek iblis bütün Danimarka'da, alçak namussuzun biri.
Dull, unmindful villain, why stayest thou here, and go'st not to the duke?
Aptal herif! Düşüncesiz hain, hâlâ burada mısın? Niye gitmiyorsun Düke?
He's a villain.
O bir ucube!
But a villain dwelt in the boy's apartment house
Gel gör ki, kötü bir adam delikanlının apartmanında ikamet ediyormuş.
Joined the villain's group
Kötü adamların grubuna katılmış.
Who's the villain in this piece?
Onun cezasını kim vermeli?
He's your villain and not Jane Osgood.
Size kötülük yapan o, Jane değil.
Him, he's a villain, a real mixer... and he costs you a fortune in breach of promise cases.
O mu? Tam bir problem kaynağı, anında ortalığı karıştırır ve söz verip evlenmeme davalarıyla sana bir servete mal olur.
There's no greater villain than one who's never been in love?
Hayatında hiç aşık olmamış birinden daha büyük bir alçak var mıdır?
It's more than clear that you're a villain.
Senin alçak olduğun fazlasıyla sarih.
The more you tell me, the more a villain he seems.
Daha fazla anlatınca, göründüğünden daha kötü bir adammış.
This mute creature, so vulnerable, helped my wife to understand, that cruel villain can't compensate for a husband, who's been working hard to feed his family and make his wife happy.
Bu savunmasız hayvanların ağzı var dili yok. Böylesine ahlaksız bir çapkının asla ailesini geçindirmek ve karısını mutlu etmek için zor şartlarda çalışan bir kocanın yerini alamayacağını karım bu şekilde anlayacaktı. TAZE ET NAKLİYATI
Villain, I say, knock me here soundly.
Kime vuracakmış! Bana vur, aptal herif!
Monstrous villain, go!
Beni çarpan güzelliği Sergileyen ışık hakkı için, - Çirkin zorba, defol!
The problem is, she's in love with you, which makes me the villain.
Promlem şu ki ; o sana aşık, ve bu da beni kötü adam yapıyor.
It's a shame he's a villain
Ne yazık, o tam bir gaddar
He's the villain in my story.
Hikâyemin kötü karakteri.
And I thought that you're some kind of a hero, but in fact, you're just a villain with many followers.
senin bir kahraman... olduğunu sanmıştım ama... aslında bir çok piyonu olan sıradan bir haydutsun!
Who are you calling a villain?
Sıradan haydut olan da kimmiş?
It's bail, to lure out the one villain that remains : Kitahama Okono.
Bu bir yem, kalan son düşmanın Kitahama Okono'yu çekmek için.
It's a great villain.
Büyük bir sorun çıkabilir.
I only know that it's a queer fish, a strange guy, a villain.
Tek bildiğim huysuz biri bir çatlak olduğu...
Haven't you heard that among the ten Villains one doesn't live in Villain's Valley
10 kötüleri mutlaka duymuşsundur!
Jiang, you foul-mouthed villain, you dare frame me where's your proof?
Ne cüretle bize iftira atarsın? Kanıtın nerede?
Get off the streets, he's the villain
Boşaltın sokakları, kötü adam bu
Yet I must bring myself to yield to all his wishes for he is in a position to force me to accept everything and he has me, the villain, with a knife at my throat.
Ama ne yapabilirim? Adam ellerini boğazıma sımsıkı geçirmiş, bana istediği her şeyi kabul ettirebilecek durumda.
Who's going to be the villain?
Kötü adam kim olacak peki?
- To enquire about that villain's family he heard his father and brother were imprisoned, so he went to find out why.
- O hainin ailesini araştırmak için. Babası ve kardeşi hapse girmiş. Nedenini öğrenmek için gitti.
He's the villain who kills Taro. He's the hero who saves Sue.
Taro'yu öldürürken hain, Sue'yu kurtarırken kahraman!
A-ha! The villain's slipped this time!
Kötü adam bu defa kaçtı!
This villain, Mortimer, had thought that I would be at sea before news reached me, and that I should be lost for years in Africa.
O cani, Mortimer,... haber bana ulaşıncaya kadar benim yola çıkmış olduğumu ve yıllarca Afrika'da kaybolacağımı zannetmiş.
Thus Scotland Yard and that poor misguided fool Lestrade would foolishly believe that the case was closed, leaving the true villain free to wreak havoc with the economy of the Empire.
Böylece, Scotland Yard ve zavallı yanlış yönlendirilmiş Lestrade... davanın kapandığına inanacak ve asıl suçluları, imparatorluk ekonomisini çökertmek için rahat bırakmış olacaktı.
Long John Silver, you're a prodigious villain and a liar, sir.
Uzun John Silver, büyük bir hain ve yalancısın.
There's never a villain dwelling in all Denmark... but he's an arrant knave.
Danimarkanın hiç bir yerinde... Bu kadar hayin olmayan insan yoktur.
Remorseless, treacherous, lecherous, kindless villain!
Vicdansız, hayin, Ahlaksız, insanlık dışı alçak!
Mr. Holmes, he's a villain, an infernal villain.
Bay Holmes, O bir cani, iğrenç bir cani.
And the villain's mistress bids her lover farewell also.
Despot'un kadını da veda etmek için beklemektedir.
Wilbraham told me to go and get it to check the villain's alibi.
Wilbraham gidip almamı söylemişti. kötü karakterin mazeretini kontrol etmek için.
This man said, sir, that Don John, the prince's brother, was a villain.
Bu adam, Prensin kardeşi Don John'ın bir alçak olduğunu söyledi.
It's the villain's!
Bu para o kötü adamların!
O wretched villain! Who's there?
Alçak adam!
It's the worst villain of them all! The Scoutmaster!
O en kötü düşmanın, İzci başı.
Let's not embarrass us both... with that hoary old stall-the-villain-with-flattery scheme.
Konuşarak suçluların dikkatini.. ... dağıtma numarası eski günlerde kaldı.
- Ay, by heav'n, my lord. There's ne'er a villain dwelling in all Denmark but he's an arrant knave.
Bir iblis varmış, bir tek iblis bütün Danimarka'da, alçak namussuzun biri.
A villain or villains are singled out as the focus... Of the community's confusion and angst about unexplained events... Like the death of the high school boys.
Hele de bir haydut veya haydutlar toplumdaki huzursuzluğun odağı olmuş ve iki öğrencinin ölümü gibi açıklanamamış olaylar varsa.
He's a villain.
O bir alçak.
Batman, a new villain has commandeered the Gotham Museum. He's frozen the antiquities wing.
Batman tanımadığımız bir haydut Gotham müzesini basıp antik eşya bölümünü dondurdu.