English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ W ] / Was it him

Was it him traducir turco

12,493 traducción paralela
( muffled chewing ) It was him.
O yaptı.
He was hoping to get rid of any evidence against him before Mr. Boss got wind of it.
Bay Boss duymadan önce ona karşı bir kanıt bulmayı umuyordu.
He and his friends set them off. Container impaled him. It was a rocket.
Buna hâlâ inanıyorum.
It was the last one he ran before the Agency fired him.
Bu Ajans onu kovdu önce o koştu sonuncusu oldu.
I thought it was best to confront him when his guard was down.
En iyisi gardı düşmüşken itiraf ettirmek olduğunu düşünmüştüm.
It was him.
Oydu.
Maybe it was too much for him.
- Ona çok gelmiş olabilir.
Uh, it was a guy named Porter, but you're not gonna find him.
Porter diye biri ama onu bulamazsınız.
Look, I know you guys think it's funny to see Danny wrapped around Jackie's little finger, but when he was a kid, Jackie didn't just hurt his feelings, she damaged him.
Jackie'nin Danny'yi parmağında oynatmasını komik bulduğunuzu biliyorum ama çocukken Jackie onun sadece kalbini kırmadı, onda hasar bıraktı.
He had no idea Eddie was back there until the super told him about it this morning.
Kapıcı ona sabah olanları söyleyene kadar Eddie'nin orada olduğundan haberi bile yokmuş.
And just then, as though it was scripted, the door to the castle blew open and Amelia saw him.
Tam o anda, alınyazısıymış gibi kalenin kapısı açıldı ve Amelia onu gördü.
All the money they had, it went towards getting him out of prison, saying he was innocent.
Kardeşim de öyle. Bütün paralarını masumiyetini kanıtlamak onu hapisten çıkarmak için harcadılar.
Sergeant Colborn couldn't recall who it was that told him that the case had already been solved.
Çavuş Colborn davanın zaten çözülmüş olduğunu ona kimin söylediğini hatırlamıyor.
And it was probably worth a lot of money, pretending to be him.
Ve oymuş gibi davranmak muhtemelen bu kadar çok paraya değerdi.
The stealing of the wristband devices was... Danny Gates's idea, and it was his idea to continue travelling through other realities, even though I asked him not to.
Bileklik aygıtlarını çalmak Danny Gates'in fikriydi ve diğer evrenlere geçmeye devam etmek de onun fikriydi.
I don't think he was the master behind it, but I think he helped him out.
Onun ustası olduğuna inanmıyorum ama çocuk o durum için yardım etti ona.
They told him that they talked to me and it was OK for them to talk to him.
Ona benimle konuştuklarını söylemişler ve onunla konuşmalarının sorun olmayacağını.
It's not that there was a lack of physical evidence to corroborate Brendan, it's that there was a wealth of physical evidence to disprove the statements attributed to him.
Fiziksel kanıt yetersizliğinden Brendan'a doğrulatmadılar, Orada, onun ifadesinin doğruluğunu bozacak kadar, İyi derecede fiziksel kanıt vardı.
That is, it was almost eight months after that conversation with Steven Avery, the first conversation with him in this investigation, that you wrote down what you say he said to you back on November 3.
Yani Steven Avery ile yaptığınız ilk görüşmeden neredeyse sekiz ay sonra bu soruşturma kapsamında yaptığınız ilk görüşmeyi ta 3 Kasımda size söylediklerini ilk defa o zaman yazıya döktünüz.
Because then it would just be like... they were ready to convict him, it was just a matter of getting it over and, you know... going through the formalities, but... they're obviously debating something.
Çünkü o zaman onu mahkûm etmeye dünden hazır oldukları tek dertlerinin işi çabucak bitirip formaliteleri halletmek olduğu anlamı çıkardı ama belli ki aralarında tartışıyorlar.
Would it surprise you that it was in excess of 75 times during the course of the interview that either you or Fassbender said something to him suggesting or directly stating to him, that he was a liar?
Siz ve Fassbender'ın görüşme boyunca tam 75 defa ima yoluyla veya doğrudan doğruya ona yalancı dediğinizi söylesem şaşırır mısınız?
But it was in fact said to him, " It might make you look a little bad or make you look like you were more involved than you want to be.
Ama aslında ona söylenen, " Seni birazcık kötü gösterebilir ya da istediğinden daha fazla olaya müdahil olmuş gibi gösterebilir.
And then I asked him if it was about the Steven thing.
Ona Steven yüzünden mi ağladığını sordum.
