English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ W ] / Was good

Was good traducir turco

29,113 traducción paralela
He was good onscreen. I know.
Gerçekten ekranda güzel görünüyordu.
- I was good until these two showed up.
- Bu ikisi gelene kadar iyiydim.
It was good.
Güzeldi.
- It was good to get your call.
- Senin araman iyi oldu.
I do. But it was good to see my old friend back in action.
Fakat eski dostumun tekrar iş başında olduğunu görmek güzeldi.
He was good. Really good.
İşinde iyiydi, çok iyiydi.
Yeah, that was good.
- Evet, o güzeldi işte.
You know, it was good to see you at the party last night.
Biliyor musun, seni dün gece partide görmek güzeldi.
- Hey, how was work? - It was good. Thanks.
Merhaba!
I didn't know there was good tuna.
İyi orkinoslar olduğunu bilmiyordum.
- I was good enough for Cece.
Bak ben... - Cece için iyi değilim sanıyordum.
God was good.
Tanrı iyiydi.
She found whatever was good inside him and crushed it.
İçinde iyi olan ne varsa buldu ve parçaladı.
This was from a chapter in my life when I was good.
Bu bölüm, iyi bir insan olduğum zamanlardan kalma.
I was good up there, wasn't I?
Orada epey iyiydim değil mi?
You know, actually, I was wondering if you could see if I was good to go on that.
Aslında, merak ediyordum, sorunu doğru mu çözeceğim diye benimle gelip bakabilir misin?
So, Mother's Day was off, and I was feeling good.
Anneler Günü iptal olmuştu ve iyi hissediyordum.
Oh, good.'Cause I was thinking about converting your desk into a whole craft area for Mom to do her beadwork.
Güzel çünkü masanı annemin boncuk işini yapması için zanaat alanına dönüştürmeyi düşünüyordum.
Aly is actually not short for Alison but... it was really good effort. Um... Okay, cool, yeah, that's...
Aly Alison'ın kısaltması değil aslında ama...
It was very good.
Gerçekten güzeldi.
The production company thought it was a good idea to hire my stand-in to also keep an eye on me.
Yapımcı firma yedeğimi bana göz kulak olması için tutmanın iyi fikir olduğunu düşündü. Sır olarak kalmasını istediler.
It was for your own good, Em.
- Senin iyiliğin içindi, Em.
He was a good man, but he wasn't very strong.
İyi biriydi ama pek güçlü değildi.
I mean, Vikner may have her job, but it doesn't mean he's as good at it as she was.
Vikner onun işini almış olabilir. Bu, onun kadar iyi olabileceği anlamına gelmez.
It was really, really good to see all those guys.
Tüm ekibi görmek gerçekten ama gerçekten güzeldi.
When I was saying good-bye to Chloe, I started crying black tears.
Chloe'e hoşçakal derken siyah gözyaşlarıyla ağlamaya başladım.
It was a good day.
Güzel bir gündü.
I told you this RV was a good idea.
Sana karavanın iyi bir fikir olduğunu söylemiştim.
That was pretty good back there.
Orada oldukça iyiydin.
The second son of Chief Hwang the leader of Gwangeunhwe... Once was a soft good hearted child.
Gwangeunhwe lideri Şef Hwang'ın ikinci oğlu bir zamanlar yumuşak ve iyi kalpli bir çocuktu.
People thought I was a good girl, so they called me...
İnsanlar benim iyi bir kız olduğumu düşündüler ve bana...
I was like, I was like, "Man, she good..."
Yani şöyle dedim, "Dostum, o çok iyi..."
- It was a good event.
İyi bir olaydı.
She seemed good, like she was getting back on her feet.
İyi görünüyordu, ayakları üzerinde duruyor gibiydi.
That was a good dead.
Çok iyi bir ölü taklidiydi.
This was a pretty good plan.
Bu oldukça iyi bir plandı.
When I was saying good-bye to Chloe, I started crying black tears.
Chloe'e elveda derken, siyah gözyaşlarıyla ağladım.
She was a good person.
İyi bir insandı.
But I couldn't find my sister alone, so I turned to this man, James Gordon, whom everyone said was a good man, an honorable man.
Ama kız kardeşimi tek başıma bulamadım. Bu yüzden James Gordon denen adamdan yardım istedim. Herkes onun iyi bir adam olduğunu söylemişti.
I'll go to where she was taken from me and say good-bye.
Onu benden aldıkları yere gidip veda edeceğim.
Look, I might not have always seen eye-to-eye with Barnes, but he was a good captain.
Bak, Barnes'la her zaman anlaşamazdım evet, ama iyi bir baş komiserdi.
Which was obviously a metaphor for good souls going to heaven and garbage souls going to the big fiery basement.
Açıkça... cennete giden iyi ruhlar ve büyük ateşli kata giden....... kötü ruhlar için bir metafordu.
You took a good girl whose life was headed down the right path and you veered her right into the median.
Sen, hayatı düzene girecek olan bir kızın hayatını alıp ekseni, yönünü kaydırdın.
It was a good hour of distraction.
Bir saat falan kafamı dağıttım.
Just tell her it was a good movie.
Ona güzel bir film olduğunu söyleyin yeter.
My father was a good man.
- Babam iyi bir adamdı.
She was in Hell for thousands of years, and he's a good enough looking... guy.
Binlerce senedir cehennemdeydi, Dan de eli yüzü düzgün bir adam.
So... was it good for you?
Senin için iyi miydi?
She was a good person.
O iyi bir insandı.
Oh, he was a good man.
İyi bir adamdıç
She was, like, a good witch.
O iyi bir cadıydı.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]