Visionary traducir turco
401 traducción paralela
Noel's no visionary.
Noel öngörülü biri değildir.
He knew how to speak to them, with visionary images that roused energy and made them clutch their rifles harder.
Onlara hayali görüntüler eşliğinde nasıl hitap edeceğini biliyordu. Bu onlara enerji verdi ve tüfeklerine daha sıkı sarılmalarını sağladı.
And the visionary told them many other things.
Bu hayal onlara başka şeyler de söylüyordu.
He wants to get that faraway, visionary look.
Uzaklara bakan o bakışını istiyor.
I warn you, I am beginning to feel faraway and visionary.
Sizi uyarıyorum, birazdan uzaklara bakmaya başlayacağım.
You can't perform such a visionary experiment on just anyone.
Bunun gibi düşsel bir deneyi başka herhangi bir hasta üzerinde uygulayamayız.
- I am a visionary.
- Ben bir hayalperestim.
Here he is, our visionary!
Hey! Görüntüler gören geldi.
Within this flood The visionary gleamed
Bu sel içinde önsezili kişinin parıltısı
A kind of visionary?
Bir çeşit hayal mi?
Then let's do something really visionary.
O zaman gerçekten öngörülü bir şey yapalım.
We got one call from some guy in Wichita who thought Hauk was visionary and interesting.
Sadece Wichita'dan tek bir kişi Hauk'un tarzını yaratıcı buldu.
A highly respected scientist, considered a visionary, he had time-related theories.
Çok saygı duyulan bir bilim adamı. İleri görüşlü biri olarak tanınırdı. Zamanla ilgili pek çok gelişmiş teorisi vardır.
A highly respected scientist, considered a visionary, he had time-related theories.
Onların Vagra II'ye zorunlu iniş yaptıklarını varsayıyoruz.
Chances are you've never heard of Preston Thomas Tucker... dreamer, inventor, visionary, a man ahead of his time.
Muhtemelen... Preston Thomas Tucker'ı hiç duymadınız... hayalperest... kaşif... görünür... zamanının ötesinde bir adam.
Okay, you're a visionary, and also the only one who believes me.
Tamam, ileri görüşlüsün, ve bana inanan tek kişisin.
See, I'm a visionary,
Gördünüz mü, ileri görüşlüyüm.
Shreck and Cobblepot the visionary alliance.
Shreck ve Cobblepot müthiş ortaklık.
- That bad? Actually, he's one of the most visionary men in his field.
Aslında bu alandaki en uzak görüşlü erkeklerden biri.
What's so visionary about your dad's clinic, anyway?
Babanın kliniğinin neresi uzak görüşlü?
So, Jethro... building on your visionary plan for finding your uncle's wife... I've... I've created this rather modest database program.
Jethro, amcana eş bulma konusunda öngörülü planın için bu mütevazı programı geliştirdim.
Lois, your father is a visionary.
Lois, baban ileri görüşlüydü.
Ah, what noble visionary thought up April Fools'Day?
Hangi asil hayalperest 1 Nisan`ı uydurmuş acaba?
And it was visionary, you know.
Sezgisel bir değişimdi.
Very powerful, kind of "knock you on your ass" kind of visionary experience.
Çok güçlü, "koydu mu oturtan" türde sezgisel bir tecrübeydi.
You were a visionary.
Sen önsezili biriydin.
I'm an ambitious Harvard-educated visionary... who deserves to be the most powerful man in the world... and you, you're a fuckin'idiot who never figured out... that the only way to make anything of all that fancy kicking is on Broadway.
Ben dünyada en güçlü adam olmayı hak eden Harvard-eğitimi öngörülü hırslı biriyim ve sense... bu fantezi dövüşlerin ancak Broadway sahnelerinde iş yapacağını bilemeyecek kadar salak birisin.
You're a regular visionary, Quark.
- Sen hayalperest birisin, Quark.
Like Griffiith "s Intolerance, like Murnau" s Sunrise, it was at once a super-production, an experimental film and a visionary poem.
Griffith'in "Intolerance" ı, Murnau'nun "Sunrise" ı gibi. Bir zamanların üstün yapımlarıydı bunlar. Deneysel film ve düşsel manzumelerdi.
He emerged from independent production and film noir... to create his own unique, visionary worlds.
Kubrick, kendi eşsiz hayali dünyalarını yaratmak için bağımsız yapımlardan ve kara filmlerden doğmuştu âdeta.
I'd have to make it up, wouldn't I? Isn't it more visionary to make up a world that doesn't even exist?
Var olmayan bir dünya yaratmak daha çok hayal gücü istemez mi?
You all look at me as if I'm some kind of saint or visionary or something.
Siz bana sanki ben bir aziz yada hayali biriymişim gibi bakıyorsunuz.
When I was a young man, a great visionary named Spock recommended an alliance between the Federation and the Klingon Empire.
Çok gençken, geniş görüşe sahip olan Spock isimli birisi, Klingonlar ile Federasyon arasında müttefiklik kurulmasını önerdi.
He is a true visionary of... Hello.
Vizyon sahibi bir insan- - Selam.
And now the homeotic hox gene, for which I will undoubtedly have my place among the Columbuses of science as a visionary leader of men, yes?
Ve şimdi homeotik düzenleyici genler şüphesiz Columbus of Science müzesinde insanlığın hayali lideri olarak yerimi aldıracak.
WHERE WE'LL FIND THE WORLD'S GREATEST TELE-VISIONARY- -
Dünyanın en büyük televizyoncusuyla ve dünya içinde ayrı bir dünya olan
It didn't take me long to realize that he was a visionary... and that I shared that vision.
Onun hayalperest biri olduğunu farketmem çok sürmedi ve o hayali ben de paylaştım.
A visionary.
Öngörülüydü.
A problem with being a visionary.
Zamanının önünde gitmenin dezavantajı bu.
Either you've been inhaling too much beetle snuff or you're the greatest visionary ever to sit atop the Tower of Commerce.
Ya çok fazla böcek tozu çekiyorsun ya da Ticaret Kulesi'nin zirvesinde oturan en vizyon sahibi kişisin.
Gelman was a visionary, not a capitalist.
- Gelman mı? Gelman hayalciydi, kapitalist değildi.
I am a visionary!
Uzak görüşlü biriyim!
I'm a visionary on this one.
Bu olacakmış gibi geliyor.
Skip, you're a visionary.
Skip, sen bir hayalperestsin.
Here's a little visionary motivation for you to be thinking about.
İşte, seni harekete geçirecek bir hayal.
I'm not feeling particularly visionary at the moment.
Şu anda hayal gücüm çalışmıyor.
This Mengele sounds like a visionary!
Bu Mengele sanki bir geleceği görmüş!
The Visionary The Heiress The Hunter
Hayalperest Mirasçı Avcı Bilim Adamı ve Muhabir.
I am such a visionary!
Ben tam bir önsezili biriyim!
Those dreams were thanks largely to one visionary astronomer.
Bu hayallerini, öngörülü bir gök bilimciye borçluydu.
A true visionary.
Hayatını çıkar gözetmeden..