It was just kind of a... weird feeling seeing him up there.
Ne bileyim. Sadece onu orada görmek tuhaf bir duyguydu.
I went down there with the thought that I could be a blessing to him and it turned out that he was a blessing to me.
Oraya giderken onun için moral kaynağı olacağımı düşünüyordum ama o benim için moral kaynağı oldu.
It was extraordinarily disturbing and Michael O'Kelly is a seasoned investigator and I believe what he did to Brendan Dassey traumatized him.
Son derece rahatsız ediciydi. Michael O'Kelly tecrübeli bir dedektif ve Brendan Dassey'ye yaptığının onda travma yarattığına inanıyorum.
He said it was an accident, and I'm inclined to believe him.
Bir kaza olduğunu söyledi, ve ona inanmaya istekliyim.
Now it's mum's turn to feed him... a natural preservative has kept the fish as fresh as the day it was caught.
Artık onu besleme sırası annesinde. Doğal bir koruyucu, balığı yakalandığı günkü kadar taze tutuyor.
It was for his own good to put him up for adoption.
Evlatlık vermek, onun iyiliği içindi.
Yes, it usually takes him longer. But it was late at night and there was no traffic.
Evet, normalde daha uzun sürerdi ama gece geç bir saat olduğundan yollar boştu.
What was it about him?
O kadar özel olan neydi?
You told him that it was alright to be a painter.
Ve bu şimdiki ressam olmasında büyük fayda sağlamış.
That boat you saw them dump him in, Tatty. Was it a motorboat?
Tatty, onu indirdiklerini gördüğün tekne, deniz motoru muydu?
I thought it was gonna kill him.
Fernando'yu öldürecek sandım.
I feel lucky to have had him for a partner even if it was for too short a time.
İş ortağım o olduğu için çok şanslıydım kısa bir süreliğine de olsa.
Mark thinks the baby isn't his, and I let him believe it was mine.
Mark, bebeğin ondan olmadığını düşünüyor. Ben de bebeğin benden olduğuna inanmasına izin verdim.
I had a patient who was addicted to group sex, and he read this book, and it changed him so much that he just recently climbed mt.
Grup seks bağımlısı bir hastam vardı. Ve bu kitabı okumak onu o kadar çok değiştirdi ki geçenlerde Everest'e tırmandı.
It's what made him what he was.
Onu, "o" yapan şeydi.
It would be all right if all you had to do was look at him.
Tek yapmanız gereken ona bakmak iyi olurdu.
The point is it was all happening inside him. His life changed.
Konu onun ne hissettiğiydi.
All that bullshit about him wanting to mediate a truce between Efraim and I... It was a setup.
Efraim'le beni barıştırmak için arabuluculuk yapmak istemesi tuzakmış.
"It was as if she was a fallen angel," Angel in the skies? " sent to watch over him.
Bizi korumak için gönderilmiş bir melek gibiydi "Beni gözlerinle öp" diye takıldı.
And it was the mournful influence of the unperceived shadow that caused him to feel, although he neither saw nor heard, to feel the presence of my head within the room.
Ve tam algılayamadığı gölgenin onu eleme boğan etkisi görülmese, duyulmasa da odadaki varlığımı hissetmesiydi.
I gave him my card backstage and thought that was the end of it.
Kuliste kartımı verdim ve o an sondu dedim. Tanrım!
Because it was the first time that me and him were actually mentioned in a magazine together.
Çünkü aslında bir dergide ilk kez beraber bahsediliyorduk.
I heard it's'cause this squad's so bad he was afraid you'd get him killed when the 5th Wave hits.
O grup zayıf ve çok korkakmış. 5. Dalga'da neredeyse öleceklermiş.
I can only assume that if you've come into contact with him, it was either during a crime, or in an establishment populated by rough characters.
Sadece şunu varsayabilirim ki Eğer onunla temas kurduysan, bu bir suç işlerken oldu, veya işyerinde kaba tipler tarafından dolduruşa geldin.
If it was me and him, I'd be a tiny bit worried, because he's a bit of a waster.
Ama yanımda şu olsaydı, biraz endişelen derdim. Çünkü gözünün yaşına bakmaz.
I was entertaining him and then he grabbed his gun and he tried to put it inside me and then...
Eğleniyorduk, sonra bir anda silahını çıkarıp içime sokmaya çalıştı ve...
- I was thinking it would be good for him.
- Ona iyi gelir diye düşünmüştüm.
It was going to take him to a...
Onu şeye götürecekmiş...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]