English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ W ] / We'll be all right

We'll be all right traducir turco

668 traducción paralela
No, we'll be all right.
Hayır, iyileşeceğiz.
We'll be able to pick up his trail all right.
En azından ayak izlerini takip edebiliriz.
- We'll be all right.
- Her şeyi yoluna koyacağız.
We'll be all right up here.
Burası fena değil.
Have patience, we'll be all right.
Biraz sabredin, her şey yoluna girecek.
- We'll be all right, ma'am.
- Başımızın çaresine bakarız.
Now Curley if we can get across that ferry, we'll be all right.
Eğer iskeleden karşıya geçersek, tamamdır.
Just sit quiet, folks, we'll be all right!
Sessizce oturun, millet. Başaracağız!
Get good wages out there and put it all together, and we'll be all right. Good wages?
İyi maaş alıp, biriktirirsek kendimizi kurtarırız.
We'll be all right.
Yetişiriz.
All right. We'll be back in the morning.
Tamam, sabaha döneriz.
We'll be all right.
İdare ederiz.
He'll be all right when we get the bullet out.
Mermiyi çıkaralım, bir şeyi kalmayacak.
We'll be in it too! All right, put him out!
Tamam, kapı dışarı et onu.
The way I understand it, he'll be all right if we keep him moving.
Bildiğim kadarıyla, onu hareket ettirirsek bir şeyi kalmaz.
We've got your boy Fallon in here, and he'll be all right if you do as I say.
Adamınız Fallon elimizde, dediğimi yaparsanız ona bir şey olmaz.
She'll be all right. We'll let you know about the key investigation.
Sana anahtar soruşturması sonuçlarını bildiririz.
That'll be all right till we get you to hospital.
Hastahaneye götürene kadar idare eder.
If we keep our heads, we'll be all right.
Kafamız yerindeyse bir şey olmaz.
We'll be all right.
İyi olacağız.
As long as we follow the plan I've laid out, we'll be all right.
Hazırladığım plana uyduğumuz sürece, sorun olmayacaktır.
We'll be together at Christmas, all right?
Noel'de beraber olacağız, tamam mı?
- All in all, we'll be all right.
- Başımızın çaresine bakarız.
We'll be all right.
Sorun olmayacak.
We'll be all right, Steve.
Bize bir şey olmaz, Steve.
All right, we'll be married.
Tamam, evlenelim.
We'll be all right.
Her şey yolunda.
- Stay here with your wife, we'll be all right.
- Burada karınla kal, biz başımızın çaresine bakarız.
WE'LL BE OUT IN SPACE, JODY. FAR OUT. ALL RIGHT, LET'S GET READY, EVERYBODY.
Uzayda olacağız, Judy.
I'll be all right as soon as we get out of here.
Buradan kurtulur kurtulmaz yeniden iyi olacağıma eminim.
Yes, I think we'll be all right.
Evet, sanırım bunu yapabiliriz.
- We'll be all right.
- Bize bir şey olmaz.
So if we're sensible, if we do things properly... if we don't lose our head, we'll be all right.
Duyarlı olur ve yapmamız gerekenleri doğru yaparsak... ve aklımızı kaçırmazsak, her şey yolunda gider.
He'll be all right now, we can talk outside.
Şimdi iyi, dışarıda konuşabiliriz.
All right, ladies, take your seats, we'll be out of here.
Pekâlâ, hanımlar, yerlerinize oturun, buradan gidiyoruz.
They'll investigate, all right... and we'll be quiet and peacefully abide our time.
Soruşturacaklar, tamam... Ve biz sessiz olup barış içinde zamanımızı bekleyeceğiz.
We'll be all right.
Bize bir şey olmaz.
Stick together and we'll be all right.
Bir arada kalırsak birşey olmaz.
- Nothing, we'll be all right.
- Hiçbir şey, iyi olacağız.
We'll be all right as long as we stay here.
Burada kaldığımız sürece güvendeyiz.
We'll be all right!
Bize bir şey olmaz!
All right, we'll be with the generals at headquarters.
Biz generallerle karargahta olacağız.
We'll be a minute, then we'd like to go to Claremont Drive. All right.
Hemen döneceğiz ve sonra Claremont Caddesi'ne gideceğiz.
We'll be in Benson tomorrow, if the road is all right and nothing happens.
Eğer yol düzgünse ve bir aksilik çıkmazsa yarın Benson'da oluruz.
But if we can control it, she'll be all right.
Fakat kontrol edebilirsek, iyi olacak.
We'll be all right here.
Her şey yoluna girecek.
We'll be all right till someone comes to rescue us.
Birileri gelip bizi kurtarana kadar dayanacağız.
We'll be all right here, now, Jim.
Burada iyi olacağız, şimdi.
We'll be all right till then.
Oraya kadar birşey olmaz.
We have people all over the countryside looking for it so I'll be right back with you as soon as we can find it.
Bütün yöre halkımız onu arıyor, bulur bulmaz hemen sizinle olurum.
Well, he's having a lot of mental difficulties with his breakfasts, but this is temperament, caused by a small particle of brain in his skull, and once we've removed that he'll be perfectly all right.
Kahvaltılarıyla zihinsel sorunları var. Ama bunun sebebi kafatasındaki küçük bir beyin parçası. Onu alırsak, hiçbir şeyi kalmayacak.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